Türkiye her konuda olduğu gibi; dünyanın bir parçasıdır. Ondan ayrı düşünülemez. Spordada tabii böyleyiz. Tüm spor dalları uluslararası organizasyonların kuralları içinde hareket ederler. Etmezlerse, dışlanırlar. Bir ay önce Şampiyon Beşiktaş’ın dopingkontrol olayı ile ortaya çıkan DOPİNG uzun süredir tam alarak irdelenmeyen doping organizasyonu konusundaki çarpıklığıda ortaya çıkarttı. Dünya DOPİNG ile resmi mücadeleyi Lozan’da 1999 yılında başlattı. Lozan’da yapılan toplantıda EFPM gözlemcisi olarak bende bulundum. O büyük toplantıdadünyadaki uygar ulusların temsilcileri 10 Kasım 1999’da anti doping yasasını imzaladılar ve WADA’yı kurdular. Bugün merkezi Montreal’da bulunan Dünya Anti-Doping merkezi tüm ülkelerin koyduğu kurallara itirazsız uyduğu bir kurumdur. Dopingle mücadele konusunda tümülkelerde IOC denilen Uluslararası Olimpiyat Komitesinin temsilcileri olan MİLLİ OLİMPİYAT KOMİTELERİ görevlidirler. Ülkelerde Milli Olimpiyat Komitelerinin kurduğu anti-doping kurulları vardır.Doping konusunda tartışmasız tam yetkililerdir. Gelelim Türkiye Futbol Federasyonuna. Tümuyarılara rağmen TFF bir doping komisyonu kurmuş bundada ısrar etmiştir. Geçen hafta TMOK başkanı Prof. Dr. Uğur Erdener SABAH Gazetesinde yazar Hınçal Uluç’a yolladığı bir mektupla duruma açıklık getirmiş ve TFF’nin bu davranışından dolayı Türkiye’nin başının belaya gireceğini belirtmişti. Gerçek şuki: her ülkede bir tek doping kontrol birimi olur onuda Milli Olimpiyat Komitesi kurar. WADA bunun dışında bir oluşumu kabul etmez. Dünya sporunda güçlü bir isim olan RUSYA son olaylarda WADA’nın kararlarına boyun etmiştir. Açıktır futbol federasyonu anlaşılamayan bir inatla bu davranışını sürdürmesi tam tabirle kucağında ülke sporunu ihraç tehdidi ile karşıkarşıya bırakacak bir saatli bomba taşımasıdır.Başta WADAsözleşmesine T.C. adına imza atan spor bakanlığı olmak üzere devlet bu çarpıklığa hemen müdahale etmek ve düzetmek zorundadır.
Yorum Yazın
Facebook Yorum