Unutma! Senin küle çevirdiğin kalbe, bir başkası üfleyerek can verir.
Yaşam böyle bir şey…
Biri yıkar, diğeri yapar…
Biri gelir beğenmez, değiştirir…
Biri “böyle olur mu? Olmamış” der, her şey sil baştan!..
Siz, siz olun yıkmanın yerine yapmayı deneyin… Bakın o zaman hayat daha güzel olacak!
Binanın üzerine kat çıkmak belki de yeryüzünün her yerinde vardır. Sorun yeni bir ekleme değil. Elbette kurallar da yok sayılmamalı. Ama her şeyden de önemlisi temelinin sağlamlığı ve onu taşıyıp taşımayacağıdır.
Sadece temel mi?
Bazı insanlar vardır ki; yükü taşır. Bazıları taşıyamaz. Taşıtır!
Hafifi olan da vardır, ağırı da…
Kimisine dar gelir, bol olduğu da çok görülmüştür. Önemli olan ağırlığının altında ezilmemesidir… Yıkılmaması, kendine, etrafına ve temsil ettiği her neyse ona zarar vermemesidir…
Bu an gözlerinizi kapatın, kendinizi spor dünyamızın üzerinde düşünün ve bir gezintiye çıkın…
Düşünün… Düşünün!..
Kulüpleri, branşları, başkanları, sporcuları, yöneticileri, menajerleri, spor hekimlerini, malzemecileri, spor giysisi tedarikçilerini, sponsorları, taraftarları, naklen yayınları, tv’deki yorumları ve yorumcuları… Düşünün ve temelin ne kadar sağlam olup olmadığına karar verin…
Sakın kimseye de söylemeyin…
Sadece önerim; çok dikkatli olun, altında kalıp da ezilmeyin…
Hiç düşündünüz mü? Acaba neden “Balık baştan kokar” demiş atalarımız?
İstikrarı sağlayamayan, düzenini kuramayan, disiplin nedir bilmeyen, sadece “en iyisini ben bilirim” edasında olanlar, sonucuna düşünmek bir yana, üzerine bile alınmazlar. Onlar için “günü kurtarmak” en önemlisi görünse bile, amaçları bambaşkadır!
Bunu da sormayın artık. Bilen biliyor! Sizler de bilirsiniz…
Bu tipler sadece spor arenasında yok. Siyasette daha da çok!
Orada bazılarının üzerine giydirdikleri takım elbise inanın bol. Pardösüden çok, yamalı yorgana benziyor…
Lütfen nesli tükenmekte olan bu saygın ve el emeği, göz nuru mesleğimizi yapan, bırakan, devam eden ustalarımız kızmasın. Teşbihte hata olmaz…
Spor dünyamıza şöyle bir baktığımızda kimleri, neleri göreceğiz.
İş hayatı, sosyal yaşam, eğlence arenası, siyaset, spordan çok mu farklı? En azından sporda ekip olarak veya bireysel bir mücadele var. İnsanlar güç ve ruhunu burada yansıtıyor. Diğer taraflarda hep kapalı kapılar ardında, hiç birimizin görmediği, göremeyeceği ve bilmediği bir dünya!..
Ali’nin külahını veliye giydirmekle meşgul olanlara bir çift sözüm olacak: Bu dünya namuslu, çalışkan, dürüst, iyi insanların sırtında dönüyor… Sizler de onların sayesinde prim yapmaya kalkıyorsunuz ama boşuna heveslenmeyin. Bugün olmasa bile yarın kursağınızda kalacak!
Şöyle yaşadığın İl’e, ilçeye, mahalleye, semte bir bak…
Türk Kızılay’ın sloganı gibi: “İyilik”
Çok sevdiğim, o dönemde bilgisayar malzeme ve aksesuarları satan, eğitimini veren dershane ortağı, logo yazılımcısı, yönetim kurullarımda sağ kolum olarak görev yapan, şu an Hava Jet Özel Okulu’nun ve turizm şirketi sahibi, gerçek dostlardan Mehmet Çelebi tanıştırmıştı… Öğretmenlik yaparken ilk kez merhabalaştığımız, ilerleyen dönemlerde de “aileden biri” gibi saydığımız “Karşıyaka Sevdalısı” Yılmaz Durmaz gibi insanlara ihtiyacı var, bu şehir başta olmak üzere yaşadığımız toprakların…
Öğretmenlere “hoca” denmesine hep karşıyım ama değişim çok zor oluyor… O nedenle dostlarının “Yılmaz Hoca”sı yaptığı iyilik ve hizmet ile Karşıyaka’nın simgelerinden biri oldu…
Yeri gelmişken, 18. Yılına girecek olan Karşıyaka Haber Gazetesi’nin basılan son sayısında ve www.karsiyakahaber.com web sitesinde eğitimci-gazeteci Yılmaz Durmaz’ın yazdığı yazıdan söz edeyim.
Yılmaz Durmaz, yazısında Türk Kızılay Karşıyaka Şubesi’ni ve çalışkan, iş bitiren ve bu uğurda gönül adamı olup tuttuğunu koparan başkanı Kamil Karadeniz’e hakkını vermiş. Yazar, “İyilik” sevdalısı insanlarla çıktığın yolda kalmayacağını bir kez daha belgelemiş.
Sürekli anlatır ve yazarım. “Karşıyaka’da Türk Kızılay var” imajını yaratan Kamil Karadeniz, zannetmeyin ki, belli bir noktada atış yapıyor. O her alanda yardıma koşuyor. Spor dediğinizde de eski bir Karşıyaka Spor Kulübü futbolcusu ve şu an da hasta denecek kadar koyu taraftarı… Sizin anlayacağınız sporun içinde… Amatör spor kulüplerine de katkısını da unutmamak gerekli…
Spordan gelen, sporun içinde olan hiç kimseden zarar gelmez ve hep “İyilik” doğar…
Spor dünyasına yabancı olmayan bir başka “İyilik” sevdalısı ve iş bitirici, projeleriyle alkışlanan “hizmet adamı” da yine bir öğretmen Suat Korkmaz…
Kimdir?
Karşıyaka Halk Eğitim Merkezi ve ASO Müdürü. Altınordu Spor Kulübü’nde bir dönem yöneticilik de yapan Suat Korkmaz, Karşıyaka okullarındaki başarılı müdürlük döneminden sonra atandığı Karşıyaka Halk Eğitim Müdürlüğünde gerçekleri söylemek gerekirse harika işlere imza atıyor. Yaratmaya çalıştığı projelerini yaşama geçirmeye de devam edecek… Dinlemesi bile harika…
Öncelikle insan… Çalışkan… İş bitirici… İyiliksever… Yardım ruhunu her alanda yansıtıyor… Arkadaş canlısı ve gerçek eğitimci… Ekip çalışmasına inanıyor… Görev verdiklerine güveniyor, arkasında duruyor…
Daha ne olsun diyeceksiniz…
Dahası da var… Çok seviliyor…
Benim bir beğendiğim tarafı da spor aşığı olması…
İlçenin sembolü, herkesin en büyük aşkı KSK başta olmak üzere, amatör spor kulüplerine geldiği günden bu yana “Can suyu” oldu. Olmaya da devam ediyor. Bir de o kurumda Ömer Örün var ki, ona şu soruyu soracağım: “Kardeşim sen bu kadar iyi olmak zorunda mısın?”
“İyilik”
Burada Karşıyaka müftüsü İsa Gürler’i de unutmamak gerekecek. Karşıyaka Haber Gazetesi ve www.karsiyakahaber.com haber sitesindeki yazılarını okumanızı özellikle rica ediyorum… İnsan sevgisi, Atatürk aşkı, vatan sevdası, iş disiplini ve doğa aşkı temalı yazılarında özlenen tabloyu görmeniz olası… Yüzde yüz doğru örnek…
Derler ya; insan…
Bizim ülkemiz bu insanlarla dolu…
Yazının son bölümünde hangi birinden söz etsek?
Uzatmadan, biz yine dönelim mi, sporumuza?
Tarihi kulüplerimiz Altay, Göztepe, Karşıyaka, Altınordu, İzmirspor, Yeşilova, Ülküspor ve sonrasında kurulanlar…
Şu günlerde mutlu mu acaba?
Elbette sorumuz sportif açıdan!
Göztepe ve Altay… Süper Ligdeki göz bebeklerimiz…
Altınordu futbolcu fabrikamız…
Karşıyaka başlı başına bir tarih…
Sıkıntıları ligin alt sıralarında olmaları. Kabusları ise; düşme korkusu!..
Acaba onlara “İyilik” yapan birisi çıkacak mı?
Sakın unutmayın bu liglerde iyilik hak getire. Bir Ata söz vardır: “İnsanoğluna iyilik yarasa, sarı öküze bıçak olmazdı.”
Her şeye karşın biz yine de “İyilik” diyelim… İyilik aradın mı insanda, kötülük kalmaz.
İnsan olmak da, meziyet ister derler ama asla meziyet değil de, insanın içinde olmalı…
Yorum Yazın
Facebook Yorum