YAŞADIĞIM (Manevi) SOYGUN VAKASI NEDENİYLE HÜZNÜMÜ PAYLAŞANLARA TEŞEKKÜR EDERİM… Bu köşeden, bir önceki yazımda Sizlere yansıtmak zorunda kaldığım, <yaşadığım manevi hırsızlık vakası> nedeniyle bazı konularda ki duygusallıklarımı bilerek Benimle üzüntümü ve kızgınlığımı paylaşan herkese, gazeteci dostlarıma, facebook arkadaşlarıma, Beni kendiliğinden arayan ve kendilerini sorumlu hisseden İzmir ve Karşıyaka Emniyet Müdürlüğü mensuplarına, özellikle Erdal İzgi ile Orhan Beşikçi Kardeşlerime çok teşekkür ederim. Maalesef işsizlik, yoksulluk ve açlık, biz günümüz insanlarının kabullenemedikleri böyle garip ve anlaşılmaz hırsızlık vakalarını da beraberinde getiriyor ve bizlere manevi huzursuzluklar ve kırgınlıklar yaşatıyor. Çalınan ve Benim için manevi değerde olan en az yarım asırlık anılarımın ve yıllardır Anadolu’nun çeşitli yörelerinden topladığım bazı antika değeri taşıyan otantik parçalarımın profesyonel bir anlayışla, onların değerini bilecek çevrelere profesyonelce, çoktan ulaştırılmış olduğunu, bu işlerle uğraşan dostlarımdan edindirildiğim bazı bilgilerden öğrenmiş bulunuyorum. Ne yapalım. Kaderimiz de bu da olacakmış, bu da yaşanılacakmış.
ULUSLAR ARASI ROTARY <SMYRNA> “İLETİŞİM MESLEK HİZMETİ” ÜSTÜN BAŞARI ÖDÜLÜNÜ BANA VERMEYİ LAYİK BULANLARA TEŞEKKÜR EDERİM… Geride bıraktığımız hafta sonunda; çok farklı bir mutluluk daha yaşayarak heyecanlandım. Duygulandım. İzmir’ımizde; “efsanevi İzmir” in adını yaşattığı için, son yıllardaki çalışmalarını çok beğenerek izlediğim ve takdir ettiğim demokratik sivil toplum örgütlerinden olan ve işadamı Halil Kalaycıoğlu’nun başkanlığını yaptığı Smyrna Rotary Kulübü’nün yaptırdığı araştırma sonucunda aldığı bir kararla, Bana <2015-16 yılının En Başarılı Halkla İlişkiler&İletişim Hizmet Adamı Başarı Ödülü’nü> vermesi nedeniyle çok mutlu oldum. Fuar Anemon Oteli’nde Uluslararası Rotary’nin “2440’ncı Bölge Federasyonu Başkanı” <Dr. Reha Akın ile eşi Dr. Sedef Akın’ın ve Başkan Vekili Süreyya Perçin’in> huzurlarında, <Başkan Halil Kalaycıoğlu’dan> aldığım ödül, Uluslar arası Rotary Smyrna Kulübü tarafından da, nerdeyse 43’ncü yılını bulduğum, “Halkla İlişkiler&İletişim Mesleğimde” ki başarılarımın takdir edilmesi oldu.
DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ’nin “REKTÖR ADAYI” olan, PROF. DR. ORHAN MAĞDEN’e Başarılar Diliyorum. Türkiye’mizin en köklü 2 üniversitesi olan Ege Üniversitesi ile Dokuz Eylül Üniversiteleri’nde çok yakında rektörlük seçimleri yapılacak. Eski rektörler görev sürelerini başarıyla tamamlıyorlar. Mevzuat nedeniyle yeniden aday olmaları olanaksız. Ege Üniversitesi’nde, İzmir’in popüler isimlerinden Merhum Hakkı Baba’mın (Hakkı Gürüz’ün) oğlu, Tıp Profesörü Yüksel Gürüz’ün de aday olduğunu memnuniyetle öğrendim. Benim ilgi alanıma daha fazla giren “Dokuz Eylül Üniversitesi” nde ise, yarım asırlık vefakar dostum Antropoloji Ana Bilim Dalı Başkanı ve çok iyi bir İzmir’li olan, çalışkan hizmet adamı Prof. Dr. Orhan Mağden Dostumun da aday olduğunu öğrendim. Memnun oldum. Prof. Dr. Gürüz’e de, Prof. Dr. Orhan Maden’e de Başarılar diliyorum. Adaylar açıklandıkça sizleri Ben de isim isim bilgilendireceğim. Şimdilik hayırlısı olsun diyorum. GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE İZMİR’İN GERÇEKLERİ ve İZMİR DEĞERLERİ… İzmir, artan nüfusu ve aldığı göç bakımından Üçüncü Dünya Ülkeleri arasında ilk sıralarda yer alan, sahip olduğu Arkeolojik turistik ve kültürel değerler yönünden Avrupa’nın ilk 50 kenti arasına giren bir kentimizdir. Türkiye’nin 3’ncü Büyük kentidir. Son yıllarda ve özellikle ard arda yaşanılan genel milletvekili seçimlerinden sonra <“Türkiye’de ki bazı kentlerin İzmir’i geçtikleri” şeklinde yapılan iddialar; tezvirattan öte birer safsatadır.> Şüphesiz İzmir’imizin de farklı alanlarda eksiklikleri vardır. Ancak bizim İzmir’imiz; İstanbul, Ankara gibi asla Türkiye’yi ve mevcut hükümetlerin güçlerini emerek bir refah ya da zenginlik grafiği göstermemiştir. İzmir’liler, yıllar boyu tüm olumsuzluklarına karşın İzmir’i kendi öz kaynaklarıyla kalkındırmaya çalışmışlardır. Ciddi bir inceleme yapıldığında; kuruluşunun 146’ncı yılını bulan İzmir’in, Belediyecilik tarihinde Ne Osmanlı Başkenti olmuş İstanbul’dan, ne de Cumhuriyet Başkenti olan Ankara’dan İzmir’e kentsel anlamda çok ciddi bir katkının yapılmış olduğunu göremeyiz. Dr. Behçet Uz, Cumhuriyetin ilk yıllarında yanmış ve yıkılmış bir İzmir’i, küllerinden tabiriyle, İzmir’in kendi öz kaynaklarıyla yeniden yaratmıştır. Yollar, caddeler, meydanlar, parklar, görkemli yeni cumhuriyet inşaatları ve en önemlisi Kültürpark tek kuruş devlet yardımı alınmadan, yapılmadan yaratılmış eserlerdir. İktidara ve hükümete yakın Sayın Siyasilerin Ankara’da İzmir’le ilgili görüşlerini açıklarken İzmir için kullandıkları sözlerin tamama yakını yanlış ve eksik bilgilendirmelerle doludur. İzmir ne zaman Gördes’ten su almıştır? Beydağ Barajı Süleyman Demirel ile Turgut Özal döneminin eseridir ve Mesut Yılmaz’ın döneminde tamamlanmıştır. Halen devrededir. “Üniversiade 2005” organizasyonu daha önce yapılan benzerleri gibi Devlet Desteğini gerektiren bir organizasyondur. 1971 İzmir Akdeniz Olimpiyatları ve benzeri bazı enternasyonal etkinlik ve organizasyonlar elbette ki devletin de desteğiyle yapılmıştır. EXPO’ları şayet alsaydık, onlar da devlet desteği ile yapılacaktı. Dünya’nın her tarafında hızlı tren, metro, viyadük, köprü gibi yatırımlar devletin Devlet Demir Yolları, karayolları, denizyolları gibi birimlerinin katkılarıyla yapılırlar. Büyükşehirlerin Su ve Kanal ihtiyaçlarını gidermek için Devletçe kurdurulmuş; İZSU, ASKİ, İSKİ ve diğerleri, 3030 sayılı Kanunla Kurulurlarken, Büyükşehir Belediyelerinin ilgili Bakanlıklarla eşgüdüm halinde çalışmalarını gerektiren oluşumlardır. Bir kentin suyunda Arsenik varsa bu olumsuzluklardan sadece o kentin Belediyesi değil sorumlu bakanlıkların birimleri de sorumludur. Bir zamanlar AKP İzmir Teşkilatının gazetelere verdiği “Eski - Yeni” ilanları bir İzmir’li olarak beni çok üzmüştü. Beni, ne CHP, ne AKP ne de diğerleri ilgilendiriyor. Seçim zamanlarında aday adayları, ya da adaylar içinde düşüncem aynıydı.
146 yıllık Belediye Örgütlenmesine sahip, 9500 yıllık İzmir gibi bir kentin Osmanlı’dan Cumhuriyet’e İzmir için çalışmış ve başarılı olmuş valilerine, belediye başkanlarına, üniversite rektörlerine, kamu ve özel sektör yöneticilerine, meslek örgütlerine haksızlık yapılmasına hiç tahammül edemem. Hepsi bizim güzel İzmir’imize güzel hizmetler vermişlerdir. Yakınlarda seçim olmadığı için çok rahat yazıyorum. seçimlerinde oy avcılığına çıkmış siyasilerin ecdat yadigarı güzel İzmir’imizi “Eski - Yeni” ilanlarıyla yıpratmaları bir insafsızlık örneğidir. 146 yıldır bu kent için yapılanların inkar edilmesine asla müsaade etmemeliyiz. Çoğu hayata veda etmiş ve bazıları hayatta olan vali ve belediye başkanlarımızın büyük zorluklarla yarattıkları İzmir’le ilgili eserlerin inkarı Beni ve çok kişiyi üzer. 2016 yılından itibaren eski - yeni tartışmalarının sona erdirilmesini diliyorum. Ne olur eskilere, çoğu hayatta olmayan kent yöneticilerine vefasızlık yapmayalım. Ben Osman Kibar’la da, İhsan Alyanak’la da, Cahit Günay’la da, Dr. Burhan Özfatura ile de birlikte çalışmış bir kişiyim. Bu dört değerli Belediye Başkanımızın ayrı ayrı siyasi partilerden olmalarına karşın, “İzmir için” nasıl vefakarca ve cefakarca çalıştıklarını ve “İzmir için” imkansızlıklardan imkanlar yarattıkların bizzat görmüş ve yaşamış bir kişiyim. İzmir’liler olarak; İzmir’in dününün ve bugününün iyi öğrenilmesini, oy uğruna, siyaset yapmak uğruna İzmir’in bilinen gerçeklerinin inkar edilmemesini ve özellikle geçmişe saygılı olunmasını diliyorum. İzmir’in gelmiş geçmiş tüm valilerinin ve belediye başkanlarının haklarına saygılı bir yhaşam süreci yaşanmasını istemek bizim onlara olan vefa ve sadakat borcumuzdur. Yerel Seçimlere daha 2,5 yıl var. İzmir’i yönetmeye aday olarak ortaya çıkacak herkesin, İzmir’in en az 100 yıllık geçmişini bilmek zorunluluğu vardır. İzmir’in dününü ve bugününü bilmeyenlerin İzmir’imizin Yarınları için reel projeler üretmeleri ve İzmir’imizin geleceği için söz ve yetki sahibi olma hakları yoktur. Olmayacaktır. Onurlu ve saygılı insanların yaşadığı İzmir’in halkı bunun değerlendirmesini her zaman yapmıştır. “Eski-Yeni safsataları” üretme sistemi, reel propaganda yöntemleri içinde artık demode olmuş ilkel bir propoganda yöntemidir. Siyasilerin zaman zaman başvurdukları anlamsız mukayeseler, sadece kafa karıştırır. Bilinen reel gerçek; İzmir’imizin Yüzde 69’unun Yoksulluk ve Açlık sınırında yaşamakta olmasıdır. Ucuz ekmek kuyruklarında ömür tüketen, semt pazarlarından artan sebze ve meyveleri toplayarak beslenen İzmir’lileri eski ve yeni kıyaslamaları hiç ilgilendirmemektedir. Halkımız; genel ve yerel siyaset açılımında, artık sosyal refah içinde yaşayacağı mutlu günlerin özlemi içindedir. Eski ve yeni açılımların yerine, artık günümüzde; “şimdi” ya da “hemen” açılımıyla daha fazla ilgilenmektedir. Genel ve Yerel seçimlerin olmadığı, yaşanılan bu günlerde, artık; duygu sömürülerinin yapılmadığı, yaşam haklarına saygılı en önemlisi kentimizin geçmişine vefa ve sadakat gösterilecek, doğru, dürüst ve şeffaf bir siyaset süreci yaşanmasını diliyorum. 2016 Yılının güzel, “yalnız” ve onurlu insanların yaşadığı İzmir’imize huzur, barış, sevgi ve başarı getirmesini diliyorum.
Yorum Yazın
Facebook Yorum