TSYD, yani; Türkiye Spor Yazarları Derneği’nin yaşamımda yeri çok büyük. 12 yıl kurucu genel sekreterliğimde Türk Spor Yazarları dünyasının yıldızları rahmetli Namık Sevik’le, Kahraman Bapçum’la, Doğan Koloğlu ve pek çok sevgili arkadaşımla çalışmıştım. 50 yılı geçip yüz yıla yürüyen bu etkin sivil toplum örgütü son yıllarda her sivil toplum örgütü gibi toparlanmaya çalışıyordu. Geçen hafta seçimli kongresini yaptı. Kongredeki ilk izlenimim: Türkiyemizde muhalefet adını kendilerini yakıştıran gruplar bakımından ülkemizin şanssızlığıdır. Kongreler ve seçimlerde taraflarda yer alanların, tezlerini somut belgelerle, yaptıkları ve eserleriyle sunmaları şarttır. Politik arenalardaki gibi TSYD’de iktidarda olan ve tekrar yönetime talip olan Oğuz Tongsir yaptıklarını yapacaklarının teminatı olarak adlandırıp; fevkalade bir barkovizon ile sundu. Anlattıkları, eserleri belgeli idi, yapacaklarının sözlü-yazılı belgeleri vardı. Yönetime talip olan Ahmet Çakır’ın ekibinde tanıdığım ve sevdiğim arkadaşlarım da vardı. Amma; ne sunumda güç ve ne de yazılı bir seçim beyannamesi mevcuttu. Ahmet Çakır belgesiz ve gerekçesiz önerilerle fakat dostça ve arkadaşça bir konuşma yaptı.
Bir de rahatsız olduğum durum var: Bu bizim derneğimizdir. Ciddi, dedikodudan uzak eleştirileri, konuşacakları kendi aramızda yapmamız lazım. Sosyal medya denilen çukurda kongre dedikodularının yer almasını uygun bulmadım. Sonuç şu. Başkan Oğuz Tongsir, TSYD’nin hiçbir borcu olmadığını da açıklayarak, bu saygın örgütün inşallah iyiye doğru yürüdüğünü ortaya koydu. Genel kurul da ona ve ekibine büyük farkla güven verdi. TSYD’nin artık yalnız İstanbul’un değil, Türkiye’nin derneği olduğu açıktır. Birlikte yurt içi ve yurt dışında iyi günlere yürümesine yardımcı olmamız lazım.
Yorum Yazın
Facebook Yorum