2023 yılına veda ederken, futbolumuz süper ligdeki iki skandal ile çalkalanmıştı. Bu iki olay (Hakem yumruklama ve takım sahadan çekme) futbolumuzu bir anda dünya sporunda “Bir numara”lı gündeme oturttu.
Utandık!..
Olayları yorumlayan sporun gerçek kahramanları “kesinlikle yapılmaması” konusunda hem fikir olurken, fanatiklerin içinde de aksi görüşü savunanlar az değildi…
Böylelikle de olaylar, Türk futbol kamuoyunu ikiye bölmüştü.
Yüzümüzü kızartan olaylardan birkaç gün geçmişti ki, bu kez yeni bir skandal her şeyin tuzu biberi oldu…
Yılın son günlerinde yurt dışında yaşanan olay, yeni yıla da taşındı…
Siyasete bile meze oldu.
Bu kez Türk futbol kamuoyu değil, bütün ülke, hatta yeryüzündeki tüm Türkler yekvücut olarak dünyaya birlik ve beraberliğin yanı sıra “Atatürk Sevgisi”ni bir kez daha haykırdı:
“Bizim için vazgeçilmez; Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür…”
Ulu önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e olan sevgi ve saygı büyüdükçe, büyüdü... Bir kartopunun yuvarlanması misali çığ gibi tüm dünyada yankılandı ve gereken dersi de verdi…
Dersini alanların yanı sıra, mutlaka ders çıkarması gerekenler de olmalıydı.
Bazıları ise her zamanki vurdumduymazlıkta, adamsendeciliği seçti.
İstifa bir erdemliktir.
Ama bunu hiç kimse göstermedi. Gösteremedi…
TFF yönetimi depremde yıkılacak bina misali, rapor üzerine rapor yazdırmaya devam ediyor ama ısrarla da içinde kalmayı sürdürüyor… Yıkılmasına gerek bile yok, onlar zaten enkazın altında kaldılar. Bundan bile bihaberler…
Bakalım bu inat ve ısrar nereye kadar sürecek. Temennimiz odur ki; yeni skandallara imza atılmaz!
Bekleyip göreceğiz.
Yönetici dediğin kelime anlamında olduğu gibidir. İstanbul Gedik Üniversitesi resmi web sitesinde yönetici nasıl anlatılıyor?
“Yönetici, bir şirket veya organizasyonun yönetimini üstlenen bir kişidir. Yöneticiler, şirket veya organizasyonun amaçlarını belirler ve bu amaçları gerçekleştirmeyi hedefleyen çalışmaları yönetirler. Yöneticiler, ayrıca şirket veya organizasyonun işleyişini düzenler ve çalışanları yönetirler. Yöneticiler, genellikle bir şirket veya organizasyonun yönetim kadrosunda bulunurlar ve bu meslekte çalışan kişilerin liderlik ve yönetim becerilerinin yüksek olması beklenir.
Yöneticiler, ayrıca bir şirket veya organizasyonun stratejik planlamasını yapar ve bu planlar doğrultusunda hareket ederler. Yöneticilerin görevleri arasında şirket veya organizasyonun amaçlarını belirleme, çalışanları yönetme, işleyişi düzenleme ve stratejik planlamayı yapma gibi konular bulunur.”
Şimdi fotoğrafa bakın ve yorumunuzu yapın… Bu arada şunu da unutmayın. Şirket değil, sporun en asil ve ülkemizde en popüler, sevilen, en fazla taraftarı olan futbolu yönetiyorlar…
Yok, aslında onlar yönetmeye çalışıyorlar. Ama yönetemiyorlar!
Bir de kulüplerimizde başkan ve yöneticiler vardır.
Görevde olduklarında “Biz seçilerek geldik” diyerek ahkâm keserler.
Doğrudur, üyeler onları seçer. Kulübü en iyi şekilde yönetmeleri için oy kullanırlar… Verdikleri sözü/sözleri tutmalarını isterler. Çünkü o nedenle seçmişlerdir.
Ne yazık ki; bir süre sonra verilen sözler unutulur. Enkaz edebiyatı dillerde pelesenk olmaya başlar…
Ve sonuç yine hüsran olur…
Bizim anladığımız, bildiğimiz ve kabul gören portrede;
Yönetici dediğinde, takım aşkı olur.
Yönetici dediğinde, kulübü doğru yönetir.
Yönetici verdiği sözü tutar.
Yönetici dediğin, eğer takımına âşıksa, aşkını her dönemde devam ettirir ve yaşar.
Gel gör ki; koltukta olduğu süre aşk var. Koltuk yoksa kıskançlık, haset… Ve vur abalıya!
Yönetimdeyken, “protokol tribünü ve en ön koltuklar”da bacak bacak üstüne atarak keyif sürenler, yönetimden düştüklerinde bilet alarak maça girmeyi bırakın, saha, salonun yolunu unutmak bir yana navigasyondan bile bulamazlar…
Sakın unutmayın; bir spor kulübünü yönetmek küçük bir balığı pişirmeye benzer. Çok fazla oynarsanız ona zarar verir...
Başkan dediğin de rahmetli Mazhar Zorlu, Esin Özgener, Rıdvan Burteçin’dir… Erol Özışıkçılar, Pertev Molay, Rasih Öztürk, Cavit Ölçer’dir…
Allah rahmet eylesin. Nur içinde yatsınlar…
Yönetici dediğin; Bahri Vreskala’dır… Erdenay Oflaz’dır…
Mahmut Özgener’dir, Salih Esen’dir, Ender Yorgancılar’dır…
Ve bugün baktığımızda da çok değerli yöneticilerimiz vardır… Yazmakla bitiremeyiz.
Saydıklarım hem işlerinde, hem STK’larda, hem de kulüplerde yöneticiliği/başkanlığı “Dört dörtlük” yapmışlardır…
Bu örnek isimler, yönetirken kulaklarını tıkayıp doğru bildikleri işlerini yaparken, ceplerinden hatırı sayılır parayı da harcamışlardır.
Che Guevara’nın sözüne kulak verir misiniz? “Halk için söylenenlere değil, yapılanlara bakmak gerekir.”
Bu nedenle yapılanlara bakmanızı öneririm…
Yıllardır süre gelen ve son dönemlerde de oldukça artan söylenenlere inanan bir toplum olduk. Bu nedenle de, ne amacımıza ulaşabiliyoruz, ne de ulaşmasını sağlıyoruz.
Bir de ulaşacakların önünü kesiyor ve iş yapmamaları için her türlü kötülüğü yapıyor, engelleri peş peşe sıralıyor bunlar yetmiyormuşçasına bir de çamur atıyoruz.
Derler ya; “Çamur at, izi kalsın…”
Bir de ona haber götürenlere “ya kardeşim bu doğru mu? Teyit edelim. Çağıralım soralım” demek hak getire!..
Ama işler öyle değil. Bu ülkede temiz, tertemiz, geleceğe güvenle bakan ve sporu çok seven insanlar var… Zaten Türk sporu da bunlarla ve onların içindeki kulüp aşkı, kent sevdası, renk bağlılığıyla ayakta duruyor.
Yukarıda kötü örmekler de zaman içinde aralarında eziliyor, büzülüyor ve başını öne eğerek kaybolup gidiyor…
Hem de arkalarına bakmadan…
Biz bu diyarda kimleri gördük, kimleri gömdük!
Yorum Yazın
Facebook Yorum