Ege Bölgesi Madenciler Derneği Başkanı Hakan ÜrÜn 4 Aralık DÜnya Madenciler gÜnÜnde tÜm madencilerin madenciler gÜnÜnÜ kutlayarak hÜkÜmetten beklentilerini yineledi.
Orman alanlarındaki madencilik faaliyetleri ile ilgili izinlerin eskiden olduğu gibi Orman Bölge MÜdÜrlÜkleri tarafından verilmesi gerektiğini hatırlatan ÜrÜn, bu konuda bÜrokrasi ve izin alma sÜrecinin de kısaltılması gerektiğinin altını çizdi. Orman alanlarında madencilik faaliyetleri için alınan bedellerin tekrar gözden geçirilerek makul seviyelere çekilmesinin madencileri rahatlatacağını ifade eden ÜrÜn, “Ayrıca madencilerden orman alanlarındaki faaliyetlerinden mÜkerrer bedel alınmamalı. Özellikle yol yapımında madenci-orman idaresi arasında bir işbirliğinin yapılması için yasal bir ortam hazırlanmasını talep etmekteyiz” diye konuştu.
Madenciler gÜnÜnÜn hikayesi
Rivayet olunur ki vaktiyle, Roma İmparatorluğunun başkenti bugÜnkÜ İzmitte yaşayan Dioscorius adında soylu ve varlıklı bir bÜrokratın Barbara adlı bir kızı varmış.Barbara, uzun boylu esmer, parlak saçlı ve yeşil gözlÜ gÜzel bir kızmış. Babası onu çok kıskandığından, isteğine uygun bir kısmet çıkana kadar, kızını yaptırdığı bir kuleye kapatmış. Barbara kulede kendini Hristiyanlığa adamış ve gÜnlerini dua ederek geçirmeye başlamış. Putperest olan baba kızının Hristiyan olmasını kendine yediremediğinden, Barbara‘yı Roma Hukukunun adaletine havale etmiş. Rivayete göre Barbara‘nın aşıklarından biri olan yargıç Marcion, önce, kızın başını çelik elyafdan dokunma kumaşlarla sarmalanmasını emretmişse de Barbaranın yÜzÜnden akan kanları görÜnce, bu zulme daha fazla dayanamayıp Barbarayı bir hÜcreye kapattırmış. Gece melekler hÜcreye gelerek Barbaranın yÜzÜndeki bÜtÜn yaraları iyileştirmişler. Ertesi gÜn Barbara‘nın elyaftan yaralanmış yÜzÜnÜn yaralarının kapandığını görÜnce babası ve yargıç da hayretler içinde kalmışlar. HÜcredeki işkenceyi arttırarak sÜrdÜrmÜşler. Ancak işkence karşısında dirençlerini yenemediklerinden Barbara ve hizmetçisini yakmak istemişler. İki gencin ayakları dibine bir ateş yakılmış, ancak alevler kendiliğinden sönÜvermiş. Bunun Üzerine, kızları giysilerini soyup kırbaçlayarak sokak sokak gezdirmişler. Eziyeti izleyenler, Barbara‘nın yeniden giydirildiğini ve işkencelerden hiçbir iz kalmadığını hayretle gözlemişler. İşkenceden sonuç alınamayınca Barbaranın başının kesilmesine karar vermişler. Bu iş için de Dioscorius (zalim baba) görevlendirilmiş. Ne var ki öz kızının başını vurmak Üzere keskin kılıcını havaya kaldıran Dioscorius, anında gökten inen bir yıldırımla yanmış, kÜlleri bile bulunamamış.St. Barbaranın nasıl ve ne zaman öldÜğÜ kesin olarak bilinmemekle birlikte, mezar kalıntıları 6. yÜzyılda imparator Justinianusun talimatıyla İstanbula taşınmış ve birkaç yÜzyıl sonra Venedikliler tarafından alınarak Torcellodaki St. Giovanni kilisesinin bahçesine gömÜlmÜş. Yıllardan bu yana doğa ile mÜcadele eden madenciler, St.Barbaranın kendilerine gÜç verdiğini, zor şartlarda Onun kendilerini koruduğunu kabul etmişler, Onu kendilerine pir seçmişlerdir.
Yorum Yazın