Yakın geleceğin dünyası, teknoloji ve ekonomi açısından köklü değişimlere sahne olacak. Bunu çoğumuz biliyoruz. Teknolojik gelişmeler hız kesmeden devam edecek ve bu yenilikler ekonominin dinamiklerini de büyük ölçüde etkileyecek mutlaka.
Bugün içinde yaşadığımız dijital devrim o kadar hızlı gelişiyor ki, insanlığın büyük kesimi şaşkınlık içinde. Günümüzde büyük sermaye sahiplerinin ne arazileri ne petrol kuyuları ne de fabrikaları var. Sadece yazılımları var. Sermayenin teknoloji dâhilerine kayması, çok farklı sonuçlar doğurmaya devam edecektir deniyor uzmanlarca.
Teknoloji alanında, Yapay Zekâ ve makine öğrenimi en ön planda şimdi. Yapay Zekâ, tıp, eğitim, üretim ve hizmet sektörlerinde devrim yaratacak. Otomasyon, üretim süreçlerini hızlandıracak ve verimliliği arttıracak. Akıllı şehirler bu sayede daha sürdürülebilir ve yaşanabilir hale gelecek. Ayrıca, biyoteknoloji ve genetik mühendislik alanındaki ilerlemeler sağlık sektöründe büyük atılımlar sağlayacak, hastalıkların tedavisinde ve önlenmesinde yeni yöntemler sunacak.
Bunlar olumlu gelişmeler.
Ekonomi cephesinde ise, dijital para birimlerinin ve Blockchain (Blok Zinciri) teknolojilerinin finansal sistemleri dönüştüreceği, merkezi olmayan finans platformlarına, bankacılık ve finans hizmetlerine erişimi demokratikleştireceği söyleniyor. E-ticaret ve dijital hizmetlerin yaygınlaşması, geleneksel iş modellerini değiştirecek ve yeni iş fırsatları yaratacak. Ancak bu dönüşüm, iş gücü piyasasında da önemli değişikliklere neden olacak. Bu durum bazı işlerin ortadan kalkmasına yol açarken, yeni beceriler gerektiren iş alanları ortaya çıkacak. Bu nedenle, eğitim ve sürekli öğrenme, geleceğin iş gücünün en önemli unsurları olacak gibi.
Bu gelişmelerin artık net duyulan ayak sesleri, dünyada endişe ve korku yaratıyor. Durumu yaratanlar ise, fizik ve doğa kanunları dışında sınır tanımıyorlar.
Üstün teknolojinin yarattığı otomasyon, emeğe olan talebi azaltmakta, işsizliğe yol açmaktadır. Teknoloji kuruluşlarının, topladıkları “veri”nin karşılığı olarak oluşturulacak olan bir fona, kazançlarının bir bölümünü aktarmaları halinde, işsiz kalmış insanlara belli bir gelir garantisi sağlanabileceği dile getiriliyor.
Diğer önemli olay ise ekonomi ve hukuk dünyasının, özgürlük içinde giden teknoloji dünyasına mutlaka entegre edilmesi gerektiği.
Çevresel sürdürülebilirlik de geleceğin ekonomisinde önemli bir rol oynayacak tabii ki. Yenilenebilir enerji kaynakları ve sürdürülebilir üretim yöntemleri ekonominin temel taşları haline gelecek, kesinlikle. İklim değişikliğiyle mücadele ve çevresel koruma, ekonomik politikaların merkezinde yer alacak gibi.
Ufuktaki yeni dünyanın, teknoloji ve ekonominin birbirini destekleyerek daha akıllı, sürdürülebilir ve kapsayıcı bir toplum oluşturacağı “yeni bir dünya” olması umudunu taşımak gerek. Bu dönüşüm, bireylerin ve toplumların adaptasyon yeteneğine bağlı olarak büyük fırsatlar da sunacaktır zaten.
Önemli olan, mantalite değişikliğini başarmak gibi görünüyor. Yeni bir devlet anlayışını da, tabii ki…
Yorum Yazın
Facebook Yorum