Prof. Dr. YAVUZ TAŞKIRAN
Bu kadar çok yabancı oyuncu transfer ettiğimize göre, alt yapılarımızda yetişen sporcularımız
istenilen performansı gösteremiyor olmalı. Üst liglerdeki takımlara baktığımızda yabancı oyuncu sayılarının giderek arttığını görüyoruz. Bunun birkaç sebebi bulunuyor. Ya alt yapıdan iyi oyuncular gelmiyor ya da yabancıları bize iyi pazarlıyorlar. İkinci olarak öne sürdüğüm konu aslında daha baskın olabilir. Ama neden alt yapı sporcuları üstlere tırmanamıyor?
Bunun birinci nedeni alt yapılara önem vermek istemediğimizden. Çeşitli girişimciler ünlü spor kulüplerinin isimlerini kullanarak bazı okullar açıyorlar. Ama bunların asıl amacı sporcu yetiştirmek değil, para kazanmak. Aileler giderek spora biraz daha önem vermeye başlıyor olsalar da pek sabırlı davranamıyorlar. Bir rengin altında organize edilen şirket okullarından kendi çocuklarının hemen elit düzeyde sporcu olarak çıkacaklarını sanıyorlar. Belki de buna inandırılıyorlar.
Kısa sürede çok iyi bir sporcu ortaya çıkabilir mi? Bu mümkündür. Genetik yapılar, hızlı biyolojik gelişim, yüksek top yeteneği ve becerisi bunu destekleyebilir. Ancak genele bakıldığında her bir yaş için bir beceri ve bunun gelişim değerleri söz konusudur. Gelişmekte olan yeteneklerin kalıcı hale getirilmesi o sporun teknik becerileri ile birlikte antrene edilmesi belirli bir süre alır. Buna hazırlıklı olmanın yanında sabırlı bir anlayış da gereklidir.
İşin bir başka yanı, alt yapıya kimsenin önem vermek istememesidir. Alt yapılarda çalışan antrenörlerin çoğu bu işi zorla yapmaktadır. Canla başla çalışanları ayrı tutuyorum. Bu antrenörlerin aklı hemen bir profesyonel takımda nasıl çalışırım düşüncesine kitlenmiş durumdadır. Kulüp yönetimleri de aslında mutfak yerine vitrine odaklanmış vaziyettedir. Bu ikilemi çözmüş çok iyi örnek kulüp isimleri verilebilir.
İzmir’de iken ilk hentbol oynadığım kulüp Altınordu idi. Üniversiteli gençler olarak sizde hentbol oynamak istiyoruz dediğimizde bir hafta içinde hentbol branş tescili yapılmış ve hocamız İsmail Yolcu da dahil hepimizin lisansları çıkmıştı. Bugün aynı kulüp, futbolda yaptıkları ile tüm ülke tarafından tanınan bir yapı olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu örnek sayısı artabilir. Ancak 80 milyona dayanmış bir nüfusta, hala birkaç kulüp ismi zorla söyleniyorsa burada ciddi bir sorun var demektir.
Bu sorunu çözmenin yolu okul sporlarında ve okulda spora yeniden gereken önemin verilmesidir. Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenlerinin yeniden motivasyon kazanmaları sağlanmalıdır. Okul spor kulüpleri ve okul spor kolları yeniden kurulmalıdır. Okul müdürleri spor yapmış ve spora destek veren yöneticiler içinden seçilmeli ve atanmalıdır. Okullarla semt kulüpleri işbirliği yapmalı, kulüpler alt yapılarını okullara bağlamalıdırlar. Okulların spor tesisleri kulüp alt yapı takımları tarafından kullanılmalıdır. Buralardaki giderler, kulüpler ya da yerel yönetimler tarafından karşılanabilir.
Diğer bir konu, alt yapı antrenör yetiştirme sorunlarının derhal giderilmesidir. Bütün sporların federasyonları alt yapılarda çalışmak üzere yeni yüzlerin yetişmesi için bir eğitim kampanyasına girişmelidirler. Bu adaylar, yaşından başlayıp, fiziksel ve ruhsal özelliklerine kadar ciddi bir sağlık kontrolünden geçirilmelidir. Ardından temel eğitim kurslarına tabi tutulmalıdırlar. Bu tür bir eğitimde Üniversitelerin Spor Bilimleri Fakülteleri ile işbirliğine gidilmelidir. Ancak buralardaki öğretim üyelerinin seçiminde çok hassas olunmalıdır.
Velhasıl alt yapı dedik onlarca sorunu arka arkaya getirdik. Sorun bilindiğine göre tanı da konulmuş demektir. Bu aşamadan itibaren tedaviye başlanmalıdır. Ama tedavideki uygulamalar ve doğru ilaç kullanımı göz ardı edilmemelidir! Alt yapının çözülemediği sporlarda inanılmaz üst yapı harcamalarının yapılması kaçınılmaz olmaktadır. Ama siz “Yok kardeşim, ben basarım parayı, alırım sporcuyu, bakarım işime” derseniz, bizim söyleyeceğimiz “Yolunuz açık olsun” demekten ibaret olacaktır.
Yorum Yazın
Facebook Yorum