Akdeniz’e kıyısı olan ülkeler arasındaki bu oyunlar belki de Yaz Olimpiyat Oyunlarından sonra en popüler organizasyonlardan biri olarak karşımızda duruyor. Bu sene Cezayir’in Oran şehrinde düzenlenen oyunlara Türkiye olarak oldukça fazla sayıda sporcu ile katılıyoruz.
Ülkemizde iki kez yapılan bu oyunların ilki 1971 yılında İzmir’de düzenlenmişti. Bugün hâlâ kullanılıyor mu bilmiyorum, İnciraltı Yurtları dediğimiz konaklama tesisleri Akdeniz Oyunları için inşa edilmişti. Bu oyunlar sonrasında bu yapı uzun seneler Üniversite öğrencileri için bir sıcak yuva olarak kullanılmıştı.
İzmir bu oyunları yaparken muhteşem bir stad kazanmıştı. Bugünün Halkapınar denilen bölgesindeki Atatürk Stadının alt bölümlerinde çeşitli salon sporlarının eğitim ve uygulamalarının yapılabildiği alanlar mevcut idi. Kapalı salon atletizm yarışlarının düzenlendiği, hatta halter için bile bir bölümün bulunduğunu biliyorum. Bu şehir için önemli bir tesis zenginliği ortaya çıkmıştı. Bu alanlar sportif karşılaşma ve yarışların dışında Ege Üniversitesi’nin o zamanki adı ile Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu’nun birçok uygulama dersleri için kullanılmıştı. Mimar Harbi Otan’ı saygı ile anıyorum.
Buradan çıkaracağımız derslerin ilki olarak, bizim gibi ülkeler için eğer bir şampiyona ya da büyük bir organizasyon düzenlenirse önemli miktar ve özellikte spor tesisi kazanıyoruz. Yakın zamanda düzenlediğimiz Mersin’deki Akdeniz Oyunlarını lütfen hatırlayın. Fakat şampiyonalardan sonra bu tesislerin kullanılması konusu hep sıkıntılı olmuştur. Tesislerin asıl sahibi Devlet ve onun işletmesini Gençlik ve Spor Bakanlığına bağlı birimler yürütmektedir. Düzenli bir bakım hizmeti sağlanamayınca bu tesislerde sorunlar yaşanmaktadır. Bu yüzden organizasyonlar sonrasında bunların nasıl kullanılacağı üzerine ciddi planlamalar yapılmalıdır.
Afrika kıtasında olup, kıyısı Akdenizde yer alan ülkelerin yaptıkları şampiyonalarda sporun ruhu farklı işlemektedir. Cezayir dediğimizde Fransa, Tunus dediğimizde İtalya ve Fransa ama daha da geriye gittiğimizde Osmanlı Devleti gözümüze ilişiyor. Bir Tunus ziyaretimde, bizim çok alışık olduğumuz bir kahvehanede, kulağına bir kürdan üzerine sarılmış yasemin demetleri takmış bir Tunuslu ahbabım, dinlediğinizde kesinlikle Türk Sanat Müziği diyeceğiniz müzik eşliğinde içine nane yaprağı konulmuş çayını yudumlarken buralar aslında Osmanlı’dır dediğinde çok şaşırmış idim.
Neyse bu konuya bugünlerde fazla takıldık. Buradan tekrar oyunlara geçersek sporcularımıza başarılar dileyelim. Bu türden maç ve yarışmalar bizim spora verdiğimiz katkıların ve desteklerin karnesi olacaktır. Televizyonlardan yarışmaları izleyelim, sporcularımıza destek düşüncelerimizi iletelim. Onlara sunduğumuz iyi niyetler ne kadar çok olursa o kadar başarı gelecektir. İyi bir hafta olsun…
Yorum Yazın
Facebook Yorum