Yarın itibarıyla Mart ayını da ortalıyoruz. Türkiye’miz ve kentimiz, yaşanılan son 12 ayda Osmanlı döneminde bile yaşanılmayan çok ilginç gelişmeler yaşadı. Dünyanın her ülkesinde görünen ölümlü mikrobik coronavirus salgını nedeniyle ülkemizde ve kentimizde de; Sağlık Bakanlığı ve Belediyeler tarafından çok ciddi önlemler alınıp uygulandı. Ard arda büyük acılar yaşadık. Sevdiğimiz onlarca insanı bu mendebur hastalık yüzünden yitirdik. Sevdiklerimiz için cenaze töreni bile yapamadık. Halk sağlığı zaten en önemli konumuzdu. Son 12 ay içinde “halk sağlığının” anlamı yaşamımızın en önemli unsuru oldu. İki dünya savaşı yaşamış dünya ve Avrupa ülkelerinde iki dünya savaşında yaşanılmış ölümlerin çok üzerinde pandami ölümleri oldu. Güncel yaşantımızda hayal bile edemeyeceğimiz değişikliklere ve gelişimlere uymak zorunda kaldık. Yepyeni bir sosyal yaşam, farklı bir eğitim ile çalışma düzeni kendiliğinden yaratıldı. Halen de uygulanıyor. Maskeli ve mesafeli hayat devam ediyor. Herhalde daha da sürdürülecek. Maalesef Türkiye’mizde de nüfusumuzla kıyaslandığında oldukça yüksek ve ölümlü vaka yaşandı. 3 milyonun üzerinde vaka ve binlerce ölüm acısı yaşandı. Artık kurtuluş “aşı’da ve önleyici ilaçlarda”. Yaş gruplarına göre aşılandırılmalar küçük aksamalar da olsa başarıyla yürüyor. Bu badireyi de atlatmayı ve bir an önce normale dönmeyi sabırsızlıkla bekliyoruz. Tanrı sağlıkçılarımıza güç, kuvvet ve kudret versin. Allah eksikliklerini göstermesin. Amerika Birleşik Devletlerin New York kentinde 164 yıl önce 8 Mart 1857 tarihinde 4000 dokuma işçisinin başlattığı kadın hareketi elbette önemlidir ve “Dünya Kadın Hakları Günü” olarak kutlanılmalıdır. Ancak unutulmamalıdır ki; Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Milli Mücadeleden 6 ay sonra, Cumhuriyeti ilan etmeden 9 ay önce İzmir’de, 1923’ün 14 Şubat’ında, “Türkiye’nin ilk Kadınlar Kongresi”ni toplayarak, Anadolu’nun çeşitli bölgelerinden zor kış şartlarına rağmen İzmir’de ağırlattığı kadınlarımıza özgürlüklerini, bağımsızlıklarını hatırlatmış, Seçme ve seçilme hakkı tanıyacağını, meslek sahibi olmalarının sağlanacağını Türk kadınlarını, yepyeni bir eğitim anlayışıyla 9 ay öncesinden yeni kurulacak Cumhuriyet Devletinde üstlenecekleri rollere hazırlamıştır. “1926 Türk Medeni Kanunu”nu bu kongrede tartışılan konular belirlemiştir. Maalesef bu önemli yaşanılmışları hiç kimse hatırlamak istemiyor. Kutlamıyor... Biz pek çok iyi ve güzel olayı, “Atatürk sayesinde” Dünya ülkelerinden çok önce yaşadık. Geride bıraktığımız hafta içinde; ölüm yıl gününde, Ege ve İzmir turizmine büyük katkılarda bulunmuş ve genç yaşta hayata veda etmiş olan, Rehber Arkeolog Dr. Şükrü Tül Hocamızı bir İzmir Turu düzenleyerek andık.
İzmir’in sosyal güncel yaşamına önemli katkılarda bulunmuş, Anafartalar Keçeciler’de 250 yıllık İzmir meyhane kültürünü yaşatmış, 68’li yol arkadaşlarımızdan Mustafa Uguş’u da toprağa vermenin acısını yaşadık. İzmir’in Eğitimi, kültürü ve sosyal yaşamı için büyük hizmetlerde bulunmuş Alsancak’lı Çelikkanat Ailesinin çok sevilen mensuplarından, Etibank’ın yetmişli yıllarda ki çalışkan ve başarılı bölge Müdürü, Mülkiyeli Gürel Çelikkanat’ı da maalesef İstanbul’da kaybettik. Duayen Gazeteci Merhum Kaya Çelikkanat Ağabeyimizin Kardeşi olan Gürel Çelikkanat, Alyanak’ın Belediye Başkanlığı döneminde İzmir için çok yararlı hizmetler yapmıştı. Sevilen, sempatik bir kamu görevlisiydi. Mekanları cennet olsun. 5 yıl önce, 5 Mart 2016 günü 92 yaşında hayata veda eden, Gözlem Gazetesi yazarı Makine Yüksek Mühendisi Melih Gürsoy’u, sosyal medya üzerinden ve dualarımızla andık. Türkiye’de ilk makine üretimini başlatmış, milli ve yerli sermaye oluşumcularındandı. Robert Koleji mezunu ve yüreği Atatürk ve vatan sevgisiyle dopdolu olan Melih Gürsoy, Atatürk’ü çok iyi anlamış ve çok doğru değerlendirmiş, olağanüstü ayrıcalıklı bir kişiliğin sahibiydi. Mükemmel ötesi bir Ege ve İzmir Yazarıydı. Ardından tarihi gerçeklere dayanan ve kendi yazdığı onlarca kitap ve çeviri eser bıraktı. Pakistan konsolosluğu da yapan Melih Gürsoy Ağabeyimin, ayrıca gazete yazıları ve kendisiyle yapılan söyleşilerin her biri incelenecek ve yararlanılacak değerlerdir. Eşi Gülen Ablamızın ardından Melih Bey’i de yitirdiğimiz için; her zaman tarifini yapamayacağım, tesellisi ve telafisi olmayan bir acı yaşarım. Mekanı cennet olsun. 121 yıl önce 13 Mart 1900 günü dünyaca ünlü Nobel ödüllü şair ve düşünür Yorgo Seferis, İzmir Urla’da doğmuştur. İzmiri Sevenler Platformu olarak bu yıl da Urla’lı Yorgo Seferis’i sahiplenmiş ve Urla’da Adına bir etkinlik düzenlemiştik. Ancak yaşanılan bulaşıcı mikropla ilgili yasaklama nedeniyle Avrupa’dan ve Türkiye’den sanatçıların katılacakları Urla Etkinliğimizi ileri bir tarihe erteledik. İzmirliler olarak İzmir ve Urla sevdalısı Yorgo Seferis ile onur ve gurur duyalım. 121’nci yaş günü kutlu olsun… 13 Yıl önce 71’nci Doğum günü olan 12 Mart 2008 günü kendisi için doğum günü kutlaması hazırladığımız saatlerde, İstanbul’da tedavi edilmekte olduğu hastanede hayata veda eden İzmir İş ve Ticaret yaşamının duayenlerinden kentsel, spor ve futbol kültürümüze öncü-önder-lider ve “Ağabeylik” vasıflarıyla kalite kazandırmış, gerçek bir Cumhuriyet Beyefendisi olarak çok yakından tanıdığım “Esin Özgener” Ağabeyimizi, İzmir Işıkkent Kabristanı’nda bulunan mezarının başında, pandemi yasakları nedeniyle büyük bir tören yapamadan yedişer kişilik kabir ziyaretleri yaparak andık. İzmiri Sevenler Platformu ile Altay Sosyal Dayanışma Derneği olarak anma etkinliklerini her yıl mutlaka yaparız. Ayrıca Posta Gazetesinin destekleriyle düzenlenen “Esin Özgener Spor Etkinlikleri Futbol Turnuvalarına” ve diğer spor dalı etkinliklerine de destek veriyoruz. Ege Tütün İhracatçıları Birliği’nin kurucularından ve 1970 - 1999 yılları arasında 25 yıl Ege Tütün İhracatçıları Birliği Başkanlığı da yapan Esin Özgener İzmir’de pek çok sivil toplum hareketinin öncüsüydü. İzmir’in eski belediye başkanlarından Osman Kibar’ın kızı Merhume Bige Kibar ile evli olan Esin Özgener, Zeynep Baykal ile Mahmut Özgener’in babasıdır. 12 Mart 1937 yılında İzmit'te dünyaya gelen Esin Özgener ilginç bir tesadüf sonucu 71’nci Doğum Yıldönümü olan 12 Mart 2008 günü hayata veda etti. Milli Mücadeleye katkı koymuş çok köklü bir ailenin çocuğu olan Esin Özgener’in Babaannesi Hatice Özgener Hanım, Atatürk’ün takdirine mazhar olmuş, Atatürk tarafından 1935 yılında Cumhuriyetin ilk Kadın Milletvekilliğine seçtirilmiş lider kadınlarımızdan biriydi. Babası Mahmut Cemal Özgener ise Türkiye’nin ilk Ziraat Mühendislerinden olup Macaristan’da eğitim görmüş ve Türkiye’de Cumhuriyetin ilk yıllarında pek çok Zirai tesisin kurucusu olmuş öncü ve önder özellikli mükemmel bir kişilikti. Annesi Zeynep Hanım ise Türkiye’de ve İzmir’de ilk kadın hareketlerini başlatmış örnek Atatürk Cumhuriyeti Türk kadınlarından biriydi. Tüm bu özelliklerine karşın Esin Özgener, son derece mütevazi bir yaşam sürdü. Zenginliğin asla şımartmadığı iyi eğitim almış evlatlar yetiştirdi. Herkesin yardımına koşan Fakir Fukara dostu bir kişi olarak toplumun öncü ve önder kişilerinden oldu. Çok sevdiği Eşi Bige Kibar Özgener’in vefatından sonra kanser hastalığına yakalandı. Ancak son günlerine kadar sosyal faaliyetlerini ve görevlerini sürdürdü. İş hayatının yanında sosyal hayatta da aktif görevler alan Esin Özgener, Ege Tütün İhracatçıları Birliği'nde dönemler halinde 25 yıl başkanlık yaptı. İzmir’in en köklü spor kulüplerinden Altay Spor Kulübü'nde defalarca başkanlık yapan Özgener, vefat ettiği güne kadar Altay Spor Kulübü Divan Başkanlığı görevini yürüttü. İzmir’i Sevenler Platformu’nun 1983 yılında Dr. Behçet Uz, Mazhar Zorlu ve Sancar Maruflu ile birlikte kuruculuğunu da yapan Esin Özgener, 74 yıllık ecdat yadigarı İzmir İl Fakirlerine Yardım Derneği’nin de Denetleme Kurulu Üyesiydi. Esin Özgener, Buca'da Ege Tütün İhracatçıları Birliği İlköğretim Okulu'nun yapımına ve Milli Eğitim Bakanlığı'na bağışlanmasına öncülük etti. Kızı Zeynep ve Damadı Sami Baykal'dan Mert Baykal ve Aslı Baykal, oğlu Mahmut ve Gelini Ayşe Özgener'den ise Cem ve Can Özgener isimli 4 torun sahibi olan Esin Özgener çok iyi derecede İngilizce biliyordu. İzmir’in Esin Özgener gibi, Melih Gürsoy, Gürel Çelikkanat, Şükrü Tül, Mustafa Uğuş gibi temel taşlarını maalesef böyle tek tek kaybediyoruz. Esin Özgener ve diğer değerlerimiz anılmaya ve yaşatılmaya değer İzmir’lilerdir. İyi bir hafta sonu dileklerimle, Sevgiler.
Yorum Yazın
Facebook Yorum