İnsanlıktan ve onun vicdanından, medeniyetinden payınıza ne düştüğünün ölçüsü, hayvanlara nasıl davrandığınızdır
(Kadri GÜRSEL- Gazeteci Yazar)
İnsan-köpek dostluğu üzerine gerçek bir öyküden sinemaya uyarlanan, dünyada büyük ilgi görmüş bir sinema filmiydi “Hachiko Monogatari”.
Gerçek hikayedir! Japonya’da 1920’li yıllarda yaşanmıştır.
“Hachiko”, Tokyo Üniversitesi’ndeki bir tarım profesörünün evlat edindiği "Akita" cinsi safkan bir köpektir.
Asıl adı “Hachi” yani Japonca dilinde “Sekiz” anlamına gelir.
Burak Göral’ın yazdığına göre; “Çevrilen filminde bir sahnede belki de sekizinci doğan yavru olduğu için bu adı aldığı söyleniyor. Sekiz numarasının Japonya’da ilahi bir anlamı da varmış, cennetten dünyaya iyilik için inmiş olabileceğinden de bahsediliyor.
İsminin sonuna eklenen ‘ko’ ise bizdeki -ciğim, -cığım anlamına geliyor.”
1987 yapımı Japon filminde Profesör Hidesabura Uneo ile Hachi’nin hikayesi anlatılır.(2009’da da Hollywood versiyonunda Richard Gere başroldeydi. “A Dog’s Tale-Bir Köpeğin Öyküsü’’ydü filmin ismi de)
"Hachiko" her sabah işe giderken evden Shibuya tren istasyonuna yürüyen sahibine eşlik eder.
Sahibini uğurladıktan sonra da aynı şekilde eve geri döner.
Profesör her gün dönüşte istasyonda "Hachiko'’nun kendisini karşıladığına şahit olmaktadır.
Bu sevimli ve zeki köpek sahibinin ne zaman döneceğini biliyor ve onu karşılamaya geliyordur her gün.
"Hachiko" bütün bir yıl boyunca her sabah sahibiyle istasyona gidip, her akşam da aynı yerde onu karşılar.
Ancak bir gün profesör Uneo okulda kalp krizi geçirip vefat eder.
"Hachiko", o günden itibaren 10 yıl boyunca her gün aynı yerde sahibini beklemeyi sürdürür.
"Hachiko’'nun bekleyişi 8 Mart 1935’te istasyon çıkışında biter,
"Hachiko" artık sahibine kavuşmuştur.
Külleri Tokyo’daki Aoyama Mezarlığı’nda Profesör Hidosabura Uneo’nun yanına konulur.
Kürkü de doldurulur.
Japonya Ulusal Doğa ve Bilim Müzesi’nde sergilenmektedir.
İstasyonda beklediği yere de bronz heykeli dikilir.
Metro hatlarından birine de adı verilir "Hachiko"nun...
****
İşte "Hachiko"
İşte sadakat!
İşte vefa!
İnsanoğlunun köpeklerle kurduğu sağlam dostluğuna değinen -birçoğumuzun da bildiği- en güzel hikayelerden biridinin kahramanıdır "Hachiko"...
****
Bugünlerde gündemin önemli konularından birir sokak hayvanlarını katletme yasasının
TBMM komisyon toplantısında görüşülmesi...
Bu yasa teklifine karşı çıkanlar -elbette- temel olarak yaşam hakkını savunanlardır!
Sokak hayvanlarını katletmeden bilimsel ve akılla çözüm olduğu konusunda ortak akılda buluşanlardır.
Düşünebiliyor musunuz, sokaklarımızdaki canlar, toplumun bir bölümünce adeta düşmanlaştırıldı.
Cumhuriyet Yazarı ve Hayvan Özgürlüğü Aktivisti Zülal Kalkandelen (Ona göre ‘insanın ve insan dışı hayvanın bu dünyaya gelmekle kazandığı yaşam hakkı, dokunulmaz olmalıdır)
bu konuda en tutarlı kalemlerden biri.
Bu yüzden de yüzlerce trol hesap ve yandaş haber sitesince hedef gösteriliyor.
Katliama;
“İtlaf”, “uyutma” sonra da “ötenazi” dediler, toplumun vereceği tepkiyi ölçtüler kendilerince.
Büyük bir algı operasyonu da sözkonusu.
Halk arasında infial yaratılmasına çalışılıyor sanki!..
****
Müzisyen kimliğinin yanısıra, öykü ve romanlarıyla tanınan
Zülfü Livaneli köşe yazılarından derlenen “Edebiyat Mutluluktur isimli kitabında(Doğan Kitap-2012)
“Edebiyatta Köpek Teması” yazısında şöyle yazmıştır;
“Batı ülkelerinde hayvan adları hakaret anlamında pek kullanılmaz.
Tam tersine İskandinav dillerindeki Björn (ayı) gibi, hayvandan gelen insan isimlerine çok sık rastlanır. Bizde de Aslan, Ceylan, Gazal, Şahin, Doğan gibi isimler var, ama hayvanlar arasında ayrım yapıldığı için bazı hayvan adları aşağı görülerek hakaret anlamında kullanılıyor. Bunların başında da şu güzel köpekler geliyor. Dünyada sadakati, koruyuculuğu ve sevimliliğiyle tanınan bu güzel yaratıklar, bizde çoğu zaman aşağılanıyor, insanlar birbirinin canını yakmak istediğinde köpek ve it kelimelerini kullanıyorlar.”
Ne doğru…
Ataol Behramoğlu Ustamız da ne güzel söylemiş?;
“Ağzı var dili yok masum köpeğin yaşama hakkını savunmak, bir bebeğin yaşama hakkını savunmaktan farksızdır. Köpeğin yaşama hakkına duyarsız olanın, insanın yaşama hakkı konusunda samimi olabileceğine inanmıyorum.”
Ben de inanmıyorum!
****
Bir kez daha...
İşte "Hachiko sadakatı. Var mı böyle?
Ki çoğaltırız örneklerini de...
Unutmayalım;
“…Hayvanların çoğu insan gibidir. Hem de iyi insan gibi…”
Fazla uzatmaya gerek yok, bu yasa önerisi “buram buram kan kokuyor…”
Sırada sokaktaki evsizler mi var?
Yasa önerisi, idam fermanı gibi canların…
Yorum Yazın
Facebook Yorum