Seyit Mehmet Özkan’ı eskiden tanırım… Hürriyet ve Yeni Asır’da çalıştığımız günlerde bir araya geldiğimizde futboldan sohbet ederdik. Hep ilginç fikirler ortaya atar ve “günün birinde bunları gerçekleştireceğim” derdi…
İzmir’de kapısını çaldığı veya onun kapısını çalan spor kulübü az değildi…
1984 yılında eski bakanlardan Işılay Saygın’ın belediye başkanı olduğu dönemde davetiyle Bucaspor’da 1999 yılına kadar profesyonel takımda yöneticilik yaptı…
2003 yılında İzmirspor macerası sadece 3 ay sürdü!..
2006 yılında yeniden Bucaspor’a döndü… Ama bu kez alt yapı ve şirket “olmazsa olmaz” şartıyla…
2007 Bucaspor FutboL Akademisini açılış kurdelesini kesti… Böylelikle hayallerini gerçekleştirebileceği şansı uzun yıllar sonra Bucaspor’da yakaladı ve projelerini uygulamaya koymaya başladı…
Başarılı bir işadamı olması sıfatıyla “profesyonel düşünce” ve “amatör çalışma” şevkini birleştirince “Bucaspor alt yapı mucizesi”ni gerçekleştirdi…
Bucaspor profesyonel futbol takımının Süper Lige çıkmasında önemli rol oynadı… Bir sezonluk “Süper Lig macerası”nın hüsranla bitmesi yönetimle ipleri koparma aşamasına getirdi… Salih’in Fenerbahçe’ye transfer parası önce kavga ettirdi… Sonra da; 21 yıla dayanan Seyit Mehmet Özkan ile Bucaspor dostluğunu bitirdi…
“Tüm aşklar tatlı başlar…” sözü güzel de, “büyük aşkın sonu” hiç de öyle olmamalıydı…
Elbette sevinenden çok, üzülen vardı…
Futbol camiası, Buca Kaynaklar’da alt yapının kullandığı tesislerden adı yazan tabelası sökülünce, Bucaspor alt yapı oyuncularının bonservislerini “alacağına karşılık” isteyen, bunu da “yoksa sonu mahkemeye varır” söylemiyle bonservisler el değiştirdi…
140 alt yapı oyuncusuyla Seyit Mehmet Özkan’ın “şimdi ne yapacak?” sorusuna spor kamu oyu cevap, Özkan da kulüp arıyordu…
“Yeni proje” için Tepecikspor, Eyüpoğlu Ailesi, Isparta Emrespor görüşmelerinin imza aşamasına geldiği noktada, son anda çıkan pürüzler bunların hayata geçirilmesin i engelledi…
Bir gün… Babadan Altınordulu, kulübün eski başkanlarından Halim ve kardeşi Sinan Bezircilioğlu yepyeni bir sayfa açılmasına neden oldu…
Bezircilioğlu kardeşlerin, 14 Haziran 2012 Perşembe günü Çeşme Kocakarı Plajı’nda öğle saatlerinde sunduğu teklife, şöyle arkasına bakarak, “Tam 170 kişiyiz... 30 personel ve 140 Futbol Akademi çocukları… “ diyen Seyit Mehmet Özkan, “neden olmasın” cevabını verdi. Akşamı camianın ağır topları eski başkanlardan (Halen Altınordu Spor Kulübü Derneği Başkanı) Dr.Salih Mertan, Başkan Mustafa Bilen, Mustafa Arkayın ile görüş alışverişinde bulunuldu… Camiaya yıllarını veren ve herkes tarafından da çok sevilen, ağırlığı olan İlyas Gönen “acaba ne diyecekti?” sorusu da sabah cevap buldu. Görüşme sonrası İlyas Başkan da “tamam” dedi...
İş formalitelere kalmıştı… 4 ay gibi kısa bir sürede, “Altınordu Futbol Yatırımları A.Ş.” kuruluşu 25 Temmuz 2012 tarihinde tamamlandı…
Sonrası malum...
Hiç kimsenin beklemediği, tahmin bile edemeyeceği bir olağanüstü başarı ortaya çıktı… A Takımdan minik takımına kadar bir sistem oluşturuldu…
Yeşilyurt, Işıkkent, Selçuk, Ulucak, Kuşadası tesisleriyle Altınordu AŞ gerçekten her geçen gün kendini büyüttü. Büyümeye de devam ediyor. Bu arada yurt dışına açıldı, yurt içindeki sportif başarılarıyla futbol gündemindeki yerini de aldı… Yönetici, teknik sorumlu, antrenörler geldi gitti…
Patron bu… “Oğlum gibi…” dediği “genel menajeri”, yıllardır teknik adamım dediği yönetimine aldığı “usta antrenör”ünü “24 saat kapanmayacak” dediği telefonuna yolladığı mesajla kovduktan sonra, söylenecek ne kalır ki… Özkan her şeyi yapıyor ama, sistemi değiştirmiyor… Çark dönüyor, bazıları da çarkın arasında parçalanıp gidiyor…
Altınordu AŞ’nin özellikle alt yapıdaki sistemi ve sportif başarılarını alkışlamamak haksızlık olur.
Büyük bir proje ve bunu gerçekleştiren “tek adam” Seyit Mehmet Özkan… Baba tarafı Kırşehirli, anne tarafı Kırcalili… Kendisi 1955 Eşrefpaşa doğumlu… “Babadan” demir çelik sanayicisi. ODTÜ İşletme 1979 mezunu.
“Futbolu Damlacık’ta öğrendim. Hayali İzmirspor forması giymekti. Ben zoraki okumayı seçtim” diyor, özgeçmişinde…
Okul ve iş dünyasının ardından 32 yıl önce başladığı “spor kulübü yöneticiliği”nde en üst mertebeye, yani zirveye ulaşmakla kalmadı. Koskoca bir camiada “tek adam” olarak 1. Ligde mücadele eden takımındaki tüm oyuncuları daha ligin 3. Haftasında kovdu!..
Bir işletme sahibi, kulübün patronu, AŞ Yönetim Kurulu Başkanı, CEO, %100 hissedar ve işveren olarak yerden göğe kadar haklı…
Ama gel gör ki; yönettiği Altınordu “Anonim Şirket” ama… Bu ülkenin futbol kökleri olan, başarıları ve tertemiz mazisiyle ALTIN ORDU’su…
Hiçbir zaman için de oyuncak olmamalı!..
Yukarıda da bahsettim… Seyit Mehmet Özkan’ın ticari zekâsına hayranım… Bucaspor ve Altınordu daki “futbol modeli” de sporun bazı dallarını da içine alan bir şekliyle yıllardır düşüncelerimi süsler… Maddiyatın ön planda olması bazen “rüyalar gerçek olsa” şarkısını söyletir insana…
Altınordu’daki futbolun AŞ modeli ülkemizde “ilk ve tek” olması açısından Altınordu camiasına şöyle seslenmek istiyorum: “Gülü seven dikenine katlanacak…”
Yazıdaki bazı alıntılar Seyit Mehmet Özkan’ın kendi kaleminden dökülen incilerden…
İnci demişken… Tek başına büyük bir değeri olabilir. Kolyesi her zaman “paha biçilmez” olarak tercih edilir… Ama o kolyeyi tutan çürük ip değil de, kesinlikle misina olmalı…
Bilmem anlatabildim mi?
Yorum Yazın
Facebook Yorum