"Bugün 67 yaşında Erzincanlı bir hastam oldu: "Fındık Teyze".
İsmi dikkatimi çekince sordum tabi haliyle.
5. kız olarak doğunca anne ve babası yaşasın istememişler.
Bahçede ağzına bir dut koyup ölüme terk etmişler.
Babaannesi isyan edip 'ben büyütürüm' diye sahip çıkmış.
**
Çok güzel bir bebek olduğu için de 'fındığım, fıstığım' diye severmiş.
Vakti gelince arkadaşı Dursun okula yazılınca bizimki de tutturmuş.
Mecbur kalkmış nüfusa gitmiş kimlik için babaanne.
İsmini soran memura da "Ben 'Fındığım' diye seviyorum" deyince adı öyle yazılmış.
**
“Annem babam ölünce hiç ağlamadım ama babaannemi kaybedince hiç durmadan günlerce ağladım” diye anlattı Fındık Teyze.
Duta toplaşan karıncalar ağzını yüzünü kapatmışken ve boğulacakken bebek Fındık’ı kurtaran teyze!
Sen cennetliksin.
Bugün seni çok güzel andık !"
**
Öykü,
Dr.Özgür Çakır 'dan...
Gözdolduran.
Hüzünlendiren.
Yürek yakan cinsten değil mi...
**
"Hayat insanın ne yaşadığı değildir!
Ne anımsadığı ve anlatmak için nasıl anımsadığıdır."
Babaanne,
"Kırık parçaları yapıştıran sihirli bir tutkal" olmuştur sanki.
Şefkattan yapılmış kollarıyla "ses vermesini" sağlamıştır, torunu Fındık'ın.
Başarmıştır da!..
**
Ne de olsa; "aslolan hayattır!"
En değerli şey insan için hayattır.
Bir kez verilir o hayat da insana!
Nasıl der Batılılar?
"La vie est belle!"
Yani, "hayat güzeldir!"
"Evrensel Şairimiz" gururumuz Ataol Behramoğlu dizeleridir;
"Ve kederi de yaşamalısın, namusluca,
bütün benliğinle.
Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var: Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına
Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır.
Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana."
**
Fındık Teyze,
acıyı, kederi, sevgiyi, şefkati hepsini görmüş geçirmiş.
Bugünlere gelmiş...
Ve o hayatta en çok da
"Babaannesini" sevmiş!..
Yorum Yazın
Facebook Yorum