© Kimse Duymasın 2020

Manisa Gazeteciler Cemiyetinden Milletvekillerine çağrı

Manisa Gazeteciler Cemiyeti yönetim kurulu Başkanı Ali Filizkan, Türk basınında sansürün kaldırılışının 116. yıl dönümünü nedeniyle yönetim kurulu adına yayınladıkları mesajında, 24 Temmuz geleneksel Gazeteciler Günü’nü son yıllarda kaybolan haklar nedeniyle bayram değil, bu yılda dayanışma günü olarak kutladıklarını, basının içerisinde bulunduğu sorunların geçen yıldan farklı olmadığını belirtti.

Filizkan, 2020 yılında ortaya çıkan salgın döneminin ardından, dünyada ve ülkede yaşanan ekonomik sıkıntıları hatırlattı. Filizkan, uygulanan yanlış politikalar sonucu, basın sektöründe de maliyetlerin arttığını, son yıllarda Anadolu basınında birçok küçük ilde gazetelerin küçülmeyi birleşerek yaptıklarını söyledi. Pandemiden bu yana ekonomik darboğaz içindeki yerel basınımız, 13 Mayıs 2024 tarihinde Hazine ve Maliye Bakanlığınca açıklanan “Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi” kapsamında uygulama  ya konulan kısıtlamalarla tamamen yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır. Bilindiği gibi yerel basının tek geliri, abone satışları, reklamlar ve Basın İlan Kurumu aracılığıyla alınan resmi ilanlardır. Ancak “Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi” kapsamında getirilen kısıtlamalarla yerel basının bu gelirlerinde önemli oranlarda azalma yaşanacaktır. Yazılı basında sayının azalmasına ve küçülmesini Türkiye genelinde yerel gazetecilerin işsiz kalma riskini artırdığını, bugün sektörde çalışanlarında geçim sıkıntısı çektiklerini vurguladı. 
MİLLETVEKİLLERİNDEN YASA BEKLİYORUZ..
Manisa Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu başkanı Ali Filizkan, basının özgür, objektif ve tarafsız çalışma olanağı bulması için için ilk koşulun, gazetecilik mesleğini kimlerin yapabileceğini düzenleyen Gazetecilik Meslek Yasası’nın çıkartılması” olduğunu belirten Filizkan sözlerini şöyle sürdürdü: “101. yılını kutladığımız Cumhuriyetimize yaraşır bir meslek yasasının çıkarılmasını. Bu mesleğin kimlik kazandırılması adına TBMM’deki milletvekillerinden bekliyoruz. Her fırsatta bu konuyu dile getirdiğimiz, gazeteciyi tanımlayan Gazetecilik Meslek yasasının olmaması sektörde de birçok sorun yaşanmasına ve özlük haklarımızın geriye gitmesine neden olmakta, bu da bizleri üzmektedir. Bu yasanın çıkarılması demokrasimizin Yasama Yürütme Yargı’dan sonra 4’üncü güç olan demokrasimize basın sektöründe yeni bir dönemi açacaktır” 
Açıklamalarına devam eden Filizkan, “Türk basınında sansür,116 yıl önce  
Padişah II. Abdülhamit'in saltanatı sırasında gazetelerin sansür memurlarının denetiminden geçtikten sonra yayımlandığı dönemde, II. Meşrutiyet'in ilan edildiği 24 Temmuz 1908 günü, İstanbul’da çıkan gazeteler sansürcüleri içeri sokmama ve gazetelerini sansüre yollamadan basma kararı almışlardı. Bu olay, Basın Bayramı'nın başlangıcı kabul edilmiştir.
 Gazete sahiplerinin 24 Temmuz 1908 tarihinde gerçekleştirdiği onurlu direniş sonucu kalkmış, ancak ardından yapılan yasal düzen leme ve baskılarla hemen, hemen her dönem iktidarda olan güç sansürü gündeme getirmiştir. Sansür, meslektaşlarımızı kıskacına alan çok önemli bir sorundur. Yaşanan uygulamalara bakıldığında, sansürün kalkmadığını, etkisini arttırarak devam ettirdiğini de bugün görmekteyiz.  Sansür günümüzde bazen ‘haber yasaklama’, bazen de gerçeği çarpıtma, gizleme veya çeşitli tehdit ve yaptırımlarla devam etmektedir” ifadelerini kullandı. 
 Gazetecilerin yaptıkları haberler nedeniyle yargılanmasının gündemden çıkarılması gerektiğine vurgu yapan Filizkan, açıklamalarına şöyle devam etti: “Türk Ceza Kanunu’nda ve Terörle Mücadele Yasası’nda yer alan ve darbe dönemlerinden bu yana değişmeyen basın özgürlüğünü kısıtlayıcı maddeler tekrar acil ele alınmalı bu mesleğin tarifi çıkarılacak meslek yasası ile yeniden düzenlenmeli, Cumhuriyetimizin 101. yılında Avrupa Birliği Yasalarına uygun çıkarılmalı, gazeteciler neyin yasak neyin yasak olmadığını bilmeli ve yazdıklarından dolayı yargılanmamalı. Unutulmamalıdır ki; ifade ve basın özgürlüğü demokrasinin olmazsa, olmazıdır. Ve Türkiye’de demokratik yaşamın temel sorunu ne yazık ki basın ve ifade özgürlüğünün gerçek anlamda olmamasıdır. Halkın haber alma hürriyetinin işlerliği için, basın ve ifade özgürlüğü temel gerekliliktir. Özellikle yerel basının her geçen yıl yurt genelinde basılı gazetelerin azalması, internet gazeteciliğin deki koşulların ağırlaştırılması demokrasi ve ülkemiz adına büyük bir kayıptır. Halkın gerçekleri öğrenme ve bilgi edinme hakkının aracı olan basın özgürlüğünün önündeki engeller kalkmadıkça, 24 Temmuzlar gazeteciler için bayram olmayacaktır. Son yıllarda kutladığımız gibi bu yıl da 24 Temmuz’u Basın Bayramı değil, Türkiye Gazeteciler Konfederasyonuna bağıl Cemiyetler in tümü ile birlikte Manisa basını olarak bizde dayanışma günü olarak kutluyoruz.”

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER