Gecenin karanlığında…
Hızla gelen lüks otomobil İzmir’in sahil yolunu önce fren, sonra çığlık sesleri ile sarstı.
Yolu geçmek isteyen 26 yaşındaki Ecem Haliloğlu bir yanda, teyzesi Lütfiye Yurdaer diğer tarafta kan içinde yatıyordu.
Koşup gelenler nefes almadıklarını gördü.
Şaşkınlık, öfke, hıçkırık birbirine karıştı.
***
Çarpan aracın kapısı açık, sürücüsü kayıptı.
Panik ortamında, arkasına bakmadan…
İki canı alan vicdansız kaçmıştı.
Ecem, on gün sonra gelinliğini giyecekti.
Teyzesiyle düğün davetiye dağıtımından dönüyordu.
Trafik canavarı, yaşam ve mutluluklarını bitirdi.
Gözyaşlarıyla toprağa verildiler.
***
Kaçan sürücünün kimliği, mesleği, adresi belirlendi.
Ortaya çıkmadı, polis de yakalayamadı.
Arandığı söyleniyor ama nedense bulunamıyordu.
Bir, iki, üç dört ay sonra…
Siyasilerin tanıdığı ünlü müteahhit N.D polise gitti, teslim oldu.
Suç yeri İzmir’de değil saklandığı Ankara’da!
Şikâyetçilerin yüzünü göremediği firari sürücü ifadesinde, “ Yol karanlıktı, alkolsüzdüm, üzgünüm, zararlarını karşılayacağım” dedi.
Mahkemeye çıkarıldı, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
Ve yine ortadan kayboldu!
***
Dava ne zaman açılır, meçhul.
Duruşma tebligatında öğrenilecek.
Gelelim İzmir’deki mağdurlarına.
Kazada ölen Ecem’in annesi, Lütfiye’nin ablası Reyhan hanım hasta.
Olay sonrası yataklara düşmüş, sanki hayata küsmüş.
Evin tek oğlu kalp hastası.
Abla Hacer Karakayalı haklı isyanda;
“ Arkamızda kimse yok… Adalete çok inandık. Tek dayanağımızdı ama kararıyla inancımızı, umudumuzu yok etti. Büyük hayal kırıklığı yaşattı”
***
Kaza sonrası süreçte neler oldu?
Abla Hacer anlatıyor:
“ Birileri evimize geldi. Olayın kapanması için tekliflerde bulurdu. İkincisinde rakamları artırdı, üçüncüsünde iyice büyüttü.
Hep karşı çıktık. Adaletin önüne çıksın, yargılansın ne karar verilirse razıyız dedik. İnsanız, hepimizin başına gelebilir. Takdir-i ilahidir.
Ama vur, öldür, kaç, saklan, sonra aylar sonra ortaya çık ve serbest kal.
Hangi vicdan, mantık bunu kabullenir. Adalet bu mudur?
***
Çaresiz abla, “birileri çıksa da biz kimsesizleri sahiplense” diyor ve devam ediyor:
“ Serbest bırakan mahkeme Ankara’da.
İtirazımızı yaptık, dilekçemiz alınmadı. Bir daha verdik, reddedildi.
Bizler bu ülkenin vatandaşı değil miyiz?
Arkamız, dayımız yok diye yaşadıklarımız reva mı?
İki canımız yok olmuş hala “niçin, neden” sorularına cevap bulamıyoruz”
***
Cevap; biraz sabır ve zamanda.
“ Adaletin küçüldüğü yerde, büyük olan artık suçlulardır” denir ama…
Mazlum memleketimde asla!
Yorum Yazın
Facebook Yorum