Her gün en az bir kadının öldürüldüğü ülkemizde kadınları korumak için çıkarılan bir sözleşme neden iptal edilmek istenir? Oysa, Türkiye; sözleşmeyi ilk imzalayan ülkedir.
İnsan demeye dilimizin varmadığı bir mahluk; yine bir kadınımızı yakın zamanda katletti, muhtemelen ileride pişman olduğunu söyleyip, duruşmalardaki iyi hali nedeniyle indirimden yararlanarak kısa sürede aramıza karışacak. Her gün vuku bulan kadına şiddet, kadınların, yakınlarındaki erkek tarafından öldürülmesi, tekil bir olay değildir! Politiktir. Kadınlarımızın hunharca katledilmesine göz yummanın, sessiz kalmanın arkasındaki dürtü nedir? Bu sadece bir kadın sorunu değil, artık laik Türkiye’nin varoluş sorunudur. Sözleşmenin iptal edilmek istenmesinin amacı ise, bu erkek egemen düzeni ve baskıyı sürdürmekten başka ne olabilir? Bu böyle gittiği sürece de ülkenin yol alması mümkün değildir.
Kadına yönelik şiddet ile aile içi şiddeti ve bunlarla mücadeleyi konu alan İstanbul sözleşmesi; Avrupa Konseyi tarafından 11 Mayıs 2011’de İstanbul’da imzaya açılmıştır. Ciddi bir insan hakları ihlali oluşturan bu sorunu en kapsamlı şekilde ele alan bir uluslararası anlaşmadır ve bu tür şiddete sıfır tolerans gösterilmesini hedeflemektedir ve Avrupa ile onun sınırlarını da aşan geniş bir alanda daha güvenli yaşanabilmesini sağlama yolunda önemli bir adımdır.
Önemli başlıkları özetle şu şekildedir:
Uzman destek hizmetleri: Sözleşme kapsamında şiddet eylemlerine maruz kalmış mağdurlara kısa ve uzun dönemde uzman destek hizmetleri sağlanacak ve bu yönde gerekli yasal tedbirler alınacaktır.
Barınaklar: Özellikle kadın ve çocuklar için kalacak güvenli yer sağlamak üzere, yeterli sayıda ve kolayca erişilebilir barınaklar oluşturulacaktır..
Telefon yardım hatları: Her türlü şiddet olayıyla ilgili olarak telefonla arayanlar için, gizliliğe bağlı kalmak koşuluyla, ülke çapında 7 gün 24 saat esasına göre ücretsiz telefon hatları oluşturulacaktır.
Cinsel şiddet mağdurlarına destek: Mağdurlar için tıbbi ve adli tıp muayenesi yapmak, travma desteği ve danışmanlık hizmetleri sağlamak üzere, cinsel şiddet sevk merkezleri oluşturulacaktır.
Çocuk tanıkların korunması ve bunlara destek sağlanması: Her türlü şiddet olayının çocuk tanıklarının hak ve ihtiyaçları gerektiği biçimde karşılanacaktır.
Haber verme: Bu sözleşme kapsamına konu olan şiddet eylemlerinin gerçekleşmesine tanık olan şahısların bu durumu yetkili makamlara bildirmeleri teşvik edilecektir.
Profesyonel kadroların bildirimleri: Gerek bir şiddet eylemi gerçekleştiğinde, gerekse sonrasında ciddi şiddet eylemlerinin gerçekleştirilebileceği tahmin edildiğinde, yetkili kurum veya makamlara bildirilmesinin önünde engel olunmaması sağlanacaktır
Devletten beklenen; şiddetin önlenmesi, önlenemediyse şiddetin sonrasında mağdurun koruması ve suçlunun yargılanmasının sağlanmasıdır.
Yukardaki tüm tedbirlerin kapsamlı ve koordineli politikaların bir parçası olmasının sağlanması ve kadına şiddete karşı bütüncül bir mukabelede bulunulmasının temin edilmesi önemlidir.
Kadın hakları, insan haklarıdır. Tıpkı adalet gibi, yaşama hakkı, çalışma hakkı, sevme hakkı, birey olma hakkı gibi evrensel haklardır.
Geçmişte ülkemizde var olan her türlü ilkelliğin sökülüp atılması; bilimsel düşünceyi esas alan devrimci lider Atatürk ve arkadaşları sayesinde olmuştur. Diğer İslam ülkeleri ile aramızdaki farklılık da buna dayanmaktadır.
Onların mirası olan laik Türkiye Cumhuriyeti’ni bizler koruyacağız. Biz kadınlar ve bize destek veren çağdaş erkeklerle ve aydın gençlerimizle hep birlikte, var olan haklarımızdan asla vazgeçmeyeceğiz.
Şu an asıl önemli olan ise, çığ gibi üzerimize gelerek bizleri ezmek isteyen gerici zihniyete karşı mücadeleyi el ele büyütebilmektir.
Yorum Yazın
Facebook Yorum