Seçe seçe bitiremedik. Ne yeteneklimiz varmış ya! Kuzeyden batıya, doğudan güneye o kadar çok yeteneklimiz varmış ki, dillere destan… Fakat Paris sonuçlarına bakıyorum, kazanılmış bir altın madalya yok… Demek ki henüz yeteneklileri bulamadık.
Çeşitli zamanlarda yazdığım köşelerde, yeteneklilerin seçilmesi kadar bunların eğitilmesi, yetiştirilmesi, antrene edilmesinin daha önemli olduğunu vurgulamaya çalıştım. Kıymetli dostum Turgay Biçer’in dediği gibi, “Egzersize, spora, harekete yatkın olanların gelecekte başarılı olacaktır” düşüncesinden yola çıkarsak, yetenekli terimi yerine yatkın demenin daha doğru olduğu konusu giderek hem önem hem de doğruluk kazanıyor. Fakat bunlarla bilimsel temelli, yüksek kaliteli antrenmanlar yapılmazsa tüm çabaların üstüne bir bardak soğuk su içmek gerekebilir. Bir yerlerde ciddi yanlışlıklar yapıyoruz…
Bakınız, 2028’e 3 yıl kaldı. Olimpik branşların üstünde hafiften bir sis perdesi geziniyor gibi. Federasyon seçimleri tamamlandı. Yeni kurulların isim ve fotoğraflarını boy boy yeni medyada görüyoruz. Bazı branşlardaki arkadaşlarıma soruyorum, bu ekipler iş yapar mı diye; aldığım cevap çok ilginç: “Mümkün değil…”
Büyük hevesler ve vaatlerle seçim için propaganda yapan başkan adayları içinden seçim kazananlar, henüz seçimin yorgunluğunu atamadılar. Ama spor takvimi devam ediyor. İlköğretimin ilk üç yılı için henüz spor hocalarını tayin edemedik. VAR hakemlerini yurtdışından getirmeye başladık. Sırada trio’lar da yabancı ülkelerden gelecek görünüyor. Kendi hakemine, kendi antrenörüne, kendi sporcusuna güvenmeyen bir ülkenin ileriki yıllarda söz konusu edilen sporlarda başarılı olma imkânı var mıdır?
Özerk federasyonlarımızın özerk bir seçim sistemi ile baş başa olduğuna kim inanıyor? Haydi diyelim ki, camialar bunları belirliyor, seçimin ardından seçtikleri başkanı bile eleştirmeye başlamalarına ne dersiniz?
Uçsuz bucaksız bütçelerle oyuncu transferi yaparak kulüplerin yöneticilere borçlandırılmasına ne zaman son verilecek? Rakamları aşağı yukarı hemen herkes tahmin edebiliyor. Peki, bu oyuncularla ulaşılan başarı sıralaması nedir? Kimler sonuçlardan memnun ki?
İnsanları değiştirerek ne yetenekliyi buluruz ne de yatkını… Sistem yaratarak ya da uygulayarak bu işi başarabiliriz. Bunu yapmak zor fakat imkânsız değildir. İşe, önce spor kulüplerinden başlamak gerekir. Sonra federasyonlar ve ardından spor bakanlığımız devreye girmelidir. Kuşkusuz burada doğru insan kaynaklarının keşfedilmesi, çalışmaya ikna edilmesi gereklidir.
Ne yazık ki, birçok insanımız kendilerini bu ve buna benzer faaliyetlerden uzak tutuyorlar. Bakınız birkaç ismi onlardan izin almadan ve özür dileyerek burada yazıyorum: Dr. Ümit Kesim, Dr. Caner Açıkada, Dr. Gazanfer Doğu, Dr. Sedat Muratlı, Dr. Seyhan Hasırcı, Dr. Turgay Biçer, Dr. Mustafa Ferit Acar, Dr. Atilla Erdemli… Daha onlarca ismi sıralayabilirim…
Sonuç olarak; yetenek mi dersiniz, yatkınlık mı dersiniz ne derseniz deyin, eğer onları yetiştirecek bir sistemi, doğru insan kaynaklarını yaratamazsanız ortaya kaliteli bir ürün çıkmaz. Bunu sağlayacak olan düşünce üst yapısını aramaya ne dersiniz?
Yorum Yazın
Facebook Yorum