Zaman, insanoğlunun en az sahip olduğu fakat en çok ihtiyaç duyduğu bir kavramdır. Bir servet kadar değerli olan zaman, aynı zamanda gözlerimizin önÜnde iz bırakarak kayan bir gerçekliktir. Zamanın izlerini insan, hayatının her anında ve bedeninde görebilir.
Zaman kavramı hakkında en geçerli dÜşÜnce şudur: “Geçmişin dÜşÜnÜlmesi, geçmişle uğraşılması, insanın zarar etmesinden başka bir işe yaramaz. Geleceğin dÜşÜnÜlmesinde de sonuç aynıdır. ÇÜnkÜ dÜşÜnÜlen gelecek ve yıllar gelmeyebilir ve yaşanmayabilir. O halde insan, yaşanmaması muhtemel olan bir zaman Üzerinde dÜşÜnerek, kaygılanarak ya da umutlanarak zaman kaybetmemelidir. Eğer bir insan, içinde bulunduğu durumu en iyi şekilde değerlendirir ve faydalı bir biçimde geçirirse, geçmiş zaten iyi değerlendirilmiş olur. Bu durum gelecek için de bir hazırlık demektir.”
İnsanlar arasındaki fark sahip oldukları zamanın sÜresi değil, fakat bu zamanın nasıl kullanıldığıdır. ÇÜnkÜ herkesin 24 saati vardır. Zaman, biriktirilemez, geri döndÜrÜlemez ve ödÜnç alınıp verilemez. Ancak, uygulanacak basit yöntemlerle, durdurulamayan ve yavaşlatılamayan zaman daha verimli bir şekilde kullanılabilir.
İnsanoğluna eşit olarak sunulan tek kaynak olan zamanın daha verimli kullanılabilmesi için, öncelikle “zaman yönetimi”nin öğrenilmesi gerekiyor. Başarılı bir zaman yönetiminin gerçekleşmesi için ise kişinin zihinsel hazır olma dÜzeyinin bÜyÜk önemi bulunuyor. Kişinin zihinsel hazır olma dÜzeyi ise, kendine gÜvenme, başarma isteği, mÜcadele azmi, gerekli bilgilere sahip olma, uygulamada sÜrekliliğe inanma gibi unsurlar ile belirleniyor. Başarılı bir zaman yönetimi uygulamasının ancak kişinin kendi çabası ile mÜmkÜn olabileceğinin de unutulmaması gerekiyor.
Araştırmalar insanın sadece zamanın yÜzde 60 ını kontrol edebildiğini göstermektedir. Kişinin kontrolÜ dışındaki olaylar ise toplam zamanın yÜzde 40ını alıyor. Bu nedenle zaman yönetimi uygulaması, sadece hÜkmedilen yÜzde 60lık bölÜm için yapılabiliyor.
Zamanını iyi bir şekilde yönetmek isteyen kişinin, yapacağı işlere göre, zamanı programa bağlayıp bunu vakti vaktine uygulaması birinci adım. Bu açıdan normal bir insanın ömrÜ, dört bölÜme ayrılabilir: Çocukluk; Gençlik; Olgunluk; İhtiyarlık. ÖmrÜn bu safhalarının her birinde öncelik verilecek işler vardır. Sözgelimi çocukluk hazırlık dönemidir. Bu yaşta verilmesi gereken eğitimde eksiklik olursa, kişi hayat boyunca sıkıntı çeker. Çocukların yetişmesinde ve hayata hazırlanmasında devlet kurumları ve aile bir arada program uygulamalıdır. Çocukluğu izleyen ergenlik çağı ile birlikte ilk gençlik döneminde çocuklukta kazandırılan programlı ve programda dakik olma prensipleri çerçevesinde, hayatın dÜzenlenmesi gerekir. ÇÜnkÜ bu dönemde kazanılan disiplinin, bireyin geleceğinde rol oynayacaktır. Gençlik Üretim çağıdır. Bu dönemde genç, aklını, fikrini, beden gÜcÜnÜ iyi çalıştırmalı, verimli olmalıdır. Çocukluk başıboş, haylazlıkla; gençlik aylaklık ve hovardalıkla geçerse, o insanın ne kendine ne de çevresine faydası olur.
Her yeni gÜnde, zamanı daha verimli kılma olmalıdır. Verimlilikte erken kalkmak esastır. GÜnÜn vakitlere ayrılması zamanı programlamak için bir fırsattır. Onların arasını doldurmak ise bize kalmıştır. Herkes kendi mesleğine ve şartlarına göre bu boşluğu doldurur. Zamanı değerlendirmede temel prensip dakikliktir. Planlamada işleri akışına bırakmak yoktur. Önceden bilinmeyen ani oluşan yeni olayları da belli prensiplere bağlayarak programa uydurmak gerekmektedir. ÇÜnkÜ, planlama dışı gerçekleşen bir ziyaret bile, gÜnlÜk olayları olumsuz yönde etkileyebilecek gelişmeleri tetikleyebilir.
Zaten erken kalkmak diğer insanlarla zamanı değerlendirmede aranızı bir hayli açar ve size zaman kazandırır.
Zamanı bereketlendirmek yapılan işten çok, bu işin kalitesi ile alâkalıdır. Örneğin, okumak faydalı diye herhangi bir elemeden geçirmeden her şeyi okumak sadece zaman kaybettirir. Okunulan bilginin ne kazandırıp kazandırmadığının belirlenmesi gerekir.
Gelişmiş toplumların zamanı nasıl kullandıklarına baktığımızda ortaya çıkan sonuç, bir zamanı kavrama meselesidir. Pek çok konuda geri kalmışlığın sebepleri birtakım temel prensiplerde aranmalıdır. Zamanı iyi kullanma bunlardan biridir. Zamana ne kadar uyuyor ve nasıl kullanıyoruz? Yoldaki insanlara en bÜyÜk problemleri sorulduğunda, kaç tanesi “zamanı iyi kullanamamak” cevabını verir. Etkili zaman kullanımında aile, iş ve arkadaş çevresi de önemlidir. Hatta beslenme alışkanlıklarınız bile zamanı etkili kullanmanızda rol oynar.
Sonuç olarak, işlerin önem derecesine göre sıralanması önemli bir zaman tasarrufu olmaktadır. Mevcut görevlerinizin çalışma zamanınızın yÜzde kaçını doldurduklarını belirleyin ve öncelikli olarak onlara yoğunlaşın. Daha az önemlileri devredip diğerlerini de atmanın yollarını arayın. Unutmayın tek işe yoğunlaşmak yaptığınız işin kalitesini arttıracaktır.
Y.Doç.Dr.GÜlnur Erciyeş
İzmir Üniversitesi
Sosyal Bilimler EnstitÜsÜ MÜdÜrÜ
Yorum Yazın