Mazlum memleketimde sık yaşanan alışkanlıktır.
“Şaaap” sesiyle şamar yapıştırılır…
Şaşkınlıkla karşılık gelir:
-Ne vuruyon ulan?
Cevabı:
-Seviyorum salak!
-Heea, o zaman tamam
***
Önce döver sonra severiz.
Milletçe kanıksamıştır.
Sanki kardeşlik, sevginin çimentosu, harcı olarak sergilenir.
Aile geleneğinde enseye, tombul yanaklara şaplak; ayakta duran erkek çocuğa tekme farklı sevginin tezahürüdür.
Saç okşama, güzel söz söyleme onlar zor iştir.
***
Büyükler, küçükleri severek döver.
Nedense onlar hep haklıdır, affedilir.
Sonra çağırır, sarılır öper.
“ Kızdın mı lan kerata?” diye sorar.
***
Cumhuriyet tarihimizin unutulmaz eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar gibi.
***
Eski bakan bir adrese gider.
Sitenin kapısında güvenlik görevlisi kimlik ister, kime gidildiğini sorar.
Şoför, “arabada bakan var” der.
Güvenliğin görevi, mutlak kayıt almaktır.
Israr edince önce şoför, sonra korumalar, ardından eski bakan kulübeye girer…
Genç görevlinin elinden copu alan Bayraktar, “yer misin, yemez misin” diye sormadan birkaç tane yapıştırır.
Bakan yanındakiler boş durur mu?
Bir iki tane de onlardan gelir.
Asabi eski bakan, güçlükle yatıştırılır, güvenlikçi yediğiyle kalır.
***
Olay görüntüleri kameradadır.
Site yöneticileri incelerken, kopyaları gazetecilere ulaşmıştır.
“ Bakan copuyla dayak” videosu sosyal medyayı hareketlendirir.
Tabii savunulacak tarafı yoktur.
Cop, yumruk, küfür, hakaret her şey ortada.
Savunmak yerine acil düzeltmek gerekir.
***
Güvenlikçi, eski bakanın ofisine çağrılır, gönderilir.
Üzüldüğünü ifade etmek için.
Bayraktar da” Böyle bir dönemde milletimizi bu konuyla meşgul ettiğimiz için ben de üzgünüm” der.
Kendi ismiyle resimleri herkese şu notla gönderir:
“Sarıldık, helalleştik”
***
Dövdükten sonra sevmek…
Samimiyeti artırır.
Dövüldükten sonra sevilmek…
Anlamsızlığa katlanmaktır.
Devlet büyüğünün tekme-tokadı farklı bir hatıradır!
Yorum Yazın
Facebook Yorum