Bugünün derdi değil…
Bu yılın.
Aylardır hissediyordu…
Kurban bayramı öncesi emekli, dul, yetim maaş ve gelirleri erken ödenince…
Tatil, kurbanlık, okul masrafı derken paralar tüketilince…
Piyasa iyice sıkıştı.
Küçük esnaf işyerini siftahsız kapatıp, darlığın içine düştü.
Tablo ne kadar mı sürer?
En erken ekim ayı sonu.
***
Nakit dediğimiz para, kasada cepte yok.
Piyasa sözle, veresiyle, senet-çekle döner halde.
Birçok sektörde ödeme vadeleri açılarak denge aranıyor.
“Acil eylem” planı gereği alışveriş 12 taksite çıkarıldı. Kredi kartı borcu 72 takside bölündü.
Suratı asık piyasaya moral olsun diye.
Mali yapılandırma sözü verildi, yakında gelecek.
Siyasi alışkanlık haline gelen mali aftan sonra yapılandırma piyasayı hafifletir mi?
Uzmanları cevap yerine başını yukarı kaldırıyor.
Reçetenin bu yönü de negatif, olumsuz.
***
Ödeme zincirindeki kopma yüzünden iş dünyası direniyor.
Rusya ve Ortadoğu krizi, ihracatta gerileme, üretim düşüklüğü, maliyet yüksekliği, ithal hammadde fiyat artışı bel kırdı.
Dolayısıyla ekonomideki yavaşlama…
Nakit akışında azalmayı getirdi.
Gelir dağılımındaki adaletsizlik de bir yandan…
Dengeler birbirine girdi.
***
İş dünyası, piyasa ofluyor, burnundan soluyor ancak…
Sesini yükseltmiyor.
“ Sabır-şükür-tevekkül” üçlemesiyle içindeki umudu söndürmüyor.
Aranan çözüm ve yapılacak iş; tüketicinin bozulan psikolojisini düzeltmek.
Başta bankalar olmak üzere güveni tazelemek.
***
Piyasayı anlamak, yorumlamak için ekonomik gösterge, akademik rapor gerekmez.
Önce cebine…
Sonra bakkala, manava bakacak…
Vaktin artarsa emekli, memur, işçinin halini soracaksın.
Ne haldeymişiz gerçeği göreceksin!
Yorum Yazın
Facebook Yorum