Prof. Dr. YAVUZ TAŞKIRAN
Sporda yasaklı madde kullanımının hikayesi oldukça eski yıllara dayanıyor. İlk zamanlarında yüksek enerji verici bazı gıda maddelerinin aşırı tüketilmesi oldukça masum uygulamalar olarak karşımıza çıkıyordu. Ama son 40 yıl içerisinde gördüklerimiz, okuduklarımız bizi oldukça hayrete düşüren olayları yaşatıyordu.
Evet, doping içeren maddelerin analizi konusunda oldukça iyi test araçları geliştirilmeye başlandı. Hatta şu andan geçmişe doğru 10 yıl boyunca alınan her türlü ilacın kalıntıları tespit edilebiliyor. Bir şampiyonada altın veya diğer madalyalardan birini alanın verdiği örnekler yıllara varan kontrollerden geçiriliyor. Eninde sonunda bir şekilde, eğer yasaklı madde içeren bir ilaç kullanmış ise bu ortaya çıkarılıyor.
İnsanlar neden doping kullanırlar? Bunun birinci nedeni içinde bulundukları ülkelerdeki spor anlayışından kaynaklanıyor olabilir. Gelişmekte olan ülkelerde spor, oranın en önemli dışa açılan kapısı olduğu için birkaç madalya (özellikle altın olanı) çok önemli olmaktadır. Madalya alınması durumunda o sporcuya akıl almaz miktarlarda ödül verileceği ilan edilmektedir. Böyle olunca da sporcular, antrenörler, yöneticiler ve diğer baskı unsurları doping içeren maddelerin kullanımı konusunda bırakın gevşek olmalarını, tamamen teşvik edilmektedirler.
Medyadan aldığımız haberler iç açıcı değil. Madalyalar geri alındı ve bu sporculara 4 yıla varan cezalar verildi. Bu arada önceki cezalıları da düşünmek zorundayız. Bu soruna çareler bulunması konusunda önemli adımların atılması gereklidir!
Kuşkusuz doping kullanımı ya da diğer taraftaki “dürüst oyun” arasında sürekli bir mücadele olduğunu biliyoruz. Kimileri, sporda yüksek performans için dopingi öneriyorlar ve özellikle de “Eğer ilaç kullanılmazsa bu rekorlar, bu dereceler yapılmaz” anlayışı hâkim kılınmaya çalışılıyor. Diğer tarafta ise, modern antrenman bilimi kuralları ve yöntemleri ile nasıl başarılı olunacağı sürekli aktarılıyor. Bu iki farklı görüş sürekli çatışma kültürü yaratıyor.
Herkesin bilmesi gereken bir başka gerçek var: Bu koşullarda ikinci görüş fazla taraftar bulamaz. Çünkü okullarımızdaki spor kayboldu. İlköğretimin birinci kademesine beden eğitimi ve spor öğretmenleri giremiyorlar. Okul spor kolları, okul aile birlikleri, okul spor kulüplerinin tamamı kaldırıldı. Okullar arası karşılaşmalar, yarışmalar gençlik hizmetleri ve spor ilçe ve il müdürlüklerince düzenleniyor. Okullara hiçbir şekilde malzeme yardımı yapılmıyor. Yerel yönetimlerin okullara destekleri galiba azaldı veya hiç yok…
Böyle olunca da birkaç elit sporcunun peşine takılıyor ve onların bir şekilde başarılı olmaları için her türlü atraksiyonu yapıyoruz. Bu gidiş doğru bir yöntem değildir. Eğer aşağıda sıraladıklarım yapılırsa sorun çok kolay çözüm yoluna girebilir:
1. Okul sporlarına destek verilmelidir.
2. Beden Eğitimi Öğretmenlerinin motivasyonları geliştirilmelidir.
3. Spor yapmış ve sporu seven kişiler yönetimlerde yer almalıdır.
4. Okul takımları yerel yönetimler tarafından desteklenmelidir.
5. Okullardaki spor yapma için tesisleşme arttırılmalı, spora daha çok zaman ayırılmalıdır.
6. Okullardaki yetenekli sporcular erkenden spora başlatılmalıdır.
7. TOHM projesi yeniden gözden geçirilmeli, danışmalar ve çalışanlar hızlı şekilde hizmet içi eğitime alınmalıdır.
Yukarıda sıraladıklarım ilk planda aklıma gelenler değil. Özellikle zaman zaman yazıp köşeye attığım küçük notlarımdan faydalanıyorum. Ülkemizde oldukça çok sayıda yetenekli çocuk ve gençlerimizin varlığından haberdar olmalıyız. Onları spora yönlendirmek herkesin önemli görevlerinden biri olmalıdır. Ancak tabii ki bunun kaygısını taşımak gereklidir. O kaygı yoksa, bu yazıyı okumanın hiçbirimize faydası olmayacaktır. Ama birilerinin bunu gündeme taşıması gerekiyor. Onlardan birisi olarak düşüncelerimi sizlerle paylaştım. Eğer bu önlemleri alamazsak, ileride daha çok kirli madalyaya sahip olma riskini taşımaya devam ederiz.
Yorum Yazın
Facebook Yorum