Moloz nakliyatını yapabilecek tek at arabacısıyla fiyatta uzlaşılamayınca yıkımdan kurtulan ve şu anda Çeşme’deki tek kilise olan Haralambos Kilisesi Çeşme Fesstivali kapsamında muhteşem sergilere ve söyleşilere ev sahipliği yapıyor…
19. yy’da, Çeşme’nin en ünlü kiliselerinden birisi Haralambos Kilisesi’ydi. Aslında bugünkü kilisenin yerinde 18. yüzyılda inşa edilmiş başka bir kilise bulunmaktaydı, ancak Mora olayları nedeniyle tahribata uğramıştı. Mora’da patlayan olayların kendileri için kötü sonuçlanmasından korkan Rumların büyük bir kısmının Çeşme’yi terk etmesi üzerine bakımsız kalan bu kilise yıkılmıştı. 1829 yılında Osmanlı, giden Rumların yeniden evlerine dönmesine izin verdiğinde, Rumlar ibadet edecekleri bir yapının kalmadığını görerek yeni bir kilise inşa ettirmek için girişimlerde bulunmuşlardı. O günlerde, Çeşme ve civarı, Kaptan-ı Derya’nın idaresindeydi. Uzun arayışlar sonucunda yeni bir ibadethanenin yapımı için talepleri iletecek en uygun kişi bulundu: Türklerin de çok sevdiği Çeşmeli Nikalao (Nikoli) İliadi (Lias).
Nikoli, Kaptan-ı Derya’dan, birisi Alaçatı’daki Meryem Kilisesi olmak üzere iki kilisenin yapımı için gerekli izinleri almayı başarmıştı. 1830 yılında inşa edilen bu kilise, bugün Çeşme merkezinde ayakta kalmış tek kilisedir ve ayakta kalması da mucize olmuştur. Çünkü Çeşmelilerin verdiği bilgilere göre, bu kilisenin de diğerleri gibi yıkılmasına karar verilmişti. Ancak o günlerde, Çeşme’nin moloz nakliyatını yapabilecek tek at arabacısıyla fiyat konusunda uzlaşılamayınca yıkımından son anda vazgeçilmişti.
Aziz Haralambos
Hieromartis (kutsal şehit) unvanına sahip olan Aziz Haralambos, bu kiliseye ismini veren önemli bir din adamıdır. En eski azizlerden birisi olan Haralambos, Roma İmparatoru Septimus Severus döneminde (193-210) Manisa’da Hıristiyanların ruhani lideri olarak görev yapıyordu. Roma İmparatorluğu, henüz Hıristiyanlığı kabul etmediği için, dönemin valisi Lukianus tarafından verdiği vaazlar nedeniyle tutuklanmış ve işkenceye uğramıştı. Çırılçıplak soyulduktan sonra, derisi yüzülen Haralambos’un ağzına bir de hayvan gemi takılıp halkın içinde gezdirildiği ve sonra da başı kesilerek öldürüldüğü rivayet edilir. Bu kadar işkenceye maruz kalmasına rağmen inancından vazgeçmeyen Haralambos’un “kutsal şehit” olarak anılmasının nedeni budur. Kilisede Aziz Haralambos’un anıldığı gün 10 Şubat’tır.
Metropolit kilisesi olarak işlev görmüş Haralambos kilisesi, Ortodoks dünyası tarafından bilinen önemli bir kiliseydi. Alınlığı iki sütun sırası üzerinde yer alıyordu. Freskleri ünlü ressam İ. Sitaras tarafından çizilmiş üç nefli bu kilisenin sağ nefi Aziz Stefanos’a, sol nefi Meryem Ana’ya (Panaya) ve orta nefi de Aziz Haralambos’a ithaf edilmişti.
Freskler
Ressam İ. Sitaras’ın betimlediği freskler son yapılan restorasyon projesiyle açığa çıkarılmıştır. Kötü bir restorasyonla görünür kılınan freskler arasında İsa resimleri günümüze kadar gelmeyi başarmıştır. Özellikle orta nefte bulunan İsa tüm kiliselerde görülebilecek Pantakrator pozundadır. Elindeki kitapla, “tüm evrenin, dünyanın efendisi” anlamındaki “pantakrator” yazısı ve diğer eliyle yaptığı teslis işareti ile tanrısal vasfına gönderme yapmaktadır.
Orta nefte bulunan Meryem Ana freski de görülmeye değerdir. İki eli yana açılmış betimlenen Meryem’in rahmindeki İsa figürü dikkat çekmektedir. Meryem’in solunda bulunan monogram ise Meter (anne) anlamına gelen kısaltmayı içermektedir.
Buradaki bir başka fresk, kilisenin ithaf edildiği Aziz Haralambos’u göstermektedir. Tahrip olmuş başında hare bulunurken sağ eliyle teslis işareti yapmış olan Haralambos bir elinde de üzerinde haç motifinin bulunduğu İncil tutmaktadır.
Orta nefin son figürü Aziz Nikolas’tır. Noel Baba’yla özdeşleştirilen Myra/Demre’li (Antalya) Aziz Nikolas’ın 4.yy civarında yaşadığı ve Likya-Myra (Demre) piskoposu olduğu bilinmektedir. Aziz Nikolas, Patara’da (Kaş) doğmuş, Myra piskoposu olduktan sonra Diocletianus döneminde (284-305) hapse atılmış ve 324 yılında I. Konstantin (272-337) Roma İmparatoru olunca serbest bırakılmıştı.
Haralambos kilisesinin en fazla dikkat çeken freski ise bir gözdür. Kilisenin en hakim noktasında, apsisin üzerinde bulunan göz, cemaatin tüm hareketlerinin tanrı tarafından izlendiğinin sembolik anlatımıdır ve çok etkileyicidir. Her şeyi bilen, gören Tanrı’yı sembolize etmektedir; kendisinin dünyadaki sureti olarak yarattığı insanı, yani kendi görüntüsünü izleyen Tanrı’nın gözü. İnsanların Tanrı tarafından izlendiğini ve günahtan kaçınması gerektiğini hatırlatan önemli bir fresktir..
Yorum Yazın
Facebook Yorum