Turgay Biçer, Dünya Kadınlar Gününde Kocaeli’de “Kendi Sesini Bul” başlıklı bir konuşma yaptı. Oturum başkanlığını üstlenen bu satırların yazarı olarak bir kez daha muhteşem bir hatiple bir araya gelmenin keyfini yaşadım. Sanıyorum sayıları 80’e yaklaşan dinleyiciler de keyif almışlardır. Güzel olan taraf, izleyicilerin çoğunluğunun kadın olmasıydı.
Çok hızlı konuşması ve hemen her konuda kendi sesimizi bulmamız konusunda verdiği örneklerle gölgede mi yoksa normal bir hayatta mı yaşadığımızı sorguladı. Beslenmenin yalnızca gıdalarla olmayacağını, zihinsel, duygusal ve ruhsal açılardan da beslenmenin gerekliliğini basit örneklerle açıkladı.
Bazı sorular beynimizi zorladı. “Balık mı hasta, su mu kirli?” sorusunu ortaya attı. Haydi bakalım çıkın işin içinden. İnsanlar, nedendir bilinmez, cinsiyet, milliyet ve din yüzünden savaşlar yaptı; Dünya, halen bu alanlarda savaşmayı sürdürüyor dedi. Günün anlamı nedeniyle, kadınlar, kadınlarımız çok konuşuldu...
Kadınları konuşmak aslında cesaret isteyen bir konudur. Erkeklerle eşit midir sorusuna cevap vermek çok zordur. Hafta boyunca onlarca yazı okudum, bir sürü haber dinledim. Aklımda kalan en çarpıcı bilgi, aynı eğitimi almalarına karşılık gelir bakımından erkeklere oranla daha az para kazandıkları idi. Bu tablo zaman içerisinde düzelecektir diye düşünüyorum.
Ama ev hanımlarından kimse söz etmedi. Sabahtan akşama kadar eşi, çocuğu ve ev işleri ile uğraşan ev kadınlarının feryadını kimse duymuyor. Bazılarının otistik, özel çocukları var. Onlarla yaşam boyu ve sürekli ilgilenmek zorundalar.
Eşleri ile anlaşamayanlar var. Çeşitli nedenlerle ayrılık yaşayanlar, huzursuz bir evlilik sürdürenler var. Bir de, en önemli sorunlardan biri olarak görüyorum, inanılmaz sayıda obez ev kadınımız var. Aşırı ve dengesiz beslenme, psikolojik olarak aşırı yeme isteği gibi farklı nedenler fazla kilolu kadınlarımızın sayısı arttırıyor.
Sert çıkışlar ve fevri davranışlar kadınlarımızı çok yoruyor. Erkeklerin tahammülsüzlüğü, sudan sebeplerle farklı davranmaları kadınlarımızın sağlığını ve ruhunu zedeliyor.
Çok farklı konular ve alanlarda kadınları tartıştık. Üniversite ve Spor ailesine baktığımızda bazı oranlara dikkatlerinizi çekmek istiyorum. 2015 yılı verilerine göre 184 Üniversitemizin 13 tanesinde kadın rektör bulunuyor. Dekanlarımızın % 9’u kadın. Sevindirici bir haber olur mu bilmiyorum ama Araştırma Görevlilerimizin % 49’u kadın. Spora baktığımızda spor federasyonları içinde kadın olan başkan sayısı yalnızca 2.
Dileğim, bu oranların ve sayıların kadınlar lehine artmasıdır. Bu konuda çaba gösterecek olanlar yine kadınlarımızın kendisidir. Onlar, gayretlerini ve çabalarını toplumda daha çok kesimde yer alma şeklinde hedeflerini belirlemelidirler.
Şimdi, bu toplantıyı nasıl kapatırım diye düşünürken, kadın sorunlarını İngilizlerin çözümü ile açıklamayı uygun görüyorum:
Halikarnas Balıkçısı, sürgüne gönderildiği Bodrum’daki Mozole’nin bazı kabartmalarının British Museum’a götürüldüğü ve orada sergilendiğini öğrenince müzeye bir mektup yazar. “Sergilediğiniz eserler Bodrum mavisine yakışır” der. Aradan geçen birkaç ay sonra İngiltere’den bir cevap gelir. “Üstat, dediğinizi yaptık, eserlerin bulunduğu salonu Bodrum mavisine boyattık!..
Yorum Yazın
Facebook Yorum