Hava soğuyacak mı, yoksa böyle ılıman sürüp gidecek mi?
“Havanın durumu hiç önemli değil. İster sıcak olsun, ister soğuk. Önemli olan yağmurun yağmaması. Yağarsa işte o zaman yandık!..” diyen birisine nasıl cevap verirsiniz?
“Aman yağmur da yağsın. Barajlarımız boşalmış, içeceğimiz su, bitkiler, hayvanlar, ormanlar, doğanın dengesi. Canlıların yağmura da ihtiyacı var” diye sıralarsınız… Haklısınız. Yağmur da yağacak, kar da… Geçenlerde olduğu gibi bulutlar toprağa dolu da atacak…
Bazen, yağmur yağmasına herkesin mutlu olduğunu söyleyemezsiniz. Bazıları yağmura sevinirken, üzülenler de olmuyor değildir.
Üzülenlerin evini, işyerini su basanlar olduğundan bahsetmeyeceğim. “Ateş düştüğü yeri yakar” derler. Su ise söndürür… Ama sel baskını olunca “mal canın yongasıdır“ Su o zaman üzer…
Ama gelin görün bir kısmımız da var, onlar da korona virüslü günlerde sağlık için spor yaptırmaya çalışan eğitmenlerimiz… “Yağmur yağarsa, açık havada nasıl spor yapacağız?” diye kara kara düşünüyorlar.
Akıl veren çok olur. Akla ilk gelen “Salonda çalışın” olacak değil mi?
Bir zamanlar dilimizden düşmeyen, Füsun Önal’ın meşhur ettiği, sonraları Göksel’in de okuduğu “Ah nerede, vah nerede…” şarkısını bilir misiniz?
Bir de bizim buralarda salonun olmadığını…
Amatör kulüplerimiz gibi, salon sporuna gönül verenler de çok sıkıntılı… Neredeyse, üzeri kapalı bir alana bile şükredecekler. Abartmıyorum “dünyanın en güzel salonu” diyecekler. Çünkü, işlerini görecek… Mutlu ortamda çocuklarıyla sporun güzelliklerini yaşamaya devam edecekler.
İzmir’in efsane Gençlik Spor İl Müdürü, çok sevdiğim ağabeyim Bahri Vreskala’nın kulakları çınlasın... Müdürlük yaptığı yıllarda her platformda övünerek söylediği “İzmir Tesis Zengini” sözü şimdi aklıma geldi. O günlerden bu güne kaç yıl geçtiğini hatırlamıyorum. Ama hatırladığım tek şey; o günleri aradığımız…
Salon sporları, özellikle basketbol Karşıyaka gençliği için vazgeçilmez… Elbette “Kutsal Arma”larına ve “olmazsa olmaz” futbol takımlarına sevgileri sonsuz. O taraf ayrı. Tesisleşme, tesisi olup olmaması da apayrı.
Sorarım size, İzmir’deki spor tesisleri nüfusuyla orantılı mı? Olanlardan kimler, nasıl, ne zaman yararlanma şansına sahip oluyor?
Hatta Ege Bölgesi’ne kadar genişletelim… Bahri ağabeyimin yine kulaklarını çınlatacağım. Üstelik, seçip de Ankara’ya yolladığımız içinde genel başkan, genel başkan yardımcısı olan milletvekillerimize hatırlatacağım; “Ne yazık ki, Ege spor tesisi fakiri… Bu konuda sizler ne yaptınız, bir şeyler yapmayı düşünüyor musunuz?”
Havalar çok güzel gidiyor… Hiç merak ettiniz mi? Hangi branştan kaç spor takımı Ege Bölgesinde kamp yapıyor? Yapmayı bırakın. Yapmayı düşünüyor?
Maalesef sıfır… Nedenini tesis olmamasından!..
Ay sonuna doğru nasipse, Bostanlıspor Oryantiring Takımıyla Alanya’ya gideceğiz. Milli sporcularımız o ilçedeki Oryantiringe uygun spor alanında kamp yapacak ve sonrasında da Alanya’da Uluslararası Şampiyonaya katılacak…
Yarayı yeniden deşmeyeyim… Karşıyaka son yıllarda “kargalar ile martılar”ın kavga ettiği çöplüğe dönen eski stadının yeri için “Stat… Stat…” diye haykırıyor. Oysaki Antalya civarında yaşayanlar, otel statlarının sayısını bilemiyorlar. Sayarken de şaşırıyorlar… Sadece stat değil. Çok amaçlı spor salonları, kamp, aktivite, deniz içi ve dışı yarış merkezleri… Biraz daha yükseğe çıktığınızda doğa sporları… Son dönemde çeşitli spor branşlarından en az 100 takımın bu yöreye gelerek, 500 bin eurodan fazla miktarı ülkemize bıraktığını hatırlatmak isterim.
Biz Mavişehir’e üç kamyon kum döküp, plaj yaptık diye hava atarken, güneyde kilometrelerce plaj voleybolu sahası çocukların oyun alanı…
İmam Buhari ne demiş biliyor musunuz? “Kendini övmek, rüzgârla karın doyurmaya benzer.”
Bizimki bu misal…
Alanya’da son yıllarda oryantiring de popüler hale geldi. Askeri bir spor branşı olarak bilinen, “koşarak oynanan satranç” benzetmesi yapılan spor, Türkiye Oryantiring Federasyon Başkanı Hacer Akyüz ile bir anda Türkiye’nin dört bir yanında sevilerek yapılmaya başlandı. Yeni kulüpler kuruldu, lisanslı sporcu sayısı arttı. Her kesimden ilgi fazlalaştı.
Hiçbir zaman cinsiyetçi olmadım. Yeri gelmişken, “Kadının fendi” diyor ve Hacer başkanı birbiri ardına elde ettiği başarıları nedeniyle de kutluyorum. Sizler de, lütfen alkışlayın…
Gelecek günlerde, “gelecek başarılar”ın daha büyük olacağını şimdiden söyleyebilirim.
Bu yıl 6.sı yapılacak ve tüm sağlık önlemlerinin alınacağı “Antalya 0 Fest Alanya Uluslararası Oryantiring Festivali” bu ilçenin adını bir kez daha gündeme getirecek.
Yıllardır gönül verenlerden birisi, İzmir’de de yaşayan, 1994 ve 2007 yılları arasında Ordu Milli Takımında Oryantiring Dünya Şampiyonalarında yer alan, 5 kez Türkiye şampiyonu olup, Ay Yıldızlı formayı 52 kez giyen, Oryantiring–Kano–Koşu–Bisiklet(MTB)–Yüzme–Tırmanma branşlarını içeren Gillette Mach 3 Turbo Outdoor Challenge Mücadelesini (184 km/26 saat) ve 2004 yılı Dağ Aşma Yarışmasını (56 km/6.5 saat) kazanan, emekli subay Veysel Güler. Şu anda Türkiye Oryantiring Federasyonu Sportif Direktörlüğü görevini yürütmekte olan Veysel Güler’in organizasyon için büyük çaba harcadığını aktaran oryantiring sporunun İzmir de birkaç adım öne geçmesini il temsilcisi Mustafa Aris ile birlikte gerçekleştiren gizli kahramanlardan söz etmek istiyorum.
Adeta bu işin hamallığını yapan, pür amatörce sporun gelişmesi için ter döken Cengiz Altun “Alanya’da tüm sporcular harika bir kamp dönemi geçirip, dört dörtlük yarışmadan da zevk de alacaklar, İzmir’e madalya ile dönecekler” dedi.
İzmir Oryantiring İl Temsilcisi Mustafa Aris’in de bu spor uğruna yıllarca akıttığı teri unutmamanızı diliyor ve William Shakespeare’nin sözünü hatırlatıyorum: “İnsanların kulağı güzel öğütlere kapalıdır da; dalkavuk sözlerine açıktır.”
Siz siz olun, sporun hangi branşında olursa olsun gerçekleri görün. Doğruları öğrenin…
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın sözünü örnek vermek istiyorum: “Haklı olmak, haklı olduğunu bilmek, bir insanı bir ordu içinde bile güçlü yapar.”
Bu sözü unutmayın ve Konfüçyüs’a kulak verin: “Asil ve şerefli insan, hak ve adaleti her şeyin üstünde tutar.”
Bizim ve bizim gibilerin yaşam tarzımız bu…
Yorum Yazın
Facebook Yorum