İşyerinin içinden çok dışına…
Yola, yeşil alana, kaldırıma masa atmayı, tezgâh kurmayı…
Fırsatı, ticari kazanca çevirmeyi…
Yayanın hakkını gasp etmeyi…
Çarşı esnafı olarak çok sevdiğimizden “işgaliye” diye yöntem bulunmuştur.
Kim, nereyi, ne kadar işgal ederse…
Metrekaresine göre belediyeyi parasını yatırır, kamuya ait yeri kullanır.
Ölçü, sınır tanınmadığı, belediyeler kontrolde yetersiz kaldığı için hep derttir.
Çözümü, sorundan büyük çıkmazdır!
***
Bürokraside genel-yerel yönetim uyuşmazlığının her alanda yaşandığı İzmir’de…
Üç ay önce Maliye Bakanlığı ve Sayıştay denetçileri ilginç bir karar çıkardı.
Büyükşehir belediyesince alınanın işgaliye bedelleriyle ilgili düzenleme yapılmasını istedi.
Özetle, “ İşgaliye alamazsın” dedi.
Kıyı, sahil şeridi, yol ve meydanlardaki mevcut işgaller ne olacaktı?
***
Belediye avukatları ters görüşle “ Yönetmelik değişmez” dedi, takdiri yine başkanlığa bıraktı.
Meclise havale edildi, hukuk komisyonu Büyükşehir’in alamayacağı işgaliye gelirinin ilçelere bırakılmasını istedi.
Oylandı, karar alındı.
Ne var ki uygulamaya geçilemedi.
İşgaliyede karmaşa çıktı.
Halen…
Büyükşehir işgaliye bedeli alamıyor.
İlçeler toplayamıyor.
Hazineye ait belediye kontrolündeki yerlerde Milli Emlak “ Biz ileriye yönelik değil, geçmişin bedelini alırız” diyor.
***
İzmir’in en meşhur işgal bölgeleri Kordonboyu ve Sahil yolu.
Bugün…
Kaldırım, yeşil alan, yürüyüş yolu hatta otoparklar açık hava işletmeleri haline gelmiş durumda.
Masa, sandalyelerin üzerinde büyük şemsiyeler, hatta elektrikli ısıtıcılar.
İşgaliye ödeyen yok!
Kim ne yapacağını bilmiyor.
Bir yetkili de çıkıp, konuya netlik kazandırmıyor.
İlan etmiyor.
***
Sahipsiz, bedelsiz işgaller…
İşletmelerin kazancı, belediyelerin kaybı.
Çoğu, “para, para” diye kıvranıyor.
Önündeki hakkı, nasibi görmüyor.
Bekliyorlar ki…
Birileri toplasın, ceplerine koysun!
.
Yorum Yazın
Facebook Yorum