"Her gün 'Ulan bugün ne olacak' diye kalkıyoruz.
'Bu kadar da olmaz ki canım!' deyip yatıyoruz."
(Ferhan Şensoy)
Tepeden tırnağa tiyatrocuydu, tartışmasız da oyun yazarıydı.
Çağdaşla geleneksel tiyatroyu kusursuz birleştirendi.
Tek kişilik oyunların fikir babası sayılırdı.
İnsanı, hayatı "ustalıkla" sahneye koyardı.
Yurtsever aydın kimliğinden asla ödün vermezdi.
Yazar Ahmet Ümit onu,"Kahkahaların en güzel abisi"diye tanımlardı.
Cumhuriyetin tiyatro efsaneleri arasındaydı o!
****
"Uyumak güzel de kitle halinde uyuyunca sıkıntı büyük oluyor."
"Her sabah acaba bugün beni şaşırtacak neler olacak diye uyanıyorum, bu kadar da olmaz ki diye yatıyorum."
"Çok faşist bir yağmur yağıyor.
Sanırım kocaman bir şemsiyenin altında toplanma zamanı..."
"Hiç bir şeyin hesabının sorulmadığı
hukuksal bir cıvıklık dönemi yaşıyoruz..."
"Herkesin düşüncesine saygı duymak gerekir diye düşünülüyor
Bir salaklığa saygı duyulamaz
Kimi cıvıl beyinlerin,örümcekli düşüncelerine saygı göstermek değil,savaşmak gerekir
Her eblehin,zırva düşüncesine saygı duymak zorunda değiliz,sövgü gösterme hakkımız mahfuzdur..."
"Bir gün ben de uçup geleceğim gökyüzüne. Buluşuruz gökyüzünde neşeli bir meyhanede..."
sözleriyle de anımsarız Şensoy'u...
****
1980'de Ortaoyuncular Tiyatrosu'nu kuran Ferhan Şensoy, Kel Hasan Efendi'den günümüze gelen "Ortaoyuncuları Kavuğu''nu Münir Özkul'dan devralmış, 2016'da da Rasim Öztekin'e devretmişti .
Rasim Öztekin’i kaybettiğimizde de şöyle demişti;
"Günü geldi,
uçtu gitti gökyüzüne. Kavuklu fotoğrafı asılı durur Ses 1885’te.
Bir gün ben de uçup geleceğim gökyüzüne. Buluşuruz gökyüzünde neşeli bir meyhanede.”
Kavuştular...
****
En ünlü repliklerindendi;
"Aç parantez, ‘günaydın lan yaşamak’ kapama siktiret, açık kalsın parantez.”
Son röportajından şu sözler de;
''Eğilip bükülme devrinde değiliz. Türkiye’yi aydınlığa çıkarma gibi bir mesuliyetimiz var. Belki o gün gelirse, Beyoğlu yine bir kültür sanat merkezi olur, ben de tekrar sokağa çıkarım.''
****
"Türkiye’nin mizah konusu açısından sıkıntısız, tiyatrocu için zor bir ülke olduğu konuşulur hep. Türkiye’de mizah ve tiyatro yaparken neler zorladı sizi?" sorusuna verdiği yanıttır;
"Neler zorlamadı ki!
Neyse ki zorlukları seven bir adamım, kolay yılmam. Şan Tiyatrosu yangınını bilmeyen kalmamıştır. 'Muzır Müzikal' benim yazdığım ve sahneye koyduğum bir oyundu. Tiyatroya tehdit mektupları yağıyordu, oyunlarımız gericiler tarafından basılıyordu. Yobaz gazeteler ismimi ölüm listelerinde yayınlıyorlardı.
Bir gece oyundan sonra yakıldı Şan Tiyatrosu, daha yangın söndürülemeden dönemin valisi elektrik kontağı diye açıklama yaptı. Aklı olan sorar, yahu nedir bu acele?
O günden bugüne pek çok şey değişti, iyi yönde değil maalesef…
Şu an çok daha kötü bir Türkiye senaryosuyla karşı karşıyayız.
Muhalefetin her safta susturulmaya çalışılması, iktidarın korkusunun göstergesi.
Biz Ortaoyuncular olarak çizgimizi hiç değiştirmedik, hâlâ çok sert muhalefet yapıyoruz sahnede.
Bundan sonra da değişmeyecek!.."
****
Yıl 1998...
Ferhan Şensoy bağlaması ile türküsünü söylüyor TRT ekranlarında;
Usta isim, 24 yıl önce doğaçlamasıyla adeta bugünleri anlatıyordu sanki.
Şöyleydi türkünün sözleri:
“Bu akşam çarşamba, yarın akşam perşembe
Bu akşam buradayım, yarın akşam neredeyim
Meddahınız gidecek, bir gün yine gelecek
Güldürdüm gidiyorum, düşünün geleceğim
Sahne bir okuldur. Ustam Münir Özkul’dur.
Meddah Aşki, Meddah Sururi, Dümbüllü İsmail, Kel Hasan Efendi
Bu sahneden geçtiler alkışlayın onları.
Siz beni boş verin onları alkışlayın”
****
Yazar Ümit Alan ne güzel yazmış;
"Ağustos’un gidişi, Ferhan Şensoy’un gidişi demek. Yaşadığımız sürece bundan böyle de hep öyle olacak.
Sonra işte Ferhangi bir sonbahar başlayacak."
"O iyi insanlar o güzel atlara binip çekip gittiler..."
Ferhan Şensoy da
-3 yıl önce bugün-
ardında onlarca kitap, çok sayıda oyun, senaryo, filmler, kendine özgü "sözler" bırakarak gitti.
Tiyatro onunla, onun onurlu meslektaşlarıyla yaşamaya devam edecek...
Yorum Yazın
Facebook Yorum