Bugün 27 Mart. 54 yıl önce 27 Mart 1962 günü, Merkezi Paris’te bulunan “I.T.I.”kısa adıyla anılan<Enternasyonal Tiyatro Enstitüsü>, özel gündemle topladığı genel kurulunda 27 Martların, kendisine üye olan tüm ülkelerde <Dünya Tiyatrolar Günü> olarak kutlanmasını oy birliği ile kabul etmiştir. Bugün her ülkede insanların tiyatro sanatını bilmeleri, tanımaları, öğrenmeleri için etkinlikler yapılır. ITI Türkiye temsilcisi tarafından görevlendirilen bir sanatçı, “Türkiye’de ki tiyatrocular adına” yılın bildirisini okuyarak açıklar. Bugün tüm yurtta ödenekli ve ödeneksiz ya da belediyelere bağlı tüm tiyatrolar oyunlarını, gösterilerini ücretsiz olarak sunacaklar. Günün Pazar olması nedeniyle özellikle çocuklarımız için çok güzel, çok sürpriz oyunlar, gösteriler var. Belki tiyatronun popülerliği sinemacılığa göre daha azdır. Ancak; oyunculuğun er meydanı tiyatrodur. Bu anlamlı günü kutluyorum. Geride bıraktığımız hafta içinde 4 ayrı guruba Güzel İzmir’imizi, “İzmir Güzellemesi” başlığı altında, sohbet anlamında sunduğum konferanslarda, anlatmaya çalıştım. Ayrıca “Alsancak Koruma ve Güzelleştirme Derneği”nin 5 yıldır geleneksel olarak düzenlediği “Alsancak’a Emek Verenler Ödül Töreni”ne katıldım. İzmir’in en vefakar ve en çok sevilen isimlerinden, Ziraat Y. Mühendisi Ertan Görün Dostuma da ödülünü sunma onurunu yaşadım. En azından 40 yıldır tanıdığım ve çok başarılı hizmet ve çalışmalarıyla daima takdir ettiğim Yüksek Mühendis - Mimar Akın Kazançoğlu Dostumun öncülüğünde kurulmuş ve Alsancak Gündoğdu (Bellavista) Meydanı’nda ki ofislerinde faaliyet gösteren, “BATUDER” kısa adıyla anılan<Uluslar arası Balkan ve Türk İş Dünyası Derneği>’nde, çok mükemmel, kaliteli katılımcı dostlarla, muhteşem bir “İzmir Söyleşi Akşamı” yaşadık. İzmir Ticaret Odası’nda 25 yılı aşkın bir süre içinde üstlendiği üst düzey yöneticilik görevleri sırasında; İzmir Ekonomi Üniversitesi, İzmir Ticaret Odası Vakfı, İzmir Kalkınma Ajansı, Kemeraltı Dernekleri gibi daha onlarca demokratik sivil kitle örgütünün kurucularından olan, önemli işletmelerin de sahibi olan Akın Kazançoğlu, şimdilerde ise “Batuder” Yönetim Kurulu Başkanı olarak çok önemli bir misyonu ve vizyonu üstlenmiş durumda. Ege ve İzmir iş dünyasının ihtiyaçları doğrultusunda, bölge insanlarının ortak sesi olarak, güven, dürüstlük, gönüllülük ve sosyal sorumluluk prensiplerine sahip çıkmak ana amacıyla kurulmuş “Batuder”, çalışmalarını, topluma, çevreye ve insan haklarına saygılı olarak bir takım çalışması şeklinde, birlik ve beraberlik içinde sürdürmeye kararlı. Bölgemizin en kaliteli ve en çalışkan isimleriyle yola çıkmış Batuder’e ve Akın Kazançoğlu dostuma başarılar diliyorum. Yine İzmir’imizin en seçkin, en çalışkan, en başarılı ve en kaliteli hanımefendileri tarafından oluşturulmuş “Agora Lions Kulübü Derneği”nin bu olağan etkinliğinde de “Agora Lionslarının” çalışkanlıklarını, merhamet duygularının zenginliğini, toplumcu faaliyetlerinde ki düzenlerini ve kararlılığı gördüm. Atatürk ve Çanakkale konusundaki, gerçekçi yorum ve değerlendirmelerini ise ilgiyle ve takdirle karşıladım.
Agora Lionslarıyla da çok güzel bir “İzmir Güzellemesi Sohbeti” yapmış olmanın onurunu, İzmir’imizin en azından 150 yıllık değerlendirmesini yapma mutluluğuyla yaşadım. Bu arada; <Karşıyaka yı Yaşayanlar Gurubu> ile ve 51 yıllık efsanevi Çarşamba Grubu’nda da, İzmir’imizin her yönüyle değerlendirmesini yaptık. Ben aslında Karşıyakalıyım. Ancak tam 45 yılımın gündüzlerinin tamamını Alsancak’da geçirdim. Şimdilerde yaşadığım sağlık sorunlarım nedeniyle daha çok evimdeyim. Evet 10 ay öncesine kadar yatmadan yatmaya Karşıyaka’ya gidiyordum. Bu yüzden Alsancak’lılardan bile daha fazla Alsancak hakkında konuşma hakkına sahip olduğuma inanıyorum. Bu nedenle, 17 yıldır Ecz. Dilek Olcay’ın Başkanı olduğu, “Alsancak Koruma ve Güzelleştirme Derneği” nin tüm etkinliklerine zevk alarak katılıyorum. Geçmişte Kültür Mahallesi’nde ikametim de olduğu için, özellikle kendimi hala Alsancak Kültür Mahalleli hissediyorum. Çok çalışkan ve çok başarılı hanım muhtarımız Nilgün Güney’in çalışmalarını da çok beğeniyorum. Bu yıl ki; “Alsancak’a Emek Verenler Onur Ödülleri töreni” de oldukça başarılı geçti. Sema Pekdaş, Nail Özkardeş, Lusien Arkas, Sara B. Pardo, Rodney T. Simes, Berrin Akar Rasuli, “Türgök Tülay&Gültekin Yazgan”, Ugo Braggiotti, Ertan Görün, Osman Sezener, İskele Büfesi, Piknik Şarküteri, Pizza Venedik gibi ödül sahipleri gerçekten bu ciddi ve önemli ödüllendirilmeyi hak ettiler. Yıllardan beri tartışılır. Yazılır. Çizilir. Ne olacak bu Alsancak diye? Aslında olması gereken çok fazla şey de yok. Her şey biliniyor. Konak Belediye Başkanı Sema Pekdaş, her şeyi çok güzel açıkladı. Alsancak’ın alt yapısı çok eskimiş. Doğal Gaz çalışmaları ile birlikte zorunlu olarak yenilenmek zorunda. Yollarda halen sürdürülen çalışmalara kısa bir süre daha tahammül etmek, sabırlı olmak zorundayız. 700 yıllık görkemli geçmişiyle Alsancak Semtimiz, Güzel İzmir’imizin Konak İlçesi dahilinde yer alan en sosyal ve en gelişmiş entellektüel bölgemizdir.1900 yıllarında “İzmir’i Alsancak’tan tanımış yabancılar” İzmir’e “ Küçük Paris” demişlerdir. Biraz daha derinlere inersek Alsancak’ın efsanevi bölgesi Meles Deltası’nda yaşamış ilk İzmir’liler, En Yüce İzmir’li Homeros’un önderliğinde İzmir’imizi efsanevi bir “Destan” yapmışlardır. 1070 -1414 yılları arası ise Türkler ile İzmir’i ellerinde tutan Hristiyan- Bizans- Latin Şövalyeler arasında çok çetin savaşlar geçmiştir. O yıllarda Alsancak (Punta)’ında bulunduğu bölgelerde Frenkler (Hristiyan Avrupalılar) yaşardı. Şimdiki Kültürpark , Kahramanlar, Çayırlıbahçe, Murtakya, Darağacı, Meles, Alsancak (Punta)’dan Pasaport’a kadar (Liman Bölgesi),Frenk Mahallesi olarak isimlendirilirdi.Frenk Mahallelerinde “ Levanten” adı verilen Ortodoksluğu seçmemiş Katolik kalmış Bizans’lılarla, Rumlar, Ermeniler, İtalyan, Fransız, İngiliz, Alman, Belçikalı, Hollandalı tüccar aileler otururlardı.Hali vakti yerinde bazı varlıklı Türk ve Yahudi Ailelere de rastlanırdı. Eski Alsancak yani Frenk Mahalleleri Akdeniz’in tam anlamıyla bir ticaret turizm, ithalat, ihracat merkeziydi. Eğlence ise ayyuktaydı. En görkemli eğlenceler eski Alsancak’ta yaşanırdı. Kültürel doku da fevkaladeydi. Emsalsiz Sanat olayları, sinema ve tiyatro galaları, Alsancak Kordonboyu’nda ki Otellerin altlarında yer alan Kabere’lerde, Barlarda , Pastahane’lerde, Kıraathane’lerde, Restoran’larda yaşanırdı. Avrupa’nın ünlü Senfonik Müzik grupları, Oda Orkestraları, Trio’lar Konserler verirlerdi. Hanımlar fevkalade kıymetli kaşmir ya da ipek Avrupa kumaşlarından yapılmış giysileriyle, Astragan Royal Kürkleriyle, müstesna şapkalarıyla, Beyler ise Mümtaz Kupon Kostümleriyle Frak ve Smokinleriyle, başlarında en modern fötr ve silindir şapkalarıyla birbirleriyle kur yaparak yarışırlardı. Zenginlik ve Sefahat had safhadaydı. Her şeye rağmen huzur ve asayiş mükemmeldi.
Alsancak’ın geçmişte Punta denilen “Burun” ya da “Uç” noktasından Bellavista denilen Gündoğdu’ya kadar olan kısmında daha çok Konutlar hakimdi. Kordonboyu, (dolma) da denilen Konak’a kadar tüm ihtişamıyla sürer giderdi. Bellavista (Gündoğdu)’dan iç kısımlara girerseniz ünlü Frank Caddesi şimdiki Çankaya Semtine kadar tüm haşmetiyle uzanırdı. Frank Caddesi, Avrupa çapında ün yapmış muhteşem bir Alışveriş Merkezi’ydi. Anlattığım o efsanevi İzmir’in Aydınlık Alsancak’ını, yani Punta’sını 15 Mayıs 1919’da Yunan İşgali kapkaranlık yapmıştır. Punta’yı şanlı Ay Yıldızlı Al bayrağımızın adını vererek yeniden “ Alsancak” yapan kişi; 9 Eylül 1922 günü kalpaklı Kuvayı Milliyeci öncü Ordusu’nun ardından başında Kalpağıyla İzmir’e girip Otomobilinden ilk kez Alsancak’lıları selamlayan Gazi Mustafa Kemal Paşa’mızdır. Ruhu Şad Olsun... Şimdiki Alsancak’ın sorunları öyle çok büyütülecek gibi değildir. Alsancak’lı Büyükşehir Belediye Başkanı Merhum Ahmet Piriştina ile Erdal İzgi dönemlerinde başlatılan Alsancak’ın Güzelliklerini Koruma çalışmaları şimdilerde ise son 10 yıldır Aziz Kocaoğlu Başkanımızın ellerindedir. Alsancak 1462 sokak (Yüzbaşı Şerafettin Bey Sokağı) doğumlu, İnşaat Yüksek Mühendisi Konak Eski Belediye Başkanımız A. Muzaffer Tunçağ’da, bir önceki Başkanımız Alsancak’ta ikamet etmiş, Dr. Hakan Tartan da çok güzel hizmetler yapmıştır. Şimdide yine başarılı ve tecrübeli bir Kamu Yöneticisi olan, eski Baro Başkanı Av. Sema Pekdaş ve genç ekibi, Alsancak’ın kentsel ve güvenlikle ilgili sorunlarını tek tek çözüyorlar. Mutlaka başarılı olacaklar. Alsancak’da tarihin her döneminde “ Eğlence Unsuru” var olmuştur. Kaliteli ve Düzenli Çalıştırılan; Bar’lar, Kafeteryalar, Kıraathaneler, Lokanta ve Restoranlar Alsancak’ta daima yaşatılmalıdır. Ancak zapt-ı rapt altına kesinlikle alınmalıdır. Bu mekanları başka yere taşındırmak öyle kolay değildir. Vatandaşlık görevimizi iyi yapmalıyız. İyi birer gözlemci olmalıyız. İlgilileri uyarmalıyız. Görevlileri bilgilendirmeliyiz. Öyle; “ Bekle Gör’le” hiçbir şey olmaz. Hep şikayet edip ağlamakla da bir sonuca varılmaz. Alsancak’ın Koruma ve Güzelleştirme Derneği ‘nde Başkan Dilek Olcay’ın Yönetiminde; Ertan Görün’ün, Tülin Alevok’un, Belkız Üner’in, Cengiz Şengül’ün, Nesim Levi’nin, Erdem Meço’nun, İlgi Oğuzbayır’ın, Filiz Dilek Çolak’ın, Mengü Dülger Karaoğlanoğlu’nun, İnci Mutluer’in ve çok sayıda Alsancak’lının destekleriyle güzel ve başarılı çalışmalar sürdürülüyor. Ayrıca Alsancak Bölgesinin 5 Mahalle Muhtarı da çok başarılı. Alsancak gibi çağdaş bir bölgede genel anlamda bir tuvaletler sorunu olduğu gerçektir. Sahil’e konulan seyyar tuvaletin ve Alsancak Vapur İskelesi’ndeki semt tuvaletine insanın girmesi mümkün değildir. Artık Alsancak’ın geleceğini ilgilendiren en başta Kültürpark olmak üzere gerçekten Alsancak’la ilgili ciddi kentsel sorunlara yönelme zorunluluğu vardır. Kültürpark’ın Kurucusu ve izmir’i yeniden yaratan adam” olarak unvan kazanmış ve üstlendiği; Tüm hizmetlerde başarılarıyla ölümsüzleşmiş, İzmir Atatürk Ormanı’nın ve sayısız Sivil Toplum oluşumlarının öncüsü Dr. Behçet Uz’un, yarattığı Alsancak’ın gözbebeği Kültürpark’ımıza sahip çıkmamız kaçınılmazdır. Alsancak’ın Ünlü Mahallesi olan Mimar Sinan Mahallesi’nin Hudutları içindeki Kültürpark’ımız halkın bilgisi dışında planlanmış, ne olduğu hala anlaşılamayan bir “Sözde Fuar Projesi” uygulaması yüzünden otantik ve doğal özelliklerinden maalesef uzaklaştırılmıştır. Kültürpark’da Yeşil alan ve Doğal Doku olarak geliştirilmek üzere yıkılan koskoca binaların yerine bu kez betonlaşmanın daha çirkin bir örneği olan “Yer Altı Otoparkları yapılmıştır. Kültürpark’ın 1983 yılına göre 386 Bin Metre Kare olan Yeşil Alanları, 2016 yılının 3’ncü ayını yaşadığımız şu günlerde, 200 Bin Metre Kare‘nin altına düşürülmüştür. Sadece Kültürpark’ın “Basmane Tarafında” kaçak olarak kondurulmuş ve Konak Belediyesi’nden imar inşaat müsaadesi dahi alınmadan yapılmış “Kapalı Sergi Alanları” yüzünden yeşil alan kaybı 90 Bin Metre Kare’nin üzerindedir. Anlaşılacağı gibi; Alsancak ve Alsancak’lıların uğraş verecekleri günlük geçici afaki sorunlardan ziyade “ kalıcılık ve süreklilik arz eden” daha ciddi ve önemli meseleleri vardır. Avuçlarımızın içindeki “ Yaşayan Alsancak”ın kıymetini bilelim. Alsancak’ı bir bütün olarak değerlendirelim. Alsancak’ın mevcut değerlerini koruyalım, kollayalım. İyi ve Güzel günler Görelim... Sevgiler, Saygılar
Yorum Yazın
Facebook Yorum