Değiştiremeyeceğim şeyleri kabullenmek için sabır, değiştirebileceklerimi değiştirmek için cesaret, ikisinin arasındaki farkı anlayabilmem için ise akıl ver Tanrım.
“Shapiro” söylemiş bu çok anlamlı cümleyi.
Hem ülkemizin hem dünyanın, bir çoğumuzun daha önce yaşamadığı kadar zor bir dönemden geçtiğini hepimiz görüyoruz. Ya da öyle hissediyoruz.
Siyasi, toplumsal ve ruhsal olarak, zor zamanlardan geçmek; insanın hem bireysel, hem de toplumsal varoluşunu sorgulamasına neden olabiliyor, çoğumuzun başına geldiği gibi… Belirsizlik, adaletsizlik veya baskı ortamında hissettiğimiz çaresizlik, zihinsel yükümüzü ağırlaştırırken ruhsal dengemizi de sarsabiliyor.
Ancak; bu süreçleri daha sağlıklı yönetmenin mümkün olduğunu, içinde bulunduğumuz durumu kabullenmenin; sanıldığı gibi çaresizliği benimsememize neden olmadığını, hatta mücadeleye nereden başlayacağımızı anlamamızı sağladığını söyleyenler de var. Konuya bu açıdan bakanlar; karşılaştığımız zorlukları inkâr etmek yerine, bunların hayatın bir parçası olduğunu kabul edip bu süreçten nasıl güçlenerek çıkabileceğimizi düşünmemizin önemli olduğunu vurguluyorlar.
Bilgiye erişmek; olan biteni anlamak açısından elzemdir, ancak sürekli olumsuz haber bombardımanı ruhsal sağlığımızı olumsuz etkileyebilir. Dengeli bir medya tüketimi yaparak hem güncel olayları takip etmek, hem de kendimizi korumak gerekir. “Bazen bilinçli bir şekilde haberlerden uzaklaşmak ve zihni dinlendirmek önemli” diyor uzmanlar. Güvendiğiniz tv kanalını izleyin, kontrollü izleyin, sosyal medyada sizi üzen konuların üzerine gitmeyin, diyorlar. Sevdiğiniz, size yakın insanlarla olmak, hobilerinizin peşinden gitmek, sanatsal aktiviteleri arttırmak da çok önemseniyor.
Yalnız olmadığımızı bilmek, dayanıklılığımızı artırır gerçekten. Benzer duygular içinde olan insanlarla konuşmak, dertleşmek ve çözüm arayışına birlikte girmek hem bireysel hem de toplumsal güçlenmeyi sağlayabilir. Siyasi veya ruhsal krizlerin etkilerini hafifletmek için güvenilir insanlarla bir araya gelmek ve dayanışma ağları kurmak, hepimiz için faydalı. Temel değerlerde birleştiğimiz dayanışma ağı oluşturmak mümkün. Benzer düşüncedeki insanlarla bağlarımızı güçlendirmek kendimizi iyi hissetmemizi sağlayacaktır. Siyasi kaygıları azaltmanın bir yolu da siyasi eylemlerin içinde olmak, seçimlerde gönüllü çalışmak, oy vermek, anket vb. yapmak gibi. Bazen çok şey yapamazsınız ama bir konuda fark yaratabilirsiniz. Fark yaratmaksa çok değerli. Meditasyon, dua, nefes egzersizleri ya da doğada vakit geçirmek gibi yöntemler, ruhsal dayanıklılığa katkı koyuyor. Her şeyin değişmesini beklemek yerine, kendi çapımızda yapabileceğimiz küçük iyilikler ve eylemler, güçsüzlük hissini azaltıyor. Başkalarına destek olmak, sivil toplum kuruluşlarında çalışmak, bir davaya katkı sağlamak, bilinçli seçimler yapmak, umudu ve motivasyonu artırıyor.
Zor zamanlar geçicidir aslında. Her şey gibi. Tarih boyunca nice krizler yaşandı ve her biri zaman içinde farklı biçimlere evrildi. Savaşlar, yıkımlar, salgınlar, kayıplar. Zorlukların bir zaman sonunda geçeceğini bilerek, uzun vadede neler yapabileceğimizi düşünerek hareket etmek, daha bilinçli ve dengeli bir ruh hali içinde kalmamıza yardımcı olabilir. Sonuç olarak, siyasi ve ruhsal olarak zor zamanlardan geçerken, içsel dengeyi korumak, topluluk desteği almak ve bilinçli hareket etmek, süreci daha kolay atlatmamızı sağlayabilir.
En önemlisi ise umudu kaybetmemektir. Umudu kaybetmeden ilerlemeye devam edebilmeliyiz.
Yorum Yazın
Facebook Yorum