YILMAZ DURMAZ
Karşıyakalı olmak, kendini Karşıyakalı hissetmek büyük bir gururdur. Karşıyaka için boşuna “Türkiye’nin aydınlık yüzü” dememişler. Karşıyaka’dan bir-iki ay değil üç-beş gün bile uzaklaştığınızda özlüyorsunuz. Sahilde gevreğinizden bir lokma alırken içinize çektiğiniz o güzel deniz kokusunu, vapurda yem attığınızda martıların dansını… Karşıyaka’dan uzak kalındığı zamanlarda gevreği, denizi, Karşıyaka sahilinde gezmeleri nasıl özlemez insan. Beş yıldızlı otellerde, ultra lüks hizmetler bile bu özlemlerinizi gideremez.
Eski Karşıyaka tren istasyonu TCDD tarafından uzun sürede restore edildi. Restorasyon uzun sürse de toplamda 572 metrekare kapalı, 1754 metrekare açık alanı olan Karşıyaka’nın göbeğinde mükemmel tarihi ve güzel bir yapı ortaya çıktı. Küçük bir kısmı Devlet Demir Yolları emekçilerine tekrar verildi. Açılışında yoktum ama duyar duymaz ertesi gün “hayırlı olsun” demeye gittim. Ranta kurban edilmediği için bunu sağlayanlara gidip teşekkür etmek istedim.
Geri kalan kısmının 34 bin lira muhammen bedel ile “kafe-restoran” olarak kiraya verileceğini duyunca çok üzüldüm. Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar, CHP Milletvekili Tacettin Bayır, CHP Karşıyaka İlçe Başkanı Uğur Yıldırım, meclis üyeleri, STK’lar, muhtarlar, çok sayıda Karşıyakalı tarafından protesto gösterisi yapıldı, imza kampanyası açıldı. Ben de oradaydım. Hatta dikkatimi çeken gazilerin taşıdığı “Söz verilmişti. Buradan bize yer verilecekti” dövizi. Başkan Akpınar’a da bir söz verilmişti. O sözde tutulmamıştı anlaşılan. Başkan’ın haklı taleplerini alkışlamamak mümkün değildi. Başkan Akpınar’ın bu konudaki duruşu önemli. Bu konuda Başkan Akpınar’ın yanındayım, yanında yer almalıyız. “Burası zaten verildi, ihale sembolik” diyenler, yok “34 bin liraya ucuza birilerine peşkeş çekildi” gibi hiçbir zaman haz etmediğim karalama sözlere gerek yoktu. 15 Aralık’ta yapılması gereken ihalenin iptal edildiği, alanın bir kısmının müze olacağı söylemleri içimi ferahlattı. Her zaman gururla sevdiğimi, saydığımı söylediğim İzmir Milletvekilimiz olan Başbakan Binali Yıldırım’ın bu konuda hassasiyet göstereceğine inanıyorum. Tıpkı demiryolu emeklilerine sağlanan o güzel davranışın müze için de gösterileceğini umuyorum. 1976’lardan bilirim, istasyonun girişine konulmuş tren lokomotifi vardı. Şimdi de o lokomotif konulabilir, çocuklarımızın görmesini, anıları olanların anı yaşamaları sağlanabilir.
Yapanları hariç, herkesi rahatsız eden kırmızı ışıkta geçilmesi, yaya, hatta engelli yoluna araç park edilmesi, ters yönde araçların seyri, İZBAN trenlerinden yolcuların inmesi beklenmeden trenin içine hücum edilmesi…
Bana yakın olandan ve her gün sıkıntıların yaşandığını gördüğüm yerleri yazayım. Bahriye Üçok Bulvarı Latife Hanım caddesinin başlangıcında yeşil yanarken araçlar durmuyor. Çünkü onlara da yanıp sönen bir ışık var. Yeşil yanarken araçların geçişleri karşıya geçenlere zorluk çıkarıyor. 1762. 1766. Sokak tek yön iken kurala uymayanlar çok. Tek yön ihlalleri, kamera konularak, ceza yazılarak önlenebileceğini düşünüyorum. Bugüne kadar trene binecekler ile tartışmadan İZBAN trenlerinden inemedim. Ya siz?
Yeni bir yıla giriyoruz. Yeni umutlarla karşılayacağımız 2017 yılının tüm insanlığın özlemini çektiği barışın ve mutluluğun egemen olduğu; savaşların, çatışmaların, terörün ve tüm acıların geride kaldığı daha yaşanabilir bir dünyaya vesile olmasını diliyorum.
Son söz “Hayatınızın kalitesini; hayatınızdaki insanların kalitesi belirler…” M. Longston
Yorum Yazın
Facebook Yorum