"...Sonra Deniz'leri astılar.
Aynı acıları daha katmerli yaşadım...
Sol bilinç babadan öğretiydi ama kuşağıma yapılan haksızlıklar, katletmeler, işkenceler beni daha da solcu yaptı. Öğrendikçe ve yaşadıkça daha sosyalist oldum."
****
Bir isyan ateşidir...
Asla yere düşmemiş mücadele bayrağıdır
Metin Kurt...
Futbolu ve bu ülkeyi "para" için değil yüreğiyle sevendir.
(A Milli Takımın galip geldiği bir maçtan sonra kendisine yollanan primi 'ben bu maçta oynamadım' diyerek geri yollayandır.)
Milliyetçi Cepheli yıllarda Galatasaray kamplarında kitap okuduğu için ‘’ötekileştirilen’’ topçudur…
Futbol dünyamızda sendikal hareketin öncüsüdür..
Arkadaşlarının hakkını savununca 6 yıl formasını kuşandığı GS’den kopartılmıştır!
İşte o günlerde, Fenerbahçe'nin dünyaca ünlü Brezilyalı antrenörü Didi’nin açıklaması çok önemlidir:
“Metin Kurt, Galatasaray takımının yarısıdır.
Böyle bir futbolcu dünyada çok az bulunur.
Öyle bir futbolcuyu dışarıda bırakmak ihanettir.
İstemiyorlarsa, bize versinler”...
****
Gönderildiği Kayserispor’da haksızlığa uğrayınca kentteki fırıncılar ‘’ekmek çıkarmayız’’ diyerek yanında tavır almıştır.
Çok onurlanmıştır bu durum karşısında...
Yine Kayseri’de
Maden-İş Sendikası’nın patronlar örgütü MESS’e karşı başlattığı direnişe bir futbol emekçisi olarak destek olmuştur.
Hatta bir metal fabrikasında da -işçilere destek amacıyla da- çalışmıştır...
****
‘’Yasin- Ekrem-Aydın-Muzaffer-Tuncay-Bülent-Olcay-B.Mehmet- Gökmen-Çilli Mehmet’’li unutulmaz Cimbom’un Metin Kurt’udur o!..
37 kez Ay-Yıldızlı formayı kuşanmıştır.
‘’Çizgideki Gladyatör’’derler ona!
‘’Futbolun Spartaküs’’üdür de!
Devrimci Spor Emekçileri Sendikası Kurucu Başkanı’dır…
Kitap yazmıştır, TKP’den Milletvekili adayı olmuştur…
‘’Futbol borsada değil arsada güzel’’ sözünün tescili ondadır…
"Atılan hiçbir gol emekçilerin kalesine girmeyecek" ifadesinin de...
''Mustafa Suphi-Nâzım Hikmet-Kemal Türkler-Behice Boran-Ahmet Arif-Sinan Cemgil-Mahir Çayan-Harun Karadeniz-Ahmet Kaya-Yılmaz Güney-Deniz Gezmiş’’
‘’Ben bu takımın ancak ‘öğrencisi olabilirim’ diyebilen entelektüeldir...
****
‘’İnandığın herşeyi attığın kalbinde
İnanmadığın her şey yedek kulübende
Haydutlar ölmeden son bir dans ne dersin?
SEN Mİ GÜZELDİN YOKSA HAYAT MI
Kula kulluk etmezdin çok yanlış biriydin
SEN Mİ GÜZELDİN YOKSA HAYAT MI’’
Adına yazılan bu marşın sözleri, ona inanan tribünlerin sesidir..
Hiçbir topçuya böyle beste yapılmamıştır bugüne kadar…
****
Kısır futbolumuzda şu sözler onundur!:
‘’Spor kılıflı bu bataklığı biz yaratmadık, ama biz kurtaracağız. Sivrisineklerden bir gün mutlaka kurtulacağız… Yazanlar, çizenler, eli kalem tutanlar; düşüncesini midesinin sansüründen geçirmeyenler, yüreğinde iyilik, doğruluk, güzellik meşalesi sönmeyenler… Sporda söylenmeyen ne varsa biz söyleyeceğiz. Caymayız, caydıramazlar.”
****
Bir bilgedir o; hem de sosyalist bilge;
‘’Futbol nedir?
Siyasettir!
İddaa nedir?
Kumardır!
Şike nedir?
Rüşvetin spordaki adıdır!
Bugün Türkiye’de futbol ortamında hepsi vardır.
Siyaset; sporun babaevidir.
Kumarda şike kesinlikle vardır.
Mafya bunların olmazsa olmazıdır.
Şiddet, küfür, ırkçılık, cinsel ayrımcılık bunların hepsi spor ortamına yerleştirilmiş olgulardır.’’
Yedi yıl önceki Kurt(ça) tespitler, ne kadar günümüzü anlatıyor değil mi?
****
Merhum Spor Yazarı İslâm Çupi (İyi bir Fenerbahçeliydi!), dönemin Türk sağının resmî gazetesi olan Tercüman’da Metin Kurt’a destek vermişti.
İşte o yazısı Çupi’nin;
“ Spor basınına göre futbolcu sadece koşan, topu karşı kaleye götüren, kendi ceza sahası içindeki tehlikeleri taşıyan, hamallığa vücudunu kurmuş bir ‘kramponlu bebek’tir.
Sadece saha içinde kazanmayı düşünecek, stadın dışına çıktığında ise ‘Ben sömürülüyor muyum?’ sorusunu soramayacak, yarattığı değerle onu satın alan fiyatın zıtlaşıp zıtlaşmadığını araştırmayacak, ‘Ben neyim, nereye kadar varım?’ kurcalamasını yapmayacak, kısaca kafasını fötr şapka gibi vestiyere bırakıp, boynundan yukarısı olmayan bir jönün(!) hödüklüğü içinde takvim yaprağı koparıp duracak. Boş mukavelelere atılan ve insan uyanışının çok gerisini tarif eden manzaralara flaş ve kalem patlatanlar için Metin Kurt, futbolumuzda esmeyen kafaların üzerinde çalan bir alârm zilidir. Metin Kurt, renk aşkı denen bir sosyal körlüğün, sırt sıvazlama denen afyonun günümüzde insan mutluluğu için yetmeyen ‘donmuş haklar’ olduğu şuuruna varmış bir isyanın kişisidir.
Metin Kurt, Türkiye’de ‘futbolcu aklı aut çizgisine kadar devam eder’ şeklinde tarif edilen saha inşasının haklarına birtakım boyutlar kazandırmak istediği için sivri adam olmuştur.”
Metin Kurt’un vefatının ertesi günü de Radikal’de Bağış Erten onun için şunları yazarak ustayı anmıştı:
“Bu topraklarda hiç yaşanmamış bir hikâye onunki.
Geldikleri yerleri unutan, alt liglerde üç kuruşa, adamdan sayılmadan oynadıkları dönemi hafızasından çıkaran bugünün yaldızlı yıldızlarından biri değil o. Kendine Müslüman değil. İnsan olma derdinde hep. İnsan gibi anılmak derdinde.
Onurunun peşinde koşmayı top peşinde koşmaya tercih etmiş yani…
Malum, sendikal mücadele ve onurlu bir duruş uğruna yola çıktığında, futbolun efendileri hemen sürdü onu.
Futbolun dışına atmak istediler.
Ama mücadelesinden hiç ödün vermedi”...
****
Günümüzün
para pul şöhret peşinde koşan topçularına asla benzemezdi o!
Yıllar sonra
birlikte pespeşe 3 şampiyonluk yaşadığı
teknik direktör Brian Birch'ün ülkemize gelişinde bir ilginç hadise yaşanır.
Şöyle;
Havaalanında Birch'e gazete veriyorlar, o da okumaya sondan başlıyor.
Gazeteciler “Hocam, futbol sayfaları sonda bizde?” diye uyarınca, “Yok, Metin Kurt’u arıyorum.
Daha başbakan olmadı mı?” diye sorar İngiliz hoca...
****
Kendisinden bir anekdot;
"Yıldız yokuşunda belediye otobüsleri ile yarışıyordum, Beşiktaş’tan Etiler sapağına kadar... Otobüs duraklarda durup yolcu indirip bindirdiklerinde duruyor, nefes alıp vererek kültürfizik hareketleri yapıyordum.
Hareket ettiğinde yine yarış başlıyordu, gelecek durağa kadar.
Etiler sapağına dek süren bu yarış, o noktadan sonra aşağıya Beşiktaş’a doğru devam ediyordu.
Artık otobüs şoförleri bile tanıyordu beni.
Seneler sonra Galatasaray’da oynadığım zamanlarda da bu yöntemi yine aynı güzergâhta kullandım.
Bir gece durakta duran otobüsün camından başını çıkartan bir şoför beni tanıyıp 'Yine eski günlerdeki gibi, değil mi Metin Abi?' diye sordu."
****
O; İsmail Sarp Aykurt'un yazdığı gibi;
"Şimdi, kırmızı atkısıyla o ‘nostaljik ve romantik’ bir öğe olmanın çok ötesinde, eskilerden bize elimize tutuşturduğu mücadele bayrağıyla, önümüzde ve kol kola yürümeye devam ediyor.
Metin Kurt’un olduğu yer, emek, alınteri, eşitlik, özgürlük ve boş arsalarda koşan çocukların mis gibi ter kokuları, toprak kokan çorapları ile bezeniyor."
İlkeli, duruşu mükemmel, başeğmez örgütçü SOL’daki SAĞAÇIK ÇİZGİ METİN o!..
Metin’di...
Kurt’tu!
Bin Yıl Yaşayacaklardandı!..
"Futbolcumuzun Yılmaz Devrimcisi" 12 yıl önce -bugün- aramızdan ayrıldı...
Yorum Yazın
Facebook Yorum