"Ve bir gök olsun istedim yüzümde, mavi, bulutsuz
METİN olmaktan başka şansı var mıydı yoksulların
Ben oldum işte, oldum ve öldüm"
(Mahmut Temizyürek)
****
29 yıl önce bugün İstanbul'da Çevik Kuvvet'in polislerince dövülerek öldürüldü
Evrensel Muhabiri
Metin Göktepe.
Emniyet, Valilik, İçişleri
Bakanlığı cinayeti, -medyanın güçlü dayanışmasıyla -kabullendi.
Dönemin Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı merhum Nail Güreli'nin ve meslektaşlarının büyük çabası övgüye değerdi cinayetin aydınlatılmasında.
Nail Güreli ve genç gazeteci arkadaşlarının sayesinde dönemin Başbakan ve Cumhurbaşkanı davaya müdahil olmak zorunda kaldılar ve sanık polislerin teslim olmaları için talimatlar verdiler.
1998’de düzenlenen Metin Göktepe Gazetecilik Ödülleri’nin birincisi de Nail Güreli’ye verildi.
****
Evet, faili meçhul kalmadı cinayet.
6 polis yargılandı, tutuklandı.
Dava İstanbul’dan Aydın’a oradan da Afyon’a -adeta- sürgün edildi.
Direncin sonunda, beş polise “Kastı aşan insan öldürmek” ve “Faili belli olmayacak şekilde insan öldürmek” suçlarından yedişer yıl altışar ay hapis cezası verildi.
Bir polis ise Yargıtayın kararı bozmasından sonra 20 ay hapis ve beş ay kamu hizmetlerinden uzaklaştırma cezası aldı.
Mahkum polisler cezalarını tamamlamadı, çünkü Aralık 2000’de "Rahşan affı" çıkmıştı(!)
****
O günden beri anacığı Fadime'nin, ablası Meryem'in, sevdiklerinin, sevenlerinin acısı hiç dinmedi.
Yüreklerdeki yaraları kabuk bağladı.
Kanlı kazağı da bugün İzmir Gazeteciler Cemiyeti'nin Basın Müzesi 'nde sergilenir...
****
Abla Meryem Göktepe'nin duygularıdır;
"29 yıl önce bugün, Metin gözaltında katlediliyor ve yüzlerce gözaltına alınmış yurttaş panik halinde serbest bırakılıyordu. Aralarında Metin yoktu, çünkü 'gazeteciye özel muamele' denilerek vahşice dövülerek katledildi.
O gece Metin'in yollarını gözleyen annem sabaha kadar uyumadan bekledi Metinini. Önce gözaltına alınmadı denildi en en yetkili (!) ağızlarca. Sonra bugün hâlâ minnetle hatırladığımız tanıklar tüm baskılara rağmen Metin'in işkence edilerek öldürüldüğüne tanıklık etti. 'Ben gazeteciyim, Metin Göktepe' diye haykırarak kendi katlediliş haberini de yaptı.
Çünkü emek ve hak arayanların gözaltında kayıpların habercisiydi Metin.
Onbinlerce insanımız kilometrelerce yol yürüyerek son yolculuğuna uğurladı.
Bugün Polonez işçilerinin direnişi zaferle bitti, Metin de oradaydı sanki.
Ne yazsam eksik, ne söylesem sensizlik, kocaman bir özlem...
Seni çok özlüyorum çok.
Metin Göktepesiz 29 Yıl.
Metin'i düşünerek geçen 29 yıl..."
****
Nail Güreli ,9 Nisan 2011'deki yazısını şöyle bitirmişti;
"Her şeye karşın, umutsuzluğa yer yok. METİN’ler mücadele bayrağını elden ele vererek yüceltecekler ve bir gün gerçek gazetecilik egemen olacak."
Meslektaşımız Bahadır Özgür'ün de dediği gibi;
"Metin Göktepe katledildikten sonra adı mazlumun, fakirin, kimsesizin, emekçinin tarafında olan gazeteciliğin sloganına dönüştü:
"METİN ol!
Sennur Sezer dizeleri bu yazının finali olsun;
"Şimdi bir yeni duvara
Katıyoruz inancımızı ve emeğimizi
Adını kattığımız gibi hep yaşayacaklara
Bir çakıltaşı daha alıyor yerini
Adı METİN
Soyadı GÖKTEPE
İşi Gazeteci
Tanığı gerçeğin..."
Yorum Yazın
Facebook Yorum