15 Temmuz darbe girişiminden sonra…
Açıklanıyor, ortaya çıkıyor…
Veya iddia ediliyor:
MİT’te belgeleri sızdırmışlar.
Ordu’da planları ele geçirmişler.
Yargı’da kararları değiştirmişler.
Danıştay’da dosyaları ayıklamışlar.
Sayıştay’ta raporları hazırlamışlar.
Üniversite yönetimlerini almışlar.
YÖK’ün sınav kumandasına oturmuşlar.
Emniyet’in kadrolarını sahiplenmişler.
Mülkiye’de vali, kaymakamları özel atamışlar.
Başbakanlıkta hareketleri izlemişler.
Külliye’de yaverlerin durumu malum.
***
Tespit/ iddialara dayalı operasyonlara devam ediliyor.
Hız kesmiyor.
Alınanlar, atılanlar, hapse konulanlar…
Liste halinde ilan ediliyor.
Olay öylesine büyüdü ki…
Başbakan illerde “kriz merkezi” oluşturulacağını söyledi, valileri uyardı:
“ Kendisine haksızlık yapıldığı kanaati olan, bu şekilde size dönüş yapan veya sizin tespitleriniz varsa bunları birinin vasıtasıyla toplayın.
Adalete ve akla uymayan bir iş varsa operasyonlar sonrası bakılacak, yanlış varsa düzeltilecek.
Yüzde yüz doğru yapılmayacağını baştan kabul ettik”
***
Cumhurbaşkanı da onayladı:
“ Şu var ki at izi, it izine karışmış vaziyette. “Ben bir şey yapayım da nasılsa tutar” diyenler var.
Öyle yorumlar yapılıyor ki, suçladıkları insanın o suçla alakası yok. O insana yaftayı yapıştırıyorlar.
Bu tür yanlıştan uzak durmak lazım”
***
Anlıyoruz ki, hassasiyet gereği doğmuş.
Şimdi bana soruyorlar:
“ Her yerde darbecilerin izi var da, Yüksek Seçim Kurulu’nda yok mu?”
Bazıları da derinleştiriyor:
“ Seçim sonuçlarının da incelenmesi gerekmez mi?”
***
Milli iradenin tecellisinde…
En önemli görevi üslenen YSK’ da hiçbir şeyin olmaması mümkün mü?
Cevabını bilmiyorum.
Muhatabı varsa…
Herhalde düşünüyordur!
Yorum Yazın
Facebook Yorum