Bir türlü çözemediğim bir konu var. Biz Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşları Demokrasiyi yanlış mı anlıyoruz? Çünkü, ağzı olan konuşuyor, yazıyor, adı sosyal medya olan kontrolsüz meydanda atıp tutuyor. Sonra müdahale edilip karşı gelinince; söz hakkı, demokrasi sözleri havada uçuşuyor. O zaman ben de soruyorum. Türkiye’de yalan söylenti çıkartmak, yalan haber yazıp çizmek, hatta yorum yapmak serbest mi? O zaman konuya muhatap olan, hedef gösterilen, düzeni bozulan, hakarete uğrayanların ve de ülkenin haklarını kim koruyacak?
Neredeyse bir ay oldu, bekliyorum, Dünya Kupasında hepimizi mutlu eden Milli Takımımızın ve Şenol Güneşin tamamen yalan olan prim haberini yapanlar yazanlar ne ceza alacaklar? Bu olayı kim kovalıyor? Hangi merci harekete geçti? diye.. Ses yok!. Bu ne demek? Meydan boş, isteyen istediği yazıp söylesin demek mi? Siz kurum olarak, sen vatandaş olarak bu kontrolsüz meydanda haklarınızı korumazsanız, kimin, hangi örgütün veya hangi ülkenin adamı oldukları belli olmayan, bu kara ağızlılar, bu kara kalemliler, bu kara mikrofonlular daha pek çok yalanla ülkede güveni sarsacak, ülkeye zarar verecek, çok kötü sonuçları olacak haberleri yazar, söyler, üretirler.
Yooook! Geri çekilmek yok! Belgeleri elde, gerçek olan haberlere saygımız var. Amma; bu kara ağızlı, kara kalemli ve kara mikrofonlulara ülkece topyekün savaş ilan etmemiz şart. Sorumlu birimleri de uyaralım. Bugün bana, yarın size. Susup ‘bana ne!’ demek en büyük vatan hainliği olur. Gerçek Demokrasilerde de kara yüreklilerle savaşın yolu budur.
Yorum Yazın
Facebook Yorum