Hiç beklenmeyen bir olay ile karşılaştık. Bir başkanın hakeme saldırması hepimizi şok etti. Ama öncekileri ne kadar çabuk unuttuk...
Silahla salona girilen, yolda giden otobüse silahla ateş edilen, gazetecileri tehdit edilen, döner bıçakları ile kavgalara sahne olan sporumuz bakalım daha neleri görecek?
Yaşanan bu olay üzerine yapılan değerlendirme ve yorumlar ruh halimizi bozdu. Varsa yoksa hakeme yapılan saldırı…
Doğal olarak herkesin şu soruya odaklandığını görüyorum: Güvenlik görevlileri nerede idi? Bu hareketi herhangi bir fanatik taraftarın yapması belki normal karşılanabilirdi. Ama bunu bir kulübün başkanının yaratması akıllara zarar bir hikâye olarak spor tarihindeki yerini alacak görünüyor.
Eski yıllardan beri aklımda kalan bir sahneyi sizlerle paylaşmak isterim: Maç biter ve hakem triosunun yanına hemen stad polisleri gelir ve hakemlerin güvenliği konusunda önlem alırlardı. Onların nezaretinde stadı terk ederlerdi. Son yıllarda galip veya mağlup olsun, takımlar maç sonunda hakeme gidip düşüncelerini söyleyebiliyorlardı. Herhangi bir şiddete başvurmadan üstelik.
Ne oldu da böyle bir olayla karşılaştık? Acaba başkanı dinlemeli miyiz? Neyse, konuyu bence Turgay Biçer hocamıza bırakalım, ondan gelecek yorumlara bakalım…
Bunun sonucu nereye varacaktır demeden geçemiyorum. Sabahın erken saatlerinde Alman gazetelerine göz attım. Sanki Almanya’nın herhangi bir yerinde yaşanmış gibi olay en ince ayrıntılarına karşı yazılmış. Ve işi nereye getiriyorlar biliyor musunuz? 2032 için düzenleyicilerden biri olan Türkiye’yi çıkarın diyorlar.
Saygı ve nezaket, centilmenlik, beyefendilik sanıyorum unuttuğumuz özellikler içinde yer alıyor. Bunlar nasıl verilir, nasıl kazanılır, nasıl korunur konularında yeniden işe girişmemiz gerekiyor. Spor denince en güçlü fikirlerin ve cesaretin yer aldığı ama bir o kadar da saygının ön planda olduğu bu mecrayı yenilememiz gerekiyor.
Binlerce gencimiz, çocuğumuz, insanımız sporun ulvî değerlerini yaşamak istiyorlar. Ama gördükleri tablo çok farklı. Bu olayı dar açılı düşünmemeliyiz. Olimpik değerlerden uzaklaştık. Bütün hedef kazanma odaklı. Eşitlik ve adalet eğer sporda yaşanmaz ise başka hiçbir mecrada bunu göremezsiniz.
Çözüm çok basit: İlk öğretimin ilk 3 yılındaki beden eğitimi ve spor derslerine artık birer beden eğitimi öğretmeni girmelidir. “Olimpik Hareket” ve “Herkes için Spor” toplumun her tarafına yayılmalıdır. Üniversitelerin spor bölümlerindeki ders planlarının tamamı değiştirilmelidir. Sağlık odaklı spor ile performans odaklı spor anlayışı yeniden şekillendirilmelidir.
Sorunlar ve çözüm önerileri ortada… Yapın bunları… İşte, o zaman işlerimiz kolaylaşır!
Yorum Yazın
Facebook Yorum