Doğru nedir?
Bir ucundan öteki ucuna, sonuna kadar yönü değişmeyendir.
Yalan olmayan, gerçek olandır.
Doğru insan…
Çizgisi bozulmamış, özüyle-sözüyle bir olandır.
Doğru sarsılır, devrilmez. Doğru insanın kalesi yıkılmaz.
Duruşu dik, inancı bütündür.
***
Mesleğinin en alt kademesinden, en tepeye 40 yıl millete, memlekete hizmet eden emekli Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın için bu satırları yazıyorum.
3 Eylül tarihinde sürpriz bir şekilde…
Gözaltına alınmış ve tutuklanmıştı.
Kişiliğine yakışan olgunlukla hiç sesini çıkarmadı.
Çünkü suçsuz ve doğru olduğunu biliyordu.
Çevresi de inanıyordu, benim gibi.
O tarihte yazmıştım:
“ Tutuklanmasını kabullenemiyorum.
Kendimden şüphe ederim de…
Hüseyin Çapkın’ın kişiliği, meslek aşkı, vatan sevgisi, millete inancı, devlete bağlılığına şüpheyi yakıştıramam…
Her sözüne inanıyorum.
Var olduğum sürece arkasındayım”
***
Aradan iki ay geçti.
Demir parmaklıklar ardında mutlak sıkıntıları, hazmedemedikleri vardı.
Sabırla gerçeğin çıkmasını bekledi.
Hakkındaki iddiaların içi boş, mesnetsiz ve yakıştırma olduğu ortadaydı.
Hele…
FETÖ/PYD soruşturma kapsamında silahlı terör örgütüne üye suçlamasını hiç kabullenemiyordu.
40 yıl terörist ve bölücülerle mücadele etmişti.
***
İki gün önce tahliye edildi, serbest kaldı.
Avukatı Fahrettin Kocagöz, tüm delilleri toplamış, itirazını mahkemeye yapmıştı.
İncelendi, mevcut deliller itibarıyla suçsuz olduğu anlaşıldı.
Hakkı olan özgürlüğüne kavuştu.
Hiç kimse de karara itiraz etmedi, edemezdi.
Her şeyi doğruydu, doğru insandı.
***
Yine hiç konuşmadı.
Devlet memuru umuruyla köşesine çekildi.
Adına avukatı iki satır yazdı:
“ Ülkesine, milletine sadakatle hizmeti, bu kararla tescillenmiştir.
Önce Türk Adaleti’ne sonra devlet aklına inanmış ve güvenmiştir.
Ne kadar haklı olduğunu görmek hepimizi mutlu etmiştir”
***
Bayılırım şu atasözüne:
“ Önce doğruyu bilmek gerekir, doğru bilinirse yanlış da bilinir. Ama önce yanlış bilinirse doğruya ulaşılamaz”
Yorum Yazın
Facebook Yorum