Mart ayındayız. Önümüz Bahar. İzmir’imiz yoğun yağışlara ve sert iklim şartlarına hiç dayanıklı değil. En küçük bir yağışta kentin merkezi, özellikle Alsancak’ın, Konak’ın, Bostanlı’nın cadde ve sokakları göle dönüyor. İzmir’den Karşıyaka, Bornova ve Balçova istikametine olan kara ulaşımı tümden tıkanıyor ve duruyor. Gariban İzmir’liler tek çare Vapur seferlerine koşuyorlar. Kordonyolu’ndan yıllardır otobüs çalıştırılmaması nedeniyle, “memur, işçi, dar gelirli” vapura yetişirken sırılsıklam oluyorlar. Anlamsız bir inatlaşma yüzünden yolun viyadüklerle çevre yoluna bağlantısı bir türlü yapılamıyor. Bu sıkıntılar daha da sürüp gideceğe benziyor. Kordonyolu Apartmanlarında oturan hemşehrilerimiz ile Kordonyolu Restoranları, Kordonyolu’nu sadece özel otopark amacıyla kullanmaya devam edecekler...
Bugün 21 Mart. 21 Mart’lar Benim için çok değerlidir. Ben hayatı ve yaşamayı “şiir” gibi severim. Bugün 21 Mart Dünya Şiir Günü… Ben Ormancı çocuğuyum. Ormanları korumayı ve kollamayı çok severim. Bugün 21 Mart Dünya Ormancılık Günü… Beni hayata bağlayan ve yaşamamı bir “tutku” haline getirmiş kişi, Canım Torunum Defne’dir. Defne’m, 12 yıl önce 21 Mart 2009 günü doğmuştur. Tüm dostlarımın ve okuyucularımın 21 Mart’larını kutluyorum. İzmir Çeşme Alaçatı’yı seksenli yıllardan itibaren otantik özüyle yeniden yaratmış; dünya ve Türkiye genelinde Alaçatı’nın tanıtımını yapmış; Türkiye’de pek çok ilk’e imza atmış; İletişim – Çiçekçilik – Dekorasyon - Süslemecilik Sanatçımız, Kültür İnsanı Leyla Figen’in ölümünden “19” yıl sonra, Çeşme Belediye Başkanı Ekrem Oran tarafından hatırlanmış olmasının mutluluğu içindeyim. Çeşme Belediyesi, Leyla Figen’in adının Alaçatı’nın önemli bir caddesinde ve parkında adının verilerek yaşatılacağını açıklamış. Çeşme asıllı, İzmir’li köklü bir ailenin çocuğu olan, Vefa ve Dostluk Sembolü Ekrem Oran Başkanımız; tüm “Leyla Figen dostlarını” son açıklamasıyla çok mutlu etmiştir. Hiç unutmam; 16 yıl önce 3’ncü ölüm yıl gününde, Leyla Figen’in Alaçatı’da ki kabrinin başında ki ve kurucusu olduğu Agrilia Cafe’deki törenlerde duygusal anlar yaşamıştık. Özellikle Leyla Figen’i emsalsiz bir aşkla seven hayat arkadaşı Şevki Figen, eşi Leyla Figen’le ilgili yapılan konuşmalar esnasında zaman zaman göz yaşlarını tutamamıştı. Söz alan Katılımcılar Leyla Figen’i değişik yönleriyle anlatmışlardı. Leyla Figen çağdaş ve yenilikçi bir kültür insanıydı. “Alaçatı’da yenilikler yaratıp Alaçatı’yı dünyaya tanıtmasının yanı sıra; Türkiye’de ilk kez çiçekçilik olgusunu da bir “süsleme ve dekorasyon sanatı” haline getirmişti. İletişim mesleğinin emsalsiz öncülerindendi. Alaçatı’lılar, “Leyla Figen’in adını Alaçatı’da bir park’a, bir meydan’a ya da sokağa vermeliler ve Leyla Figen’i mutlaka yaşatmalılar.” konusunda herkes hem fikir olmuştu. O günlerin Belediye Başkanı da hepimizi yaptığı anlamlı bir konuşma ile umutlandırmıştı.
İZSEV (İzmir’i Sevenler Platformu) – EKÜP (Ege Kültür Platformu) ve Ege’de Yaşam Gazetesi tarafından düzenlenen anma törenlerine; Leyla Figen’in eşi Şevki Figen, İZSEV ve İKSDER Başkanı Sancar Maruflu olarak bendeniz, EKÜP Başkanı – Gazeteci - Yazar Okan Yüksel, Gözlem Gazetesi Sahibi ve Başyazarı Çetin Gürel, Türk Basınının Duayenlik sıfatı kazanmış Yazarlarından Gazeteci Öcal Uluç, Maalesef yitirdiğimiz Em. General Sedat İlhan, Alaçatı Eski Belediye Başkanı Remzi Özen, Alaçatı’yı Güzelleştirme - Koruma Derneği Başkanı İbrahim Topal, Dünyaca Ünlü Moda Sanatçımız ve Stilistimiz Zuhal Yorgancıoğlu Hanımefendi, Ege Teknoloji ve Başarı Vakfı Rüzgar Enerjisi Koordinatörü Ergün Özakat, Ticaret Gazetesi Sahiplerinden ve Tükelmat’ın Genel Müdürü Ahmet Tükel , Ekonomist – Yazar Reşat Kutucular, TRT Programcısı Ayçe Dikmen, Seramik Sanatçısı İmren Kızılcan, , Bankalar Müfettişi Hasan Ruşen Gülgen, Yazar Güniz Tükel, Ege Orman Vakfı Genel Müdürü Orman Yüksek Mühendisi Metin Gençol, Nurhayat Akgül, Suna Gönülşen, Reiki Master Suada Congar, Cafe Agrilia’nın sahibi Melih Tekşen, Betül Sonnenberg, Ömer Önal, Ferhunde Esmer, Metin Akalın, Fazile Ulusoy, Halil Baskıcı, Semra Çetinsoy, Gazeteci Ahmet Aktaş, Perin Turgay, Leyla Figen’in dostları ve arkadaşları, Meslektaşları, öğrencileri ve çok sayıda Alaçatı’lı katılmışlardı. Anlamlı bir gün yaşamıştık. Betül Mardin ile Ayşe Kulin de İstanbul’dan arayarak mutluluklarını yansıtmışlardı. Çeşme’nin genç ve çalışkan Belediye Başkanı Ekrem Oran’ı ve Çeşme - Alaçatı Belediye Meclisini alacaklarını açıkladıkları ve tarihe geçecek bu “vefa kararından” dolayı kutluyorum. Leyla Figen’in adının Çeşme Alaçatı’da yaşatılacak olması; Onun Alaçatı turizmi için yaptıkları hizmetleri bilen ve halen hayatta olan çok kişiyi mutlu edecektir. Yaşanılan bu pandemi günlerinde, böyle Ahde vefa duygusuna hepimizin çok ihtiyacı vardı. Bir kez daha teşekkür ediyorum. Boyoz’undan gevregine, şambali’sinden tahinli/kaymaklı peynir tatlısına, ebe gümecisi’nden şevket-i bostan’ı na, enginar’ından bakla’sına, araka’sından bezelyesine, patlıcan’ından kabak’ına, domatez’inden domat’ına, roka’sından maydanoz’una, şakşuka’sından İzmir Köftesi’ne, Saat Kulesi’nden Asansörü’ne, imbat’ından lodos’una, “ atlı tramvaylarından”, tren ve vapur düdüklerine değin, İzmir’e gönül vermiş,Yürekleri hep İzmir için çarpan, İzmir Sevdalısı; Değerli Dostlarım, Hepinizi; hüzünlerle, acılarla geçen, bu karmakarışık Mart günlerinde Sevgiyle Selamlıyorum. Yurdumuzda ve komşularımızda yaşanılan savaş ve çatışmalarda ve terör saldırılarında hayatlarını kutsal vatanımız için kaybeden kahraman askerlerimizi ve yurttaşlarımızı, terör saldırılarıyla yaşamlarını kaybeden tüm şehitlerimizi, uçak ve trafik kazalarında yitirdiğimiz evlatlarımızı, “18 Mart Çanakkale Şehitlerini Anma günlerini” de yaşadığımız bu gün ve günlerde özellikle rahmetle ve saygıyla anıyorum. Yakın tarihimiz içinde, Türkiye’de ilk kez, İzmir’de yabancı kolejlere karşı bir “Türk Koleji” kurmuş, Bahattin Tatış Hocamızın 43 yıl önce l978 yılının bir l8 Mart günü kurduğu “Eski Dostlar Gurubu” içinde yer almış ve grubun en genç’i olarak o müstesna gruba katiplik de yapmış bir kişi olarak 43 yıl sonra maalesef İzmir için çok müstesna ve çok önemli bazı değerlerimizi de ard arda toprağa vermekte olmanın telafisiz ve tesellisiz acısını yaşıyorum. İzmir’de Türk Milli Eğitiminin emsalsiz ve müstesna bir eğitim dergahı olan; emsalsiz duayen Bahattin Tatış Hocamızın yarattığı “İzmir Özel Türk Koleji”mizde iki binli yılların başlarına kadar Bahattin Hocamızın çağrısıyla 25 - 30, bazen 40 kadar “gerçek İzmirli” toplanır öğle yemeği yerdik, İşgal öncesi ve sonrası İzmir’inin; sosyolojik, ekonomik ve kültürel durumunu, nüfusunu, yaşam kalitesini, göçlerini, eğitim durumlarını, yerleşkelerini, güncel sosyal ve kültürel yaşamı, Belediye hizmetlerini, turizmimizi, fuarımızı, Milli Kütüphanemizi, müzikli, sinemalı, tiyatrolu günleri, din-dil-ırk meselelerini, yeme içme kültürünü, İzmir’in ulaşımını, atlı ve elektrikli tramvaylarını, troleybüslerini, limanını, ticaretini, körfez vapurlarını, “Dr. Behçet Uz’lu yılları”, Atatürk’ün İzmir’e olan ilgisini ve Sevgisini, İzmir Yangınını, 1923 İzmir İktisat Kongresini, Bediha Muvahhit’in sahnesini ve daha pek çok şeyi konuşurduk. Mart aylarında andığımız; Karşıyakalı Tahir Türetken’den, Basketbolcu Sezai Engör’den ve Futbol efsanesi Arap Alaeddin Kunan’dan sonra İzmir’li Kuaförlerin Türkiye çapında ki en önemli isimlerinden, Alsancak’lı Bayram Demir’i de maalesef geçtiğimiz yıldan beri anıyoruz. Çeşme’de toprağa verdiğimiz Kuaför Bayram, ölümünden bir gün öncesine kadar aktif olarak işinin başındaydı. Müzeyyen Senar’ın, Safiye Ayla’nın, Hamiyet Yüceses’in, Gönül Yazar’ın, Ajda Pekkan’ın, Muazzez Abacı’nın, Samime Senay’ın, Nükhet Duru’nun ve daha pek çok fuar sanatçısının ve çok sayıda İzmirli Hanımefendilerin kuaförüydü. Mart ayı içinde; ölüm yıldönümlerinde ard arda Melih Gürsoy’u, Yüksel Böke’yi ve Milli Atlet Mahir Aras Hocamızı andık. Geçtiğimiz Perşembe gününün 18 Mart olması nedeniyle, 106’ncı yıl döneminde Çanakkale Zaferini ve Çanakkale deniz ve kara şehitlerini, 3 yıl önce yitirdiğimiz atılımcı cemiyet lideri Atıl Akkan’ı, 8 yıl önce yitirdiğimiz Karşıyaka’lı futbol yıldızı, sol açık (Salihli’li) Burhan Gürel’i ve 25 yıl önce yitirdiğimiz İzmir Barosu’nun efsane Başkanlarından Av. Kasım Sönmez’i de andık. Yitirdiklerimizin hepsi için, anılarına Lokma döktürtüp, dağıttık. Allah rahmetini esirgemesin. Homeros’un yaşadığı, Heredot’un, Merkez Efendi’nin, Evliya Çelebi’nin hakkında çok güzel sözler söylediği; Dünyanın en güzel ikliminde ve en güzel coğrafi noktasında kurulmuş, Güzel İzmir’imizin siz iyi yürekli insanları için düşünce ve hizmet üretmeyi, önce bir İzmirli olarak, sonrada halk yararına çalışan bazı demokratik sivil toplum örgütlerinin Yöneticisi olarak sürdürüyorum. Ben ve arkadaşlarımın kendiliğinden üstlendikleri en önemli görev; “İzmir’in ve İzmirlilerin “ölüsüne de dirisine de sahip çıkmak” görevidir. Kent sevgisi ve kentlilik bilinci bunu gerektirir. Yaşadığımız ve çok sevdiğimiz İzmir kentinin özünü oluşturan mevcut ve geçmişten gelen değerlerini korumak ve kollamak vazgeçilmez görevimizdir. Daima da görevimiz olmalıdır. Yaşadığımız her Mart ayları içinde; İzmir’in Efsane Belediye Başkanları İhsan Alyanak’la Osman Kibar’ı, Enternasyonal Kültür ve Sanat Değerimiz Ümran Baradan Çaygöz’ü, Şehit Gazeteci Çetin Emeç’i, Vali ve Emniyet Müdürü Kamil Acun’u, İzmir’li Yazar ve Şair Salah Birsel’i, Ünlü Tüccarlardan Reşcan Akça’yı, Dokuz Eylül Üniversitesi’nin Kurucu Rektörü Prof. Dr. Ömer Yiğitbaşı’nı, Spor ve iş dünyası Önderlerimizden Altay’lı Esin Özgener’i, K.S.K.’li Gencer Koyuncuoğlu’nu, KSK’li Başkan Önder Baysoy’u, Futbol Yıldızı Burhan Gürel’i, Gol Yemez Efsane Kaleci, KSK’li Malik Yaylım’ı, Arkeoloğ ve İzmir Sevdalısı Rehber Şükrü Tül’ü, Başkanlar Başkanı – Gazeteci – Cemiyetçi, Yazar Suat Yurtkoru’yu, Milli Yelkencimiz Tolga Kocatoros’u, Altın Kalpli Sami Arınç’ı ve diğerlerini hep bu amaçla anmaktayız. 2016 yılında toprağa verdiğimiz; Melih Gürsoy’u, Dr. Bekir Urfalı’yı, KSK’li Milli Yüzücümüz ve Milli Basketbolcumuz Yüksel Böke’yi ve İzmir’de Atletizm Sporunun duayen hocası ve Milli Atletimiz Mahir Aras’ı da daima bu ruh ve inançla sahiplendik. İstiklal Marşımızın kabülünün 100’ncü yıldönümünü, Urla’lı evrensel şairimiz Yorgo Seferis’in 122’nci yaş gününü kutladık. Ayrıca her 15 Mart’ta da Sancakkale-Yeni Kale İzmir Şehitlerini de anıyoruz. Yaşayacağımız önümüzdeki hafta içinde de, 23 Mart’da 14’ncü yıldönümünde Gazeteci Sezer Doğan’ı, 24 Mart Çarşamba günü ise, yine Karşıyaka’nın en çok sevilen, en sempatik, en dost simalarından, 9 yıl önce çok genç yaşta yitirdiğimiz Müşteba (Müştak) Zeyrek’in de, Alaybey’de Ağabeyi Camcı Emre’nin mekanının önünde ki lokma döktürtülme etkinliğine katılarak anacağız. Bu tür anmaları ve kutlamaları, hak edenler için düzenlediğimiz anma etkinliklerini bıkmadan, usanmadan daima sürdüreceğiz. En az 8500 yıllık olduğu kesinleşmiş Güzel İzmir’imize Dünyanın en eski ve en kalıcı kentlerinden biri olma özelliğini, geçmişiyle olan bağlantısını hiç kaybetmemesi kazandırmıştır. Günümüzde Sivil Toplum Örgütlerinin yegane görevi; İzmir’in Dününü ve Bugününü entegre bir anlayışla değerlendirip yarınlara aktarmak olmalıdır. Bu nedenle biz, bu kente ve bu kentin şahsında bu ülkeye hizmet etmiş değerleri, ayrıca İzmir’in anıt eserlerini, doğum ve ölüm günlerinde anmayı ve yeri geldiğinde hayatta olanları onurlandırarak ödüllendirmeye, onlar için ödül törenleri düzenlemeyi sürdürüyoruz. İzmir’in bir Dünya kenti olabilmesi için; Dün’le Bugün arasındaki bağlantısını kopartmaması ve bu bağın güçlü tutulması şarttır. İzmir’in Anadolu Medeniyetlerinden gelen müthiş ve efsanevi bir geçmişi vardır. Bu gerçek her zaman diri ve canlı tutulmalıdır. Son günlerde yaşadıklarımdan şunu öğrendim. “Maalesef İzmir’li Hemşehrilerimiz, yaşadıkları kent’i ve o kent’in sahip olduğu değerleri yeterince bilmiyorlar.” Bu bilgisizliğin nedeni; insanlarımızın yaşadıkları kent’i yada çevresini yeterince tanımamalarıdır. “Bir şeyi sevmek onu tanımakla başlar.” Bir kişi; yeterince tanımadığı; tarihini, dününü geçmişini, otantik değerlerini, örf ve adetleri bilmediği bir kenti; İzmir’de olsa, elbette ki; doyasıya sevemez. Öylesine sever. Hepinizi iyi bir hafta sonu dileklerimle, Sevgiyle
Yorum Yazın
Facebook Yorum