Sportif becerilerin geliştirilmesi, kontrol edilmesi ve yönlendirilmesi gibi görevleri bulunan antrenörlerin işi kolay değildir. Yetişmeleri için uzun yıllar ve çok ciddi bir eğitim gereklidir. Diyelim ki antrenör oldular, bu defa çalışmaları ve deneyim kazanmaları gerekir.
Genelde o sporu geçmişte yapanlar arasından ortaya çıkmakla beraber, elit düzeyde yapmasalar da bir şekilde eğitim ve kurslardan geçerek bu düzeylere gelebilmektedirler.
Antrenör yetişme kaynakları farklıdır. Bir kısım antrenörler, ilgili sporun federasyonu tarafından açılan kurslara katıldıktan sonra sertifikalarını almaktadır. Antrenörlükte üst düzeylere ulaşmak için bazı seminerlere ve kurslara katılmanın yanında takımlarda çalışma zorunluluğu bulunmaktadır. Antrenörlüğün en üst düzey görev ismi olan Teknik Direktörlük için ise eğitim ve deneyim yanında bir miktar çevrenin de bulunması gerekli olmaktadır.
Antrenörlerin çocuklar, gençler ve yetişkinler seviyesindeki bireysel ve takım sporları için çok özel bir eğitimden geçmeleri gereklidir. Gerek alt yapı gerekse üst yapı denilen seviyeler için daha da özel bir eğitim alınması tavsiye edilmektedir. Alt yapılardaki bazı eski sporcu olup antrenörlük yapanların çoğunun gözü, liglerde mücadele etmekte olan takımların antrenörlüklerinde olmaktadır. İşin komik yanı alt yapıda çalışan antrenörlere son derece az denilebilecek ücretlerin ödenmesidir. Oysa bu teknik kişiler geleceğin en başarılı sporcularını yetiştirmekle meşgul oluyorlar. Buna dikkatinizi çekmek isterim.
Buraya kadar olan anlatımlarımızdan çıkarılacak dersler şunlardır:
1. Antrenör eğitimi Üniversite kaynaklı olmalıdır.
2. Federasyonlar tarafından açılan kurslardan antrenör yetişebilir. Ancak bu eğitimlerde Üniversitelerin katkısı aranmalıdır.
3. Antrenörlük stajları çok daha disipline edilmiş şekilde düzenlenmelidir.
4. Antrenörlük bir meslek olmalıdır. Odası ya da cemiyetleri bulunmalıdır. Meslek etiği ve diğer konular bu meslek odaları tarafından şekillendirilmelidir.
5. Antrenörler periyodik olarak gelişim seminerlerine katılmalıdırlar. Buradaki anlayış yeniliklerin öğrenilmesi ve deneyimlerin paylaşılması şeklinde organize edilmelidir.
6. Her federasyon bir Üniversite ile afiliye olmalıdır.
7. Antrenörlerimizin en az bir yabancı dili ultra şekilde bilmesi, konuşması ve yazması sağlanmalıdır.
8. Her antrenör her yıl en az bir hafta olmak üzere Dünyanın çeşitli ülkelerindeki antrenör seminerlerine gönderilmesi sağlanmalıdır.
Şimdilik birkaç madde ile özetlemeye çalıştığım antrenörlük eğitimi hakkındaki görüşlerimi daha çok tartışmak ve geliştirmek için ilgili kurumlar ve kuruluşlar iş birliği içinde olmalıdırlar. Antrenörlerin bazılarının belirli derneklerinin olduğunu biliyorum. Futbolda TÜFAD, Hentbolda HAD gibi sivil toplum örgütlerinin varlığından haberdarım. Keza diğer branşlar için mutlaka bulunduğuna inandığım kuruluşlar vardır ama bunların tamamı daha farklı ve gerçekçi yaklaşımlarla donatılmış bir yapıya sahip olmalıdırlar.
İnsan ile uğraşan, onu şekillendiren, motive eden, yetiştiren ve birer elit sporcu olmasını sağlayan antrenörlerimize daha fazla destek vermeliyiz. Teknoloji, malzeme, iletişim alanlarında olağanüstü şekillerde onların yanında olmalıyız. Bunları yapmaz isek, takımlarımızda giderek daha fazla sayıda yabancı oyuncu ve antrenör ismini görmeye devam ederiz! Tehlike burada gizlidir ve önemlidir…
Yorum Yazın
Facebook Yorum