Geçiriyoruz. Ekim ayı zaten, kayıplarımızla, anmalarla geçen acılı bir ayımızdı. Düşünür, tarihçi, Yazar ve Gazeteci Çetin Altan’ın da ekim kayıplarına eklenmesiyle, çok değerli bir kültür ve siyaset insanımızı da yitirmiş olduk. <Ekimin bitmesine 6 gün kaldı. İnşallah artık yeni kayıplarımız olmaz> demiştim ki; telefon acı acı çaldı ve Eşim Ayla’nın öz Halası Cumhuriyet Öğretmenlerinden Rüçhan Akbay’ın ölüm haberini aldım. 92 yaşında yaşama veda eden Rüçhan Öğretmen, Nazilli’li efsane futbol adamı ve Milli Hakem Macit Akbay’ın eşiydi ve Atatürk’ü 2 kez yakından görmüş olmanın ve sesini duymuş olmanın onur ve gururunu yaşardı. Başımız Sağolsun. Allah rahmetini esirgemesin. Cumhuriyetimizin 92’nci yıldönümü kutlamalarını da huzur ve mutluluk içinde, anlamına uygun şekilde, coşkuyla yaşarız. 1 Kasım günü de; güven ve huzur içinde sandıklara gider, oylarımızı kullanır ve halkımızın heyecanla beklediği demokratik değişimi,“hile ve usulsüzlük söylentilerini” çürüterek gerçekleştiririz. Bu hafta içinde; 28-29 Ekim Çarşamba ve Perşembe günleri, devletimizin en anlamlı günü olan Cumhuriyetimizin 92’nci yıldönümünü heyecan ve coşku içinde kutlayacağız. Cumhuriyetimiz ile birlikte Atatürk’ümüzü de anacağız. Bizim gibi 65 yaşını bulmuşlar; Cumhuriyetin erdemliliğini, sosyal, kültürel, ekonomik ve iletişim anlamında değerini çok farklı takdir ederler. Evet, Biz Cumhuriyetin fazilet ruhuyla büyüdük. Yetiştik. Bu nedenle Atatürk’e ve Cumhuriyetinin değerlerine gönülden ve yürekten bağlıyız. Evet Yaşasın Cumhuriyet. Yaşasın Atatürk İlkeleri... Herkesin, hepinizin, Cumhuriyet Bayramlarını Kutluyorum.Önümüzdeki Cumartesi günü; yani genel seçimden bir gün önce; “gerçek bir Cumhuriyet Değerimiz olan”, <İzmir Sevdalısı Erdal İnönü>’yü anacağız. 8 Yıl önce 31 Ekim 2007 günü tedavi edilmekte olduğu Amerika’da 81 yaşında hayata veda eden Türk Biliminin emsalsiz Fizik Duayeni, Türk Siyasetine Beyefendilik kazandırmış, öncü ve önder Cumhuriyet insanı, İzmir Sevdalısı Prof. Dr. Erdal İnönü’yü bu yıl da, 31 Ekim 2015 Cumartesi günü, Saat:11.00’de, ölümünden 1 yıl önce, İzmirlilere en son hitap etmiş olduğu Kültürpark Lozan Kapısı Girişinde ki Kültürpark <Atatürk-İnönü Lozan Anıtı> önünde toplanarak anacağız. Erdal İnönü, 1926'da İsmet İnönü ve Mevhibe İnönü'nün oğlu olarak, tam bir Cumhuriyet Çocuğu olarak, Ankara'da dünyaya gelmiştir. İlk, orta ve lise öğrenimini Ankara'da tamamlamıştır. 1947’de Fen Fakültesi'nden fizik lisansı diploması aldıktan sonra A.B.D.'ye gitmiştir. California Teknoloji Enstitüsü'nde, yüksek lisans ve doktora derecelerini almıştır. Aynı yıllarda teorik fizik alanında araştırmalar yapmıştır. Pek çok buluşa imza atarak “mucit” özelliğini kazanmıştır. Türkiye’ye dönmesinin ardından Ankara Üniversitesinde Fizik Asistanı olarak göreve başlamıştır. Doçent olarak tekrar Amerika'ya gitmiş "Atom Enerjisinden Yararlanma Programı" içinde çeşitli üniversite ve araştırma enstitülerinde başarılı çalışmalar yapmıştır. Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde Fizik Profesörü olarak öğretim üyeliği görevinin yanı sıra, Teorik Fizik Bölümü Ana Bilim Başkanlığı, Fen Edebiyat Fakültesi Dekanlığı ve Üniversite Rektörlüğü görevlerinde bulunmuştur. 1974'te İstanbul Boğaziçi Üniversitesine geçmiş, 1974 - 1983 yılları arasında fizik profesörlüğünün yanı sıra 6 yıl kadar da Temel Bilimler Fakültesi Dekanlığı yapmıştır. Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumunun kuruluşunda yer almıştır. TÜBİTAK Temel Araştırmalar Enstitüsü'nde kurucu müdürlük görevini yürütmüş, NATO Fen Komitesi'nde ve UNESCO Yürütme Kurulunda görev almıştır. Erdal İnönü, 1983 yılında Sosyal Demokrat Parti'nin (SODEP) kurucu genel başkanı olarak siyasete atılmıştır.SODEP ile Halkçı Partinin Birleşmesi sonucu kurulan SHP'nin ilk olağanüstü kurultayında SHP Genel Başkanı seçilerek bu görevini 1993 yılına kadar sürdürmüştür. 1986 yılı ara seçimlerinde İzmir Milletvekili seçilmiştir. 1987 ve 1991 genel seçimlerinde yeniden İzmir’den milletvekili seçilerek parlamentoda görevine devam etmiştir 1991 Genel seçimlerinden sonra Doğru Yol Partisi ile SHP'nin kurduğu koalisyon hükümetinde Süleyman Demirel’in Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı olarak görev üstlenerek 1993 yılına kadar bu görevini sürdürmüştür. SHP'nin Cumhuriyet Halk Partisi ile birleşmesinin ardından, 27 Mart 1995’te Erdal İnönü, Başbakan Yardımcısı ünvanı ile birlikte Dışişleri Bakanlığı’na atanmıştır. 27 Mart 1995 - 05 Ekim 1995 tarihleri arasında Dışişleri Bakanı, Başbakan Yardımcısı olarak da Büyük Başarılar elde etmiştir. 1995’den 2007 yılı Ekim’ine kadar geçen süreç içinde bir gönül adamı olarak çok sevdiği Halkının istemleri doğrultusunda ülkesinin her tarafında konferanslar vermiş, tarihe ışık tutan anı kitapları yayınlamıştır. Prof. Dr. Erdal İnönü, en son 9 Eylül 2007’de İzmir’in Kurtuluş Bayramı nedeniyle, Sancar Maruflu olarak Bana, Kız kardeşi Özden Toker’e ve Gazeteci-Yazar Elvan Feyzioğlu’na gönderdiği bir veda mesajıyla; çok sevdiği İzmirli hemşehrilerine ebediyen veda etmiştir. Prof. Dr. Erdal İnönü, tedavi gördüğü ABD'nin Houston kentinde, 31 Ekim 2007 sabahı Saat: 05:00'te hayatını kaybetmiştir. Vefat ettiği sırada yanında eşi Sevinç İnönü bulunuyordu. Erdal İnönü ile irtibatımızı 1970’den itibaren 36 yıl süreyle hiç kesmedik. Onun başarılarla dop dolu olan siyasi yaşamında da gönüllü danışmanlığını üstlenmiştim. Zorunlu olarak A.B.D.’de tedavi edilmekte olmasından çok rahatsızdı. “Güçlenir güçlenmez, hemen Türkiye’ye döneceğim. İzmir’e gelip Çeşme’de ve Dikili’de istirahat edeceğim.” Diyordu. Maalesef Türkiye’ye cenazesi geldi. 8 yıldır İzmir Kültürpark’da, Onun çok sevdiği Anıtın önünde andığımız,<Bilimin ve Siyasetin Beyefendisi Erdal İnönü> tam bir Cumhuriyet Aydınıydı. Cumhuriyetin Aydınlanma Değerlerine sımsıkı bağlıydı. Bu yıl da, 8’ncü ölüm yıldönümünde, her ikisini de çok sevdiği; “Babası İsmet İnönü’yle, Atatürk’ün” birlikte kompoze edildikleri Prof. Dr. Tankut Öktem’in eseri, Anıtın önünde Saat:11.00’de toplanıp, onu bir kez daha anacağız. Herkesi, hepinizi, Sizleri bekleriz.
3 yıl önce yitirdiğimiz Emsalsiz Tarihçi Turgut ÖzakmanUstamızın dediği gibi; ”Cumhuriyet, Atatürk’ün Erdemlilik Eseridir. Cumhuriyet’den daha büyük ve önemli bir olgu yoktur.” Türkiye’yi Türkiye yapan <Atatürk Cumhuriyetinin>, “Aydınlanma” değerleridir. Atatürk’ün belirlediği 1923- 1933 yılları arasındaki ilk 10 yıllık kalkınma süreci dosta düşmana Türkiye’nin ilerici ve çağdaş bir Avrupa Dünya Cumhuriyeti olduğunu kanıtlamıştır.
Türkiye Cumhuriyeti Atatürk’ün eseridir. Hiç kimse korkmasın, sıkılmasın; Atatürk Cumhuriyetini yıkmaya ve bölmeye; dış ve iç düşmanların Fetocuların, Apocuların, PKK’cıların, 2’nci Cumhuriyetçilerin ve dış dünyadan destek görenlerin güçleri asla yetmez. Türk Halkı; Ordusuyla, eğitimcisiyle, gençleriyle, çocuklarıyla, işçi ve köylüsüyle bir bütündür. Ay yıldızlı bayrağıyla, İstiklal Marşıyla bu ülkenin <bu ulus Devletin> sahibidir.
Biz Cumhuriyet Tarihimizin olgunluk dönemini bizzat yaşayanlardanız... Her ikisi de rahmetli olmuş Değerli Babam ile Sevgili Annem; Cumhuriyeti ilan etmeden önce ve sonraları Atatürk’ü en az altı kez görme ve karşılıklı konuşma mutluluğunu yaşamışlar. Cumhuriyetin 10’uncu Yıldönümüne bizzat katılmışlar. 1933 yılında Ankara’daki Onuncu Yıldönümü Törenlerinde; “Atatürk’ün Gençliğe Hitabını” sesinden canlı olarak dinleme şansını yakalamışlar.
Annem de Babam da Atatürk’ün 10’ncu Yılda okuduğu Söylev’inde ki TRT’de yayınlanan sesini hiç beğenmezlerdi. Atatürk’ün sesi daha gür, daha güçlü bir ses derlerdi. Annemin ve Babamın bugünlerde haklı olduklarını Atatürk’ün yeni teknolojiyle yenilenmiş gerçek sesini dinleyince anladım. Çok mutlu oldum. Biz, Cumhuriyeti ve Atatürk’ü; Babamızın ve Annemizin hiç kaybolmayan hafızalarından ve coşkulu anlatımlarından öğrendik... Ellili yılların Karşıyaka’sı bugünkü gibi değildi... Nüfus azdı. Herkes birbirini tanırdı. Şimdiki Vapur İskelesi’nin karşısındaki “Öğretmenevi”, <Karşıyaka Halkevi>’ydi. Her 28 Ekim’de Karşıyaka Halkevi’nde Cumhuriyet Balosu düzenlenirdi. Cumhuriyet Kutlamasından bir gün önce; Ahsen Gürtin Hoca’nın, Macit Aray Hoca’nın, Asım-İsmet Kültür kardeşlerin, Yanık Oğlan denilen Şair Niyazi Damla’nın, Tahsin Yaşamak Hoca’nın, Şiirlerini ve Kuvvay-i Milliyeci sohbetlerini dinlerdik. Bazılarının Eşleri de Öğretmen olan; Kemal - Rukiye Rua, İhsan Rua Ailesi, Emin - Fahrünnisa Örener, Cevat Ziya - Neriman Maruflu, Mihriye Kosova Ailesi, Fadıl - Meliha Bayanoğlu, Mebrure - Lütfü Aksungur, Samim Kocagöz Ailesi, Şükrü Sina Gürel’in Annesi Ferzan Gürel ile Babası, Sadi İplikçi, Dr. Ali Halim Bayar Ailesi, Sadberk - Nurettin Erkmen, Dr. Meliha - Dr. İzzettin Saykam, Ecz. Lütfü Krom Ailesi, Lamia-Hayrettin Saykam, Diş Doktoru Zeki Kadri Akdoğan Ailesi, Zehra - Cemal Aksoy Ailesi, Hikmet - Cevat Korkut, Melahat - Ahmet Kantar, Münire - Ferudun SŞehit ölümleriyle, bombalı katliamlarla, yüzlerce gencecik fidanlarımızın zamansız kayıplarıyla, yüreklerimizin paramparça olduğu çok hüzünlü bir ekim ayı geçirdik. Geçiriyoruz. Ekim ayı zaten, kayıplarımızla, anmalarla geçen acılı bir ayımızdı.
Düşünür, tarihçi, Yazar ve Gazeteci Çetin Altan’ın da ekim kayıplarına eklenmesiyle, çok değerli bir kültür ve siyaset insanımızı da yitirmiş olduk. <Ekimin bitmesine 6 gün kaldı. İnşallah artık yeni kayıplarımız olmaz> demiştim ki; telefon acı acı çaldı ve Eşim Ayla’nın öz Halası Cumhuriyet Öğretmenlerinden Rüçhan Akbay’ın ölüm haberini aldım. 92 yaşında yaşama veda eden Rüçhan Öğretmen, Nazilli’li efsane futbol adamı ve Milli Hakem Macit Akbay’ın eşiydi ve Atatürk’ü 2 kez yakından görmüş olmanın ve sesini duymuş olmanın onur ve gururunu yaşardı. Başımız Sağolsun. Allah rahmetini esirgemesin. Cumhuriyetimizin 92’nci yıldönümü kutlamalarını da huzur ve mutluluk içinde, anlamına uygun şekilde, coşkuyla yaşarız. 1 Kasım günü de; güven ve huzur içinde sandıklara gider, oylarımızı kullanır ve halkımızın heyecanla beklediği demokratik değişimi,“hile ve usulsüzlük söylentilerini” çürüterek gerçekleştiririz. Bu hafta içinde; 28-29 Ekim Çarşamba ve Perşembe günleri, devletimizin en anlamlı günü olan Cumhuriyetimizin 92’nci yıldönümünü heyecan ve coşku içinde kutlayacağız. Cumhuriyetimiz ile birlikte Atatürk’ümüzü de anacağız. Bizim gibi 65 yaşını bulmuşlar; Cumhuriyetin erdemliliğini, sosyal, kültürel, ekonomik ve iletişim anlamında değerini çok farklı takdir ederler. Evet, Biz Cumhuriyetin fazilet ruhuyla büyüdük. Yetiştik. Bu nedenle Atatürk’e ve Cumhuriyetinin değerlerine gönülden ve yürekten bağlıyız. Evet Yaşasın Cumhuriyet. Yaşasın Atatürk İlkeleri... Herkesin, hepinizin, Cumhuriyet Bayramlarını Kutluyorum.Önümüzdeki Cumartesi günü; yani genel seçimden bir gün önce; “gerçek bir Cumhuriyet Değerimiz olan”, <İzmir Sevdalısı Erdal İnönü>’yü anacağız. 8 Yıl önce 31 Ekim 2007 günü tedavi edilmekte olduğu Amerika’da 81 yaşında hayata veda eden Türk Biliminin emsalsiz Fizik Duayeni, Türk Siyasetine Beyefendilik kazandırmış, öncü ve önder Cumhuriyet insanı, İzmir Sevdalısı Prof. Dr. Erdal İnönü’yü bu yıl da, 31 Ekim 2015 Cumartesi günü, Saat:11.00’de, ölümünden 1 yıl önce, İzmirlilere en son hitap etmiş olduğu Kültürpark Lozan Kapısı Girişinde ki Kültürpark <Atatürk-İnönü Lozan Anıtı> önünde toplanarak anacağız. Erdal İnönü, 1926'da İsmet İnönü ve Mevhibe İnönü'nün oğlu olarak, tam bir Cumhuriyet Çocuğu olarak, Ankara'da dünyaya gelmiştir. İlk, orta ve lise öğrenimini Ankara'da tamamlamıştır. 1947’de Fen Fakültesi'nden fizik lisansı diploması aldıktan sonra A.B.D.'ye gitmiştir. California Teknoloji Enstitüsü'nde, yüksek lisans ve doktora derecelerini almıştır. Aynı yıllarda teorik fizik alanında araştırmalar yapmıştır. Pek çok buluşa imza atarak “mucit” özelliğini kazanmıştır. Türkiye’ye dönmesinin ardından Ankara Üniversitesinde Fizik Asistanı olarak göreve başlamıştır. Doçent olarak tekrar Amerika'ya gitmiş "Atom Enerjisinden Yararlanma Programı" içinde çeşitli üniversite ve araştırma enstitülerinde başarılı çalışmalar yapmıştır. Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde Fizik Profesörü olarak öğretim üyeliği görevinin yanı sıra, Teorik Fizik Bölümü Ana Bilim Başkanlığı, Fen Edebiyat Fakültesi Dekanlığı ve Üniversite Rektörlüğü görevlerinde bulunmuştur. 1974'te İstanbul Boğaziçi Üniversitesine geçmiş, 1974 - 1983 yılları arasında fizik profesörlüğünün yanı sıra 6 yıl kadar da Temel Bilimler Fakültesi Dekanlığı yapmıştır. Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumunun kuruluşunda yer almıştır. TÜBİTAK Temel Araştırmalar Enstitüsü'nde kurucu müdürlük görevini yürütmüş, NATO Fen Komitesi'nde ve UNESCO Yürütme Kurulunda görev almıştır. Erdal İnönü, 1983 yılında Sosyal Demokrat Parti'nin (SODEP) kurucu genel başkanı olarak siyasete atılmıştır.SODEP ile Halkçı Partinin Birleşmesi sonucu kurulan SHP'nin ilk olağanüstü kurultayında SHP Genel Başkanı seçilerek bu görevini 1993 yılına kadar sürdürmüştür. 1986 yılı ara seçimlerinde İzmir Milletvekili seçilmiştir. 1987 ve 1991 genel seçimlerinde yeniden İzmir’den milletvekili seçilerek parlamentoda görevine devam etmiştir 1991 Genel seçimlerinden sonra Doğru Yol Partisi ile SHP'nin kurduğu koalisyon hükümetinde Süleyman Demirel’in Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı olarak görev üstlenerek 1993 yılına kadar bu görevini sürdürmüştür. SHP'nin Cumhuriyet Halk Partisi ile birleşmesinin ardından, 27 Mart 1995’te Erdal İnönü, Başbakan Yardımcısı ünvanı ile birlikte Dışişleri Bakanlığı’na atanmıştır. 27 Mart 1995 - 05 Ekim 1995 tarihleri arasında Dışişleri Bakanı, Başbakan Yardımcısı olarak da Büyük Başarılar elde etmiştir. 1995’den 2007 yılı Ekim’ine kadar geçen süreç içinde bir gönül adamı olarak çok sevdiği Halkının istemleri doğrultusunda ülkesinin her tarafında konferanslar vermiş, tarihe ışık tutan anı kitapları yayınlamıştır. Prof. Dr. Erdal İnönü, en son 9 Eylül 2007’de İzmir’in Kurtuluş Bayramı nedeniyle, Sancar Maruflu olarak Bana, Kız kardeşi Özden Toker’e ve Gazeteci-Yazar Elvan Feyzioğlu’na gönderdiği bir veda mesajıyla; çok sevdiği İzmirli hemşehrilerine ebediyen veda etmiştir. Prof. Dr. Erdal İnönü, tedavi gördüğü ABD'nin Houston kentinde, 31 Ekim 2007 sabahı Saat: 05:00'te hayatını kaybetmiştir. Vefat ettiği sırada yanında eşi Sevinç İnönü bulunuyordu. Erdal İnönü ile irtibatımızı 1970’den itibaren 36 yıl süreyle hiç kesmedik. Onun başarılarla dop dolu olan siyasi yaşamında da gönüllü danışmanlığını üstlenmiştim. Zorunlu olarak A.B.D.’de tedavi edilmekte olmasından çok rahatsızdı. “Güçlenir güçlenmez, hemen Türkiye’ye döneceğim. İzmir’e gelip Çeşme’de ve Dikili’de istirahat edeceğim.” Diyordu. Maalesef Türkiye’ye cenazesi geldi. 8 yıldır İzmir Kültürpark’da, Onun çok sevdiği Anıtın önünde andığımız,<Bilimin ve Siyasetin Beyefendisi Erdal İnönü> tam bir Cumhuriyet Aydınıydı. Cumhuriyetin Aydınlanma Değerlerine sımsıkı bağlıydı. Bu yıl da, 8’ncü ölüm yıldönümünde, her ikisini de çok sevdiği; “Babası İsmet İnönü’yle, Atatürk’ün” birlikte kompoze edildikleri Prof. Dr. Tankut Öktem’in eseri, Anıtın önünde Saat:11.00’de toplanıp, onu bir kez daha anacağız. Herkesi, hepinizi, Sizleri bekleriz.
3 yıl önce yitirdiğimiz Emsalsiz Tarihçi Turgut Özakman Ustamızın dediği gibi; ”Cumhuriyet, Atatürk’ün Erdemlilik Eseridir. Cumhuriyet’den daha büyük ve önemli bir olgu yoktur.” Türkiye’yi Türkiye yapan <Atatürk Cumhuriyetinin>, “Aydınlanma” değerleridir. Atatürk’ün belirlediği 1923-1933 yılları arasındaki ilk 10 yıllık kalkınma süreci dosta düşmana Türkiye’nin ilerici ve çağdaş bir Avrupa Dünya Cumhuriyeti olduğunu kanıtlamıştır.
Türkiye Cumhuriyeti Atatürk’ün eseridir. Hiç kimse korkmasın, sıkılmasın; Atatürk Cumhuriyetini yıkmaya ve bölmeye; dış ve iç düşmanların Fetocuların, Apocuların, PKK’cıların, 2’nci Cumhuriyetçilerin ve dış dünyadan destek görenlerin güçleri asla yetmez. Türk Halkı; Ordusuyla, eğitimcisiyle, gençleriyle, çocuklarıyla, işçi ve köylüsüyle bir bütündür. Ay yıldızlı bayrağıyla, İstiklal Marşıyla bu ülkenin <bu ulus Devletin> sahibidir.
Biz Cumhuriyet Tarihimizin olgunluk dönemini bizzat yaşayanlardanız... Her ikisi de rahmetli olmuş Değerli Babam ile Sevgili Annem; Cumhuriyeti ilan etmeden önce ve sonraları Atatürk’ü en az altı kez görme ve karşılıklı konuşma mutluluğunu yaşamışlar. Cumhuriyetin 10’uncu Yıldönümüne bizzat katılmışlar. 1933 yılında Ankara’daki Onuncu Yıldönümü Törenlerinde; “Atatürk’ün Gençliğe Hitabını” sesinden canlı olarak dinleme şansını yakalamışlar.
Annem de Babam da Atatürk’ün 10’ncu Yılda okuduğu Söylev’inde ki TRT’de yayınlanan sesini hiç beğenmezlerdi. Atatürk’ün sesi daha gür, daha güçlü bir ses derlerdi. Annemin ve Babamın bugünlerde haklı olduklarını Atatürk’ün yeni teknolojiyle yenilenmiş gerçek sesini dinleyince anladım. Çok mutlu oldum. Biz, Cumhuriyeti ve Atatürk’ü; Babamızın ve Annemizin hiç kaybolmayan hafızalarından ve coşkulu anlatımlarından öğrendik... Ellili yılların Karşıyaka’sı bugünkü gibi değildi... Nüfus azdı. Herkes birbirini tanırdı. Şimdiki Vapur İskelesi’nin karşısındaki “Öğretmenevi”, <Karşıyaka Halkevi>’ydi. Her 28 Ekim’de Karşıyaka Halkevi’nde Cumhuriyet Balosu düzenlenirdi. Cumhuriyet Kutlamasından bir gün önce; Ahsen Gürtin Hoca’nın, Macit Aray Hoca’nın, Asım-İsmet Kültür kardeşlerin, Yanık Oğlan denilen Şair Niyazi Damla’nın, Tahsin Yaşamak Hoca’nın, Şiirlerini ve Kuvvay-i Milliyeci sohbetlerini dinlerdik. Bazılarının Eşleri de Öğretmen olan; Kemal - Rukiye Rua, İhsan Rua Ailesi, Emin - Fahrünnisa Örener, Cevat Ziya - Neriman Maruflu, Mihriye Kosova Ailesi, Fadıl - Meliha Bayanoğlu, Mebrure - Lütfü Aksungur, Samim Kocagöz Ailesi, Şükrü Sina Gürel’in Annesi Ferzan Gürel ile Babası, Sadi İplikçi, Dr. Ali Halim Bayar Ailesi, Sadberk - Nurettin Erkmen, Dr. Meliha - Dr. İzzettin Saykam, Ecz. Lütfü Krom Ailesi, Lamia-Hayrettin Saykam, Diş Doktoru Zeki Kadri Akdoğan Ailesi, Zehra - Cemal Aksoy Ailesi, Hikmet - Cevat Korkut, Melahat - Ahmet Kantar, Münire - Ferudun Sunay, Kemal Gençspor Ailesi, Şeküfe-Ulvi Başman Ailesi, Karakaplan Ailesi, Münire - Mehmet Temizocak’lar, Semahat - Ali Bodur Ailesi, Tahir - Dr.Tahsin Bor Ailesi, Dr. Ziya Ertemer Ailesi, Dr. Lebit Yurdoğlu Ailesi, Adnan Yamanlar Ailesi, Nevzat Kuymulu Ailesi, Tahir Türetken Ailesi, Baş Öğretmen İsmail Özkunt Ailesi, Fazlı Arınç Ailesi, Hayrettin Öngünşen Ailesi, Umar Ailesi ve daha pek çok Karşıyaka’lı aile çocuklarıyla geç saatlere kadar Cumhuriyet coşkusunu yaşarlardı. O günlerin ünlü Müzik Öğretmenleri Abdurrahman Bey, Fikri Bey, Sıtkı Bey, Muammer Bey ile Nuri Bey’in müzik şovları Cumhuriyet gecelerini süslerdi. Cumhuriyet Balolarının finali ise; “Onuncu Yıl Marşı”nın hep birlikte ayağa kalkılarak ve Türk Bayraklarının sallanılarak söylenmesiyle biterdi. Çocukluğumun Karşıyaka’sında geçen; fener alaylarıyla, görkemli resmi geçitlerle süslü ve <Cumhuriyet Balolarıyla> ve o günlerde yaşadığım Cumhuriyet coşkusunu daima hatırlıyorum, Hep hatırlayacağım. <Biz Cumhuriyetle geçtik bu yollardan.> <Biz; Cumhuriyet coşkusuyla büyüdük.> O ruhu halen koruyoruz. Koruyacağız,,, Yaşasın Cumhuriyet... Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti…unay, Kemal Gençspor Ailesi, Şeküfe-Ulvi Başman Ailesi, Karakaplan Ailesi, Münire - Mehmet Temizocak’lar, Semahat - Ali Bodur Ailesi, Tahir - Dr.Tahsin Bor Ailesi, Dr. Ziya Ertemer Ailesi, Dr. Lebit Yurdoğlu Ailesi, Adnan Yamanlar Ailesi, Nevzat Kuymulu Ailesi, Tahir Türetken Ailesi, Baş Öğretmen İsmail Özkunt Ailesi, Fazlı Arınç Ailesi, Hayrettin Öngünşen Ailesi, Umar Ailesi ve daha pek çok Karşıyaka’lı aile çocuklarıyla geç saatlere kadar Cumhuriyet coşkusunu yaşarlardı. O günlerin ünlü Müzik Öğretmenleri Abdurrahman Bey, Fikri Bey, Sıtkı Bey, Muammer Bey ile Nuri Bey’in müzik şovları Cumhuriyet gecelerini süslerdi. Cumhuriyet Balolarının finali ise; “Onuncu Yıl Marşı”nın hep birlikte ayağa kalkılarak ve Türk Bayraklarının sallanılarak söylenmesiyle biterdi. Çocukluğumun Karşıyaka’sında geçen; fener alaylarıyla, görkemli resmi geçitlerle süslü ve <Cumhuriyet Balolarıyla> ve o günlerde yaşadığım Cumhuriyet coşkusunu daima hatırlıyorum, Hep hatırlayacağım. <Biz Cumhuriyetle geçtik bu yollardan.> <Biz; Cumhuriyet coşkusuyla büyüdük.> O ruhu halen koruyoruz. Koruyacağız,,, Yaşasın Cumhuriyet... Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti…
Yorum Yazın
Facebook Yorum