Bayram günlerinden birkaçını İzmit, İznik ve Kandıra’da geçirdim. İzmit’te simitli, tulum peynirli, pastırmalı kahvaltıların ardından bol zeytin ve meyve ağaçlı İznik’e gittim. Domates, biber ve salatalık bahçeleri ardından İznik gölünü gören bir tepedeki evin bahçesinde kavurmalı ve kavunlu bir akşam yemeği geçişi yaşadım. Önünde meyve ve sebzelerle dolu bir bahçesi olan, damına güneş paneli döşenmiş bir dağ evinde akşam sohbetimizi bitirdik, İzmit’e doğru hareket ettik.
İznik’te zeytin kimi yerde iyi kimi yerde kötü. Sofralık zeytin için şimdiden siparişlerimi verdim. Bütün zeytinliklerin altında yüzlerce büyükbaş gördüm. Çobanlarla selamlaştım. Afgan kökenli idiler. Çoban bile bulamıyoruz diyenlere kızardım ama haklı çıktılar.
Kandıra’ya uzanmamın sebebi, uzun seneler söz vermeme rağmen gidemediğim komşumun ailesi ziyareti idi. Kandıra’nın içinden geçip Bağırganlı’ya geçtim. Plaj kenarında bir kafede oturduk. Soğukça bir su ve soda içimi sonrasında ne yazık ki hemen zor koşullar altına girdik! Masaya Çingene Palamutları geldi.
Enfes bir salata eşliğinde öğle yemeğini sert bir Türk kahvesi ile tamamladık. Durun bitmedi daha… Tam hareketlenirken masamıza Sağlık Bakanımız geldi. Kazım Dinç beyefendi bizimle bayramlaştı. Bana göre bizim sağlık bakanımızdır. Kendilerine misafir olduğumuz Av. Emel Ceylan Balcıoğlu Hanımefendi’nin bizleri tanıtması sonrasında Üniversite’de öğretim üyesi olduğumuzu öğrendiğinde “Orayı biz kurduk, çok destek verdim” dedi.
İkimizin de bu Üniversite’den ayrıldığını söyledik. Rektörü aradığını, özel kaleminden ulaşmaya çalıştığını ama görüşemediğini aktardı. Zamanında yapılmış iyiliklerin aslında pek önemli olmadığını hem sayın bakan hem de bizler tekrar teyit etmiş olduk.
Bağırganlı plajı, bayram zamanı olması nedeni ile çok kalabalıktı. Tatile gelenlerin bazıları çadırlarda, bazıları ise pansiyonlarda konaklıyordu. Kuşadası’nın ilk yılları gibi geldi orası bana… Şemsiyesi altında oturduğumuz Kafe’nin sahibi iş yoğunluğundan şikâyet ediyordu. Otoparklar dolu, her tipten insanın bol olduğu bir yer. Deniz dalgalı, hava güneşli ve sıcak. Oraya biraz daha fazla sayıda kabin ve duş yapmakta fayda var…
Oradan ayrılıp bu defa köye doğru yöneldik. Yakında asfalt yapılacağı söylenen stabilize yolda ilerledikten sonra köydeki eve geldik. Doğruca İncir ağaçlarına yöneldik. Kara İncir ve Beyaz incirleri götürdükten sonra, evin önündeki taş fırının önündeki sandalyeye oturduğumda gördüklerim beni şaşırttı.
Tepsilerdeki domates salçası olmayı bekleyen bu karışımlar fırına sürülüyordu. Aydın doğumlu bir Ege’li olarak ‘domates salçası yapmak için bunların güneşe bırakılması gerekmiyor mu’ diye sorduğumda aldığım cevap bana bir ders oldu: “Nerde Aydın’daki güneş? O güneş burada yok!” dedi evin Hanımefendisi…
Sonrasını anlatmak istemiyorum ama, üzümler, salatalar, fırında yavaş yavaş saatlerce pişen et, şimdiye kadar görmediğim tip ve tattaki mısırlar, çaylar, ev yapımı baklavalar, nerden geldiğini anlamadığım bir pasta, tarladan gelmiş yerli karpuz, yolda yapılan kısa bir yürüyüş, gençlerin karanlıkta dar yoldaki yarışları, kovaya doldurulmuş domatesler, torbadaki fındıklar, su şişesindeki çeri domatesler, kurutulmuş fasulye taneleri, elmalar, armutlar…
Devamı bir başka yazıya kalsın. Bu hafta kısa süreli Marmara izlenimlerimi yazdım. Haftaya bir eğitim için Ege’ye uçacağım. Oradan neler yazarım şimdilik bilmiyorum.
Gece İzmit’e doğru yol alırken, Şile’de bir boğulma hadisesi nedeni ile denize girmenin yasaklandığını radyo haberlerinde duydum. Akıntı sebebi ile denizin yüzenleri kendine çektiğini, hatta bir uzmanın konuşmasında ‘Olimpiyat Şampiyonu olan bir yüzücü bile bu akıntıdan kurtulamaz’ şeklindeki yorumunu dinledim.
Gördüğünüz gibi konuyu yine spora ve yüzmeye getirdim. Yüzmenin deniz ile ilişkisi yoktur. Denizin kenarında doğup yıllarca ayağını bile suya değdirmeyen binlerce insanımız bulunuyor. Yüzme sporu havuzda öğrenilir. Karadeniz’de yüzülecekse herkese bir cankurtaran yeleği ile suya girme zorunluluğu getirilebilir. Bunu başka bir zaman masaya yatıralım.
Herkese daha güzel ve sağlıklı bayramlı günler temennisi ile…
Yorum Yazın
Facebook Yorum