Şubat ayları benim için mutluluklarla acıların karıştığı bir aydır. Yaşantımın en mutlu ve en acı günlerini hep şubat aylarında yaşadım. Bir şubat günü, 7 Şubat l976’da evlendim. Şükür Allah’a; 44 yıldır süren çok mutlu bir evliliğim var. Yine bir şubat günü, 27 Şubat l978’de yaşantımın en mutlu üçüncü hadisesi olan ikinci evladımın doğum sevincini tattım. Bu mutluluklardan her zaman mutluluk duydum. Yaşadığım acılara gelince; Yaşantım boyunca en çok etkilendiğim kişi olan; Beni bir öğrenci iken işe alıp yetiştiren ve mesleğimin sahibi olmamı sağlayan Abdi İpekçi Hocamı bir şubat günü terör örgütünün hain kurşunlarıyla kaybettim. İstanbul’da çocukluğumun ve gençliğimin en güzel günlerinde sesiyle ve kültürel üslubuyla etkilendiğim Barış Manço’yu, Abdi İpekçi Hocamla birbirinden yıl aralıklarıyla aynı günde l Şubat’larda yitirdim. Moda plajında ve Caddebostan Budak Sinemasında müzik, neşe ve nostalji dolu günler, geceler yaşamıştık Barış Manço’yla...
Bir pazar Şubat sabahı İstanbul’dan arayan Hasan Pulur Ağabey’im; çok sevdiğim bir dost insan olan Cem Karaca’nın sürpriz ölüm haberini bildirmişti. Bir anda şok kesilmiştim. Cem Karaca ustanın acısıyla kahrolurken telefonum acı acı çalarak; Karşıyaka’nın ünlü futbolcusu Ceyhan Elyaban’ın ölüm haberini vermişti. Ceyhan Elyaban, altmışlı yılların sonlarından başlayarak Karşıyaka’nın ana takımına alt yapıdan kazandırılmış bir futbol yıldızıydı. Sporculuğuyla, ahlakıyla, efendiliğiyle emsalsiz bir arkadaşımdı. Çocukluğumuz “Kafsinkaf’ın ünlü Mavi Köşe sokaklarında” birlikte geçti. İlk – Orta ve Liseyi birlikte okuduk. Henüz 54 yaşındaydı. Yüksek okul mezunu kaliteli dost bir futbol yıldızıydı Ceyhan Elyaban... Ceyhan’ın cenazesinde bir dönemin ünlü isimlerini yıllar sonra
bir arada görmenin buruk mutluluğunu yaşamıştım. Ceyhan giderayak hepimizi cenazesinde bir araya getirmişti...
Cem Karaca ile altmışlı yılların İstanbul’unda tanıştık. O yıllarda en büyük zevkimiz
her akşam Kalamış İskele Sahil Kahvesinde ki köşemizde bir grup müdavimle bir araya gelip, üstad Adnan Cemgil’in yönettiği doyumsuz Kalamış sohbetlerini dinlemekti... Bu doyumsuz sohbetlere edebiyat, felsefe, müzik ve sanat dünyasından en önemli isimlerde katılırdı. Genco Erkal, Cem Karaca, Barış Manço, Erol Evgin, Fikret Kızılok, Cahit Berkay, Müjdat Gezen, Mehmet Akan, Yılmaz Gruda, Çetin Emeç,Yavuzer Çetinkaya, Ali Şerif Onaran, Günay Akarsu, Sinan Cemgil, Şirin Cemgil, Oya Baydar, Muzaffer Sencer, Salah Birsel, Erhan Gözüm gibi o yılların pek çok entelektüel ismi Kalamış İskele Sahil Kahvesinin emsalsiz müdavimleri olurlardı. Kalamış İskele Kahvesinin kara tarafında ise ünlü Todori Meyhanesi vardı. Selahattin Pınar, Celal Esat Arsever, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Haldun Taner, İbrahim Çamlı, Nezihi Neyzi, Hamiyet Yüceses, Şükran Ay, Şevket Rado, Cihat Baban, Ercüment Batanay, Mustafa Kandıralı, Kenan Büke, Tiyatrocu Zıt Kardeşler, Selahatttin Uzel ve Ali Zait Oraloğlu gibi bazı ünlü isimler Todori’den çıkıp, geç saatlerde Kalamış İskele Kahvesine intikal ederlerdi. Cem Karaca’nın öncülüğünü yaptığı Anadolu Rock Müziğinin ilk örneklerini bizler ilk kez saydığım bu isimlerle birlikte bizzat Cem Karaca’nın, Fikret Kızılok’un, Barış Manço’nun ve Modern Folk Üçlüsü’nün ağzından dinleme şansını yakalamıştık. Yıllar sonra İzmir Enternasyonal Fuarı’nda yöneticilik görevi üstlenince, artık ünlenmiş bir sanatçı olan Cem Karaca ile Enternasyonal Fuar dönemlerinde samimi olmuştuk. Cem Karaca 1973’den 1979 fuarına kadar aralıksız tam 7 yıl, Saat: 24.30- 03.00 arası sahnede kalan, fuarın en çok izlenen, en makbul sanatçısıydı. O yıllardaki kültür anlayışı çok farklıydı. Sonra ki yıllarda büyük kalabalıklar toplayan İbrahim Tatlıses, Müslim Gürses gibi sanatçılardan da çok daha fazla kalabalık toplayan ilk ve tek sanatçı Cem Karaca’ydı… Anadolu’nun otantik kültürü Cem Karaca’nın sesi ve besteleriyle farklı bir anlayışla fuar gecelerini renklendirirdi. Cem Karaca ilk eşi Feride ile birlikte yeni doğan bebeği Emrah ve baldızı sanatçı Azra Balkan ile birlikte Plevne Bulvarında her fuar dönemi bir aylığına tuttukları möbleli dairelerden birinde kalırlardı. O yıllarda Bizim de paramız boldu. Soframızı Büyük Efes Otelinden İlyas ve Nevzat Ustalar kurarlardı. Zaman zaman Nedim Demirağ’ın Cafe Plaza’sından ya da Timur Gönülşen’in Bonjour’un dan da mükellef sofralar istenirdi. Bazı günler Fuar’daki Palmiyeler Gazinosuna gidilirdi. Tanju Okan, Barış Manço, Egemen Bostancı, Gönül Yazar, Halit Kıvanç, Ali Kocatepe, Ferdi Özbeğen, Osman Yağmurdereli, Suavi, Coşkun Sabah, Nükhet Duru, Fuar Müdürü Hamdi Asena, Gazetecilerden Hamdi Türkmen, Cevher Kantarcı, Enver Delikçi, Okan Yüksel, Tunç Saruhanlı, Şenay Düdek gibi isimler de soframızın temel konukları olurlardı. Özellikle 1975’den 1979’a kadar ki o görkemli İzmir Fuarlarında Cem Karaca ile beraber en onurlu birlikteliğimiz; fuara katılan Filistin Kurtuluş Örgütü pavyonuna maddi ve manevi destek temin etmemiz olurdu. Pavyon yetkilisi Filistin’in ezilmiş gariban çocuğu Abdüsselam Arif en yakın arkadaşımızdı. Dönemin Belediye Başkanı İhsan Alyanak’ın da desteğiyle Fuar’ın dışındaki bazı gazinolarda Cem Karaca’nın, eşi Feride’nin ve baldızı Azra Balkan’ın, “Müthiş performans Suavi”nin zaman zaman Tanju Okan’ın sesleriyle katıldıkları bazı sanatsal ekstralar düzenlerdik. Kazanılan paraları ise kuruşu kuruşuna Filistin halkına gönderilmek üzere Filistin Kurtuluş Örgütü Fuar Temsilcisine teslim ederdik. Hayatımın en heyecanlı ve en mutlu anlarını Cem Karaca ile birlikte katıldığım; Şanlı 1 Mayıs Yürüyüşlerinde yaşadım... İstanbul’da güzergah boyunca Cem Karaca’nın benim tuttuğum akülü el megafonundan seslendirdiği 1 Mayıs marşları ve “devrimci şarkıları” Taksim’de ki sahnenin üzerinde Cem’in maestrosun da milyonların oluşturduğu o emsalsiz çok sesli koroyla doruğa yükselirdi. 12 Eylül 1980 darbesi sonrası Cem Karaca ile yollarımız istemeden ayrıldı. Bir takım kişiler, sanki o acılarla yaşanılmış dönemin sorumlusu sadece Cem Karaca’ymış gibi Cem’e çeşitli iftiralar yüklediler. Cem’i hiç istemediği halde; annesi ünlü tiyatrocu Toto Karaca’nın Almanya’nın Köln Kentinde yaşayan bir akrabasının yanına gitmeye ikna ettik. Cem Karaca çok sevdiği vatanından 7 yıl gibi uzun bir süre ayrılmak zorunda kaldı. Onunla bayramdan bayrama, yılbaşından yılbaşına telefonlaşır olduk. Asla saklamam. Gururla ve onurla açıklarım: Seksenli yıllardan itibaren Sayın Turgut Özal’ın yakın ve kadim dostu olma şerefini de yaşadım. Hiç unutmam; 1987 Fuarı’nın açılış günü güzel bir 20 Ağustos sabahıydı... Büyük Efes Oteli’nin Kadifekale denilen terasında kahvaltıdaydık. İzmir’li Belediye Başkanları Burhan Özfatura, Süha Baykal, Cengiz Bulut ve Nevzat Çobanoğlu, Manisa Belediye Başkanı Ertuğrul Dayıoğlu, Denizli Belediye Başkanı Ziya Tıkıroğlu ve Çeşme Belediye Başkanı Nuri Ertan hep birlikteydik. İyi hatırlıyorum; Bakan ve Parlamenterlerden Kaya Erdem, Ekrem Pakdemirli, Süha Tanık, Işın Çelebi, Timur Çınar ve Anap İl yönetiminden Cahit Gönlübol’da oradaydılar. Turizm ve Kültür Bakanı Mükerrem Taşçıoğlu’da oradaydı. Rahmetli Özal herkesin içinde bana seslenerek, “Son Almanya seyahatimde dostun Cem Karaca’yla birlikteydik, “Sana selam söyledi. Semra ile bana güzel bir konser verdi. Memleket hasreti çekiyor. Yeniden vatandaşlığa dönmesi için Mesut Yılmaz ile Leyla Yeniay Köseoğlu’na kanun teklifi hazırlattırdım. İmzaya açtık. Herhalde Ekim başına kadar Cem Karaca dostuna kavuşacaksın…” Bu haber benim için son derece sevindirici bir haberdi. Akşam telefonla Köln’ü arayıp Cem Karaca’yı düşürdüm ve müjdeyi verdim. Anneciği Toto Karaca’nın konuk sanatçı olarak geldiği Fuar’dayken aldığı ilk müjde sevincini de hiç unutamam. Cem Karaca, her zaman vatanını milletini çok sevmiş gerçek bir halk sanatçısıydı. Manevi ve ulusal değerlere önem veren bir devrimciydi. Ezilen ve sömürülen insanın her zaman sanatıyla ve tüm kişiliğiyle yanındaydı. Şubat ayının ilk günlerinden birinde önce Kafsinkaf’lı genç dostum Hakan Sazalan’ı daha sonra da aynı günde Cem Karaca ile Kafsinkaf efsanesi Ceyhan Elyaban dostlarımı birlikte kaybetmiştim. Ardından Kafsinkaf Karşıyakalısı, efsane spor adamı “Kuş Argun” olarak tanınan Argun Akmoral’ın beklenilen ani ölüm haberiyle sarsılmıştım. Nasipse; her yıl olduğu gibi bu yıl da 6 Şubat 2020 Perşembe günü, Saat: ll.30’da, Soğukkuyu Kabristanı’nda Argun Akmoral’ın Kabrinin başında toplanarak, Argun Akmoral’ı ve Şubat Ayında yitirdiğimiz tüm değerlerimizi toplu olarak anacağız. Allah, Abdi İpekçi üstadım ile birlikte, Barış Manço’yu, Cem Karaca’yı ve Şubat Ayında yitirdiğimiz tüm değerlerimizin hiç birinden rahmetini esirgemesin.
Nur içinde yatsınlar. Tüm okuyucularıma sağlıklı, mutlu ve huzurlu bir Pazar diliyorum.
Yorum Yazın
Facebook Yorum