Bizim ülkemiz olsun, “İki devlet tek millet” dediğimiz kardeş Azerbaycan ve Yavru Vatan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde de güzel insanlarla muhteşem işler oluyor…
“Üzerinde durduğun işi seversen onu daha iyi bir hâle getirmekten zevk duyarsın” sözü ne de anlamlı değil mi? Bunu Amerikalı ünlü yatırımcı ve finans yöneticisi, Charles Schwab Corporation'ın kurucusu ve başkanı Charles R. Schwab’in hangi amaçla söylediği apaçık ortada!
Düne bakacak olursanız, işini seven insanların ürettikleri sadece kendisine değil, ülkesine hatta yaşadığı bu evrene de çok büyük katkılar sağlamaktadır. Bugün de bunun aynen devam ettiğini söylemekten gocunmamalıyız.
Şöyle etrafımıza göz gezdirdiğimizde ülkemiz kadar, yaşamın dört bir yanında “güzelliklere güzellik” katanların işini şevkle yaparken de, işi benimsediği ve alın teriyle hizmeti görev saydığını pek ala söyleyebiliriz. Diyeceksiniz ki, işini yapanlar karşılığını almıyorlar mı?
Doğru!.. Alıyorlar. Alacaklar da… Ama hak ettiğini!
Bugün işini yapanlardan fazla, yapmayanların kazandığı bir dünyada yaşıyoruz. Hakkını alamayanlar kadar hak talep etmeyenler, sevda uğruna üstlendikleri işleri “dört dörtlük” gönül rızasıyla yapanlara rastlamıyor değiliz. Bunlar bizlerin ayakta kalmasını sağlıyor…
“Gününü gün eden” ile “İşinin hakkını veren”in ayırt edilemediği ortamda siz olsanız ne yaparsınız?
Bence; “Kalbinizin sesini dinleyin. Elinizi vicdanınıza koyun ve yukarıya bakın!..”
17. yüzyılda önemli Anglo-Galli tarihçi ve yazar olan James Howell’in unutulmayan bir sözünü örnek olarak vermek istiyorum: “Bir metre iş yapmayı, bir kilometre söz vermeye değişmem.”
Ben buyum…
Böylesine onurlu insanlar yok mu?
Çok!..
Bugün üç ayrı devletten üç ayrı örnek vereceğim…
Hazar İsayev. Olimpiyat ve Dünya Güreş Şampiyonu, Azerbaycanlıların sevgilisi, Azerbaycan Milli Olimpiyat Komitesi Başkan Yardımcısı, Azerbaycan Fair Play Komitesi Başkanı ve Avrupa Fair Play Komitesi Yönetim Kurulu üyesi.
Neredeyse benim kadar İngilizcesi olmasına karşın, Dünya ve Avrupa Fair Play Komitelerinin en etkin isimlerinden biri durumuna geldi… Onun ortak dili dostluğu, çalışkanlığı, dürüstlüğü ve tuttuğunu koparmasıydı… Sonunda Avrupa Fair Play Komitesi’nin en üst kademesinde yer aldı. Böyle birisinde İngilizce olsa ne olur, olmasa!.. Ya bir de bülbül gibi konuşsaydı…
Döneminde dünyanın en ünlü güreşçisi olması, onu zirveye çıkarması mütevazılığından bir şey kaybettirmedi. Hep çalıştı, ülkesine daha iyi neler yapabilirimin kavgasını verdi. Ama asla Fair Play’den ayrılmadı…
Azerbaycan’da efsane olan Hazar, Bakü'de Spor Temayüllü Yatılı Okulu, Azerbaycan Devlet Beden Eğitimi ve Spor Enstitüsü, 30 yaşında sporu bıraktıktan sonra da Bakü Devlet Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi…
Hazar işte bu… Sadece güreşçi değil…
Dönelim Yavru Vatan Kuzey Kıbrıs Cumhuriyeti’ne… Hasan Senin’i belki duymuşsunuzdur. Belki de bir yerlerde okumuşsunuzdur. KKTC HİS (Herkes İçin Spor) Federasyonu’nun Başkanı. Vatanı uğruna ölümü bile göze alarak “Kıbrıs Gazisi” olma şerefine ulaşan mühendis, spor adamı… Son derece mütevazı. Her zaman halkın içinde, halkının yanında. Aşk dediğinde, önce eşi geliyor… Sonra ülkesi ve İzmir…
“İzmir de, nereden nereye?” demeyin. Resmen “İzmir Aşığı” olan Hasan Senin, KKTC ve Türk Vatandaşı. Türkiye’deki ikameti de İzmir Manavkuyu’da… Üstelik Ege Üniversitesi mezunu…
KKTC’de emekli oluncaya kadar Su İşleri Genel Müdürlüğü görevini başarıyla üstlendi. Bugün onun imzasını taşıyan harika çalışmalarını sporda da sürdürmüş olacak ki; KKTC’nin vazgeçilmezlerinden birisi…
Bisiklet Federasyonunda genel sekreterlik derken, baskılar sonucunda HİS Federasyonu Başkanlığını kabul etmek zorunda kaldı. Sonra seçimle geldiği başkanlığını da başarıyla sürdürmeye başladı, peş peşe seçimleri kazanınca koltukta kaldı. Halen göreve devam ediyor. Şu an da KKTC’de en çok faaliyet yapan, tesisleşmeyi sağlayan, bocce ve oryantiringi sevdiren, her yaş grubunu sporun içine çeken ve en başarılılar listesinde de üst sıralarda olan spor federasyonu başkanı…
İnşallah yakında bu kez de KKTC’nin başşehri Lefkoşa da yeniden bir araya gelerek, söz verdiği “Şeftali Kebabı”nı afiyetle yiyeceğiz… Sonra da “Bostanlıspor-HİS Federasyonu dostluk ve karşılaşmalar anlaşması”na imzaları atacağız…
Hasan Senin gerçekten büyük işler başarıyor, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde… Sadece Yavru Vatan da değil, Türkiye’de ve Avrupa da tanıyanlar onun için hep aynı şeyi mırıldanıyor: “Hasan başkan en iyisini yapar…” Sporda ambargolu KKTC’yi Avrupa’da bocce federasyonunda temsil etmesi onun başarısının en büyük göstergesi olsa gerek!
Amerika Birleşik Devletleri Donanma eski Bakanı George Bancroft’in dediği gibi: “Bize değer kazandıran şeyler, yaptığımız işlerdir.”
Güzel işler yapmak, güzel insanları yaratır veya onların birkaç adım öne çıkmasını sağlar. Elbette sevenleri artarken, çekemeyenler de çoğalır. Bu doğanın kanunu… Önleyemezsiniz!..
Mevlana’nın şu sözünü… Belki de içindeki kelimeleri kesinlikle bileceksiniz… Bundan da eminim: “Sevgide güneş gibi ol. Dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi ol. Hataları örtmede gece gibi ol. Öfkede ölü gibi ol. Her ne olursan ol. Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol...”
Dönelim mi, ülkemize… Hem de şehrimize…
Suat Korkmaz… Karşıyaka Halk Eğitim Merkezi ve ASO Müdürü.
Tanır mısınız?
Çok eskiler de tanışmıştım… Çok derken de yüzyıl değil!.. 20-25 yıl öncesi gibi…
Sonraları yollarımız kesişmedi.
Yıllar aradan geçmişti ki okul müdürü olarak karşıma çıktı. Sonra da şu anki görevi vesilesiyle sık sık görüşür olduk… İyi ki yeniden buluştuk…
Yukarıda adı geçen dostlarım gibi severim, Suat Müdürümü de… Ama beni bilen bilir… Sevgiyi her zaman kalbime gömerek, profesyonelliğin gereğini yaparım… Bu satırları yazmamı Karşıyaka Halk Eğitim Merkezi’ndeki çalışmaları vesile oldu. Göreve geldiği günden bu yana yaptıkları tek kelime ile “Helal olsun” lafını hak ettiğini kanıtladı.
Kısa dönemde, güzelliklere imza atarken, ekibini de yok saymadı… Müdür yardımcıları, çalışanları ve eğitmenleriyle… “Biz bir ekibiz” dedi ve bu ruhu yarattı… Fidan Gül Sürekli, Gülnur Ölçer, Nuray Emekçi, Şenol Pek… Hiç birini, ezmedi ezdirmedi… “Müdür Yardımcılarım benim büyük destekçim, görev arkadaşlarım. Birlikte varız” diyerek onları hep yüceltti… Yanında çalışanlara sevgisini gösterdi. Karşılığında saygıyı gördü…
“Ekibin iyi olması için liderin marifetleri önemli” demişti, bir büyüğüm.
Gerçekten iyi bir lider oldu, Suat Korkmaz…
Yaptıklarının hangi birisini anlatsam… Mehteran takımı, engelliler merkezi mi desem… Saymaya başlamayayım; çok uzun olacak…
En iyisi en sonuncusunu aktarayım;
Korkmaz, gerçekten soy ismi gibi korkmuyor. Tuttu; “14 Ekim Dünya Sevgi Günü”nü bomba gibi patlattı ve bu projeyi bir anda dört bir yana yaydı… Şimdiden 10’a yakın ülke gelecek yılın hazırlığını yapmaya başlarken, birbirine de mesaj gönderiyordu: “14 Ekim Dünya Sevgi Günü’nü unutma. 2022’de tüm dünyada hep birlikte kutlayacağız…”
Hani derler ya; “Bana bunlarla gelin…” diye!..
Bu adam eğitimci ama; tek kelime ile sevgi adamı değil mi?..
Bugüne kadar bizim ülkemizde kutlanan anlamlı günlerin hepsi, yabancı orjinlidir diye düşünüyorum. İlk kez ülkemizden, hem de İzmir’den üstelik de Karşıyaka’dan, bizden birinden çıktı böyle bir fikir. Alkışlamaktan öte sahiplenmeliyiz!..
Suat Müdür gibi değerlere kol kanat germeyelim de, taş mı atalım? “Müdürüm otur oturduğun makamında. Durduk yere iş açma başımıza” diyenlere alkış mı tutalım… Asla!.. Onların karşısında dimdik duralım!
Kim ne derse desin, ne söylerse söylesin; Suat Korkmaz “14 Ekim Dünya Sevgi Günü”nün resmiyet kazanması için boş durmuyor. Afişlerini, mesajlarını ve BM, AB, TBMM’ye teklifleri hazırlıyor…
Şimdi sizlerin yapacağı Karşıyaka’dan doğan “14 Ekim Dünya Sevgi Günü”nün bir sevgi yumağı gibi dünyayı sarmasına vesile olmak, sahip çıkmak ve güç vermek. Aynen Hz. Mevlana’nın dediği gibi: “Sevgi şifadır. Sevgi güçtür. Sevgi; değişimin mührüdür.”
Haydi, gelin… Sevginin, karşılıklı verilen mutluluk olduğunu dünyaya haykıralım…
Yorum Yazın
Facebook Yorum