Mazlum memleketimin…
Üç tarafı deniz.
Zenginliklerle dolu, bereket tarlasıydı.
Hep birlikte bitirdik, kurutuyoruz.
Şimdi…
Ağıtlar yakıyor, diz dövüyoruz.
Yine de akıllanmıyor, rant uğruna yok ediyoruz.
***
Denizden ekmeğini kazanan, çoluk- çocuğunu geçindirenler dahil…
Su altındaki yaşamı katlediyoruz.
Deniz dibini zindana çeviriyor, orada yaşayanları doğdukları yerde ölüme mahkûm ediyoruz.
Trol, gırgır, algarna gibi dip tarayan canavar makinelerden kurtulurlarsa…
Rastgele bıraktığımız eski ağlarla her türlü deniz canlısını ilmikler arasına hapsederek, çaresizlik içinde öldürüyoruz.
***
Türkiye İstatistik Kurumu’na göre 20 bine yakın ruhsatlı balıkçı teknesi çalışıyor.
Bir o kadar ruhsatsız ve kaçak avcılar.
Mevsiminde denize açılıyor, her yıl 400-500 bin ton deniz ürünü yakalanıyor.
Balık nüfusu hızla tükendiğinden denizde daha fazla kalarak avladıkları miktarı artırmaya çalışıyorlar.
Her balığın avlanma kotası olması gerekmesine rağmen…
Vahşi avcılığın her türlüsü sergileniyor.
***
Dolayısıyla…
Malzemeler yıpranıyor, kullanılmayacak hale geliyor.
Özellikle ağlar.
Bunlar bir kenara toplanıp, karaya çıkarılması yerine…
Denize bırakılıyor.
Sularda akıntıyla sürükleniyor…
Zamanla batıyor ve deniz dibinde ölüm tuzaklarını oluşturuyor.
Deniz hayvanlarının üreme, beslenme ortamlarını hapishaneye çeviriyor.
***
Rakamlarla…
Ülkemizde her yıl 2 bin kilometre uzunluğunda ağ denize terk ediliyor.
Toplanması için devlet milyonlarca lira harcıyor.
Mesela…
İzmir’in Urla ve Çeşme açıklarında 48 noktada inceleme yapıldı.
Sadece 120 dönümlük alanda, 35 bin metrekare balıkçı ağı deniz dibinde bulundu.
***
Tehlike giderek büyüyünce…
Bakanlık geçen yıl harekete geçti.
İlanlı kampanya başlattı; “ ağı kaybolan bize bildirsin”
Denize terk edilen veya kaybolan ağlar milletin parasıyla toplanacak!
***
Her türlü canlı ölecek…
Denizde yaşam bitecek…
Faturayı suçsuzlar ödeyecek…
Devlet, pisliği ricayla temizleyecek…
Doğa katilleri serbest gezecek!
***
Nerede görülür böyle arabesk?
Yorum Yazın
Facebook Yorum