Beş büyük sorunla karşı karşıyayız. Dünya’nın insanlar ve diğer canlılar için yaşanabilir bir gezegen olmaya devam edebilmesi için bu beş sorunun acilen çözülmesi gerekiyor. Sorunlara pek çözüm üretmeyen yöneticilerin gelecekteki hava kirliliğine, enerji sıkıntısına, susuzluğa, kuraklığa karşı, kömüre dayalı enerji üretimini sürdürerek, ormanları yok ederek, denizleri kirletip, su kaynaklarına HES kondurarak, bir ortaçağ davranışı sergileyip, çoğunluğun da bu duruma bir şey yapamaması, yavaşça intihar etmek anlamına geliyor.
- “Karbondioksit, kızılötesi dalgaları emip tekrar yansıtarak havayı, toprağı ve okyanus yüzey suyunu ısıtır” diyor, bilim adamları ve ekliyor; “böylece gezegenimiz katı bir buz yığını olmaktan kurtulur”. Fosil yakıt kullanımı, ormanların tahrip edilmesi ve endüstriyel faaliyetler, karbondioksit yoğunluğunu 200 yıl içinde 280 ppm'den 400 ppm'ye yükseltmiş. Eşi benzeri görülmemiş bir artış bu ve sonucunda iklim değişikleri meydana gelmeye başladı. Artık yağmurlar farklı yağıyor, güneş farklı ısıtıyor ve durumun değişimini her yıl bizler bile fark ediyoruz. Karbon yoğunluğu; kömürün, petrolün, benzinin ve odunun yakılmasının yarattığı hava kirliliği çeşitlerinden sadece bir tanesi. Her yıl gerçekleşen dokuz ölümden birinin kirli havadaki zehirli maddelerden kaynaklandığı ifade ediliyor. Çözüm: Fosil yakıtlar yerine yenilenebilir enerji kullanmak, yeniden ağaçlandırma yapmak, tarımda emisyonları azaltmak, endüstriyel üretim süreçlerini değiştirmek. Bu sorunun çözümü için tabii siyasi ve finansal sorunların aşılması gerekiyor.
- Günümüzde yeryüzünün yaklaşık olarak yüzde 30'u ormanlarla kaplı. Oysa 11 bin yıl önce, insanoğlunun tarım yapmaya başladığı tarihte, yeryüzünde bunun iki katı kadar orman varmış. Doğal ormanlar karbonu tutarak, atmosfere ve okyanuslara yayılmasını engelliyor ve biyo-çeşitliliğin sürmesine katkı sağlıyor. Çözüm: Ormanlardan geriye kalan kısmı korumak ve yok edilmiş alanları yerel ağaç türlerini ekerek restore etmek. Bu, iyi ve adil bir yönetim kültürü gerektiriyor. Hukuki düzensizlik nedeniyle de tam amaca ulaşılamıyor.
- Soyları tükenmek üzere olan vahşi hayvanlar bugün etleri, dişleri ya da çeşitli ‘tıbbî' ürünler için avlanmaktalar. Denizler, dip trol ağı ve gırgır ağı teçhizatına sahip devasa endüstriyel balıkçılık gemileri tarafından, içerdikleri balık popülasyonlarından arındırılıyor. Çözüm: Biyo-çeşitliliğin devamı için, siyasi ve toplumsal alanda organize çaba ve iş birliğine ihtiyaç var. Doğal yaşam alanlarını korumak, yasadışı avlanma ve vahşi doğa ticaretine karşı koruma mekanizmaları üretmek. Atılacak bu adımların bu bölgelerde yaşayan yerlilerin toplumsal çıkarlarıyla örtüşmesi adına, iş birliği içinde gerçekleştirilmesi gerekiyor.
- Toprağa zarar verilmesine yol açan pek çok faaliyet var. Aşırı otlatma, kötü tarım, erozyon, zeminin sıkılaştırılması, çevre kirliliğine yol açan maddelerin aşırı kullanımı, cins değişikliği. Yeryüzündeki ekilebilir arazilerin yaklaşık 12 milyon hektarlık kısmı her yıl hasar görüyor. Çözüm: Toprağın korunması ve restorasyonu için toprak işlemesiz tarımdan, nöbetleşe ekime, taraçalama yoluyla su tutmaya kadar çok sayıda teknik var. Besin güvenliğinin toprağı iyi durumda tutmaya bağlı olduğu düşünüldüğünde, bu soruna çözüm getirilmesi şart. Ancak bunun insanların faydalanması adına adil bir biçimde yapılıp yapılmayacağı belirsiz.
- İnsan nüfusu dünya çapında hızlı biçimde artmaya devam ediyor. 20. yüzyıla 1,6 milyonla giriş yapan insanoğlunun, tahminlere göre, 2050 yılında 10 milyara ulaşacağı söyleniyor. Sürekli artış gösteren nüfus, başta su olmak üzere doğal kaynaklar üzerine büyük bir baskıya yol açıyor. En büyük artışsa, Afrika kıtası ile Güney ve Doğu Asya'da gerçekleşiyor. Çözüm: Bugüne kadarki araştırmalar, kadınların, çocuk yapma kararının kendilerine bırakıldığında, eğitim ve temel sosyal hizmetlere erişebilmeleri sağlandığında, doğum oranlarında ciddi bir düşüş yaşanacağını gösteriyor.
Geleceğin bu kadar belirsizliğine rağmen, milyonlarca genç insanın enerjisi, eğer bilimsel ve insancıl amaçlara yöneltilebilirse, sonuç vermeyecek kavgalar bitirilirse, çürümüş ideolojilerden de kurtulup, hep birlikte doğadan yana tavır alırsak, kim bilir belki de geleceğe dönük aydınlık günlerin hayalini kurabiliriz.
Yorum Yazın
Facebook Yorum