Yüz yıllık tarihsel yapısını kutlayan Altınordu, sevinçler ve mutluluklar kadar hüznü de olan süreçlerden geçti...
Kuruluşunun ilk yıllarında Türk atletizminin omurgasını oluşturan isimleri içinden çıkardı...
Basketbolda Türkiye Ligi'nin ve Cumhurbaşkanlığı Kupası'nın ilk şampiyonu oldu...
Hentbolda, özellikle kız takımıyla lig tarihinde iz bıraktı...
Ve futbolda Türk futbolunun tarihine adını kazıyan isimleri kadrosundan çıkardı ve barındırdı ki, bunlardan başlıcası Sait Altınordu'ydu...
Bugün İzmir'in meydanlarına adını veren bir futbol efsanesidir Sait Altınordu...
X
Kuruluşu köklü bir yapıya sahip kulüpleri "asırlık çınara" dönüştüren kuşku yok ki camiaları oluyor...
İyi günlerde olduğu gibi, kötü günlerde de gönül birlikteliği yapılmış ve içtenlikle paylaşılmış bir sevgiyi yaşatmak, aşkla sürdürebilmek, büyütmek sorumluluk istiyor...
Sorumluluk onları doğruyu aramaya yönlendiriyor...
Sorumluluk onları duyarlılığı özenle taşımaya götürüyor...
Sorumluluk duygusu onlara yapıyı güçlendirme ödevini yüklüyor...
Ve güçlü olan, ortak akılla hareket eden camialar da o sorumluluğu paylaşıp, çoğalıyorlar...
"Asırlık çınarı" yaşatmak da böyle bir şey işte!..
X
Zor günlerden geçti Altınordu. Dağılmanın eşiğinden döndü...
Futbolda amatör lige gittiğinde "dönüşü olmayan bir yol" diye değerlendirenler, camia geleneklerini, o köklerden gelen yürekli kadroların varlığını unutmuş olmalıydılar. Ve "efsane" geri döndüğünde, "bir daha yaşanmamalı" derken, bu kez farklı tutundular kırmızı-lacivertli renklere; bir başka sarıldılar kulüplerine...
Öyle bir sarılma ki bu...Bugün eğer yüzleri gülüyorsa, geleceğe daha bir güvenle baktıkları okunuyorsa gözlerinden.
Kulüp adıyla birlikte, binasını da yaşanılır kıldıkları içindir...
X
Cumhuriyet ile yaşıt bir kulübün bugün ayakta kalışını ve geleceğe güvenle bakmasını sağlayan en önemli etken sevgi. Bu sevgiyi anlatmak değil, yaşamak gerekiyor...
O camia sevgisini ve sevincini paylaşır; kırgınlığını, kızgınlığını, hüznü de içinde yaşar ki, tribünlere koşan tutkunlarının bugüne dek taşkınlığını, fair play dışı davranışını göremezsiniz...
(…)
Gönlümün-kalbimin bir tarafı hep 70'lerdeki Alsancak Stadı'nın açık tribünüdür...
Ve Kaptan Kambur Melih’tir. Ve Erkan Velioğlu’dur. Ve Behçet'tir...Ve hep İsmet'tir. Hikmet’tir... Ve hep Kasap Nehir'dir...Ve hep Mümin'dir...Ve hep Alaçatılı Mehmet'tir... Ve Mustafa Güngören’dir. Ve Volkan Yayın’dır.
Çok yaşa Altınordu. Bitimsiz sevgiyle nice yıllara.
xxxx
Özetlediğim ve her satırına koşulsuz katıldığım bu yazı oğlum, arkadaşım, yoldaşım Nüvit Tokdemir’in. Arşivimde özenle sakladığım…Ben de yüzyıllık armadayı şiirimle kutluyorum;
“Güneş İzmir'in orta yerine iniyor Kekiklerin kokusunda çılgın bir yağmur özleminde kuşların şarkısını dinliyor Delikanlılık günlerimin Dönertaş'ına dönüyorum Gençliğimin ateşböceği dağda yakılmış ateşi Altınordu'yu düşünüyorum. Hasretliklerin ve İzmir'in futbol tarihi yazıldığında Kırmızı güller gibi yüreklere saplanacak Altınordu sevgisini yaşıyorum Basmane, Dönertaş, Mezarlıkbaşı,Tilkilik, Agora Basmane sokaklarında Şeytanlar'ı arıyorum Böyle sevmeler lacivert düşlerde var destanı Eczacıbaşılar'ın, Tanaıklar'ın, Afyonlular'ın Kibarlar'ın, Alyanaklar'ın, Ertanlar'ın, Sakaoğlular'ın , Öztürkler'in, Baliçler'in, Sevgeller'in Ve nice yiğitlerin Altınordu'su için yazılmıştır sanki, Birkaç demet yıldız, bir tutam ayışığı bir düzine gül Birkaç damla sevgi yerleştiriyorum yaşamınıza Geleceğimiz, rengarenk düşlerimiz ulaşılabilir olsun diye Unutmamanın ve hatırlamanın bir sırası vardır En son unutulan çabuk hatırlanır Ben gözlerimin ekranından izlediğim Altınordulular'ın hiçbirini unutmadım En iyi günlerinde de sevdim en kötü günlerinde de Onlar bir avuçtular, hüzünlü günlerden sonra Gün geldi Altınordu Destanı'nı tekrar yazdılar Altınordu'nun bayrağını doruklara çıkardılar 'Biz Altınorduyuz' diye haykırdılar... Ve destanımızda yerlerini aldılar...”
Yorum Yazın
Facebook Yorum