Türk dünyasında Rahmet ve vefa kelimeleri için ciltlerce şarkı, şiir ve makale yazılabilir. Bu iki kutsal kelimeyi her zaman kullanıyoruz. Maalesef vefayı ise hiç uygulamıyoruz. Geçen hafta benim de yakın dostum olan Türk bayrağını defalarca şeref direklerine çektiren, alkışlattıran Olimpiyat ve Dünya Şampiyonluk madalyalarını göğsünde taşıyan Mustafa Dağıstanlı hakka yürüdü. Mustafa’nın şampiyon olduğu günlerde yayınlanan gazetelerin spor sayfalarına baktım. Haber ve fotoğrafların en küçüğü yarım sayfa, alkışlar ve methiyeler doluymuş. Vefat ettiği gün spor sayfalarına baktım, tek sütun, sayfanın dibinde bir kutucuk.
Bizler yeni kuşaklara, çocuklarımıza ve torunlarımıza Şampiyon Mustafa’yı böyle mi anlatıp, böyle mi öğreteceğiz? Bir biyografi, bir anısı çok mu görüldü? Eğer dört harften oluşan vefayı bu 4 harfle bırakırsak; gelecek kuşaklara örnek gösterecek hiçbir şey bulamayız. Onları sağlıklarında saygı, sevgi ile karşıladığımız gibi;
Tanrının yazısı rahmetli olduklarında da, Hakka yürürlerken de aynı şekilde, layık oldukları şekilde anmalı, örnek göstermeliyiz. Bunu hak ediyorlar.
Yorum Yazın
Facebook Yorum