Aliağa’ya yazık oldu… Ligi yenilmeden tamamladı, şampiyon olamadı…
Play off da tek yenilgisini aldı, rövanşı kazandı, uzatmada gol, sonrasında da penaltıları atamayınca elendi…
Of ki, ne of!..
Şimdi sormak gerekir; yenilmemek bir başarı mıdır?
Yoksa hedefe ulaşmamak başarısızlık mı?
Elbette sahadaki günlük başarı alkışlanır ancak üst üste koyup da hedefe ulaşamıyorsan sportif başarısızlık kabul edilir. Ne var ki, yeni kurulan ve ligde de ilk yılını yaşayan bir ekip için sezonun geneline bakılırsa elde ettiği artılar eksilerinden fazla… Alkışlanmalıdır…
Aklınızda kalmaması için sormak gerekmez mi?
Sezon içinde bu kadar başarılı olan, hiç yenilmeyen bir takım neden şampiyon olamadı?
Cevabı tek kelimeyle: Şampiyonu yenemediği için…
Demek ki; yen, şampiyon ol. Bir üst lige çık….
Aliağa FK, şampiyon Kepez Belediyespor ile oynadığı iki maçta da berabere kaldı. Kaybedilen 4 puan. Lig sonunda aradaki puan farkı da 4. Sen puanları alınca, rakibin kaybedecek ve hedef senin olacak!..
Matematik bu kadar basit.
Lig boyunca Gümüşhane’den (10 beraberlik) sonra en fazla beraberlik (9 beraberlik) alan ekip Aliağa toplamda 18 puan kaybetti.
Altay’ın ve Türk Futbolunun efsanevi başkanlarından rahmetli Rıdvan Burteçin o dönemlerdeki 2 puanlı sistemde hep “Kaybetme, berabere kal. Ligden düşme” derdi… Bugün 3 puanlı sistemde beraberliğin yenilgiden pek fazla farkı kalmadı… Gördüğünüz gibi, beraberlik Aliağa FK’yı şampiyonluktan etti.
Basketbolda da öyle değil mi?
Sen her hücumda dış şutlardan üç sayı buluyorsun. Rakibin de her hücumda içeriden oynuyor ve 2 sayı alıyor… Aradaki fark bir sayı oluyor ama fark artıkça artıyor…
“Üçü beşi arama” deseler de, sen futbolda 3 puanı, basketbolda da üçlük şutu atacak takımı kuracaksın. Gerisi kolay!..
Elbette Aliağa çıkamadı diye üzüldüm…
Ayvalık da öyle…
Menemen’e ne demeli?
Bir de Aydın Efeler var… Kuşadası, Bornova FK., Bucaspor 1928.
Fırsat ayağına kadar gelince kullanacaksın.
Bak Çiğli Belediyespor’a… Yıllardır 3. Lig kapısından döndü. Şimdi nerelerde?
İnşallah onlar da gelecek sezon için bir hamle yapar…
Aliağa’ya dönecek olursak, belediye başkanı Serkan Acar’ı takdir ediyorum. Aliağa sporuna inanılmaz hizmetler yapıyor.
Sadece futbol değil, çeşitli spor branşlarındaki spora katkısı alkışı hak ettiğinin en güzel belgesi. Bunu edindiğim bilgiler dışında birebir görüştüğüm o yörede oturan dostlar söylüyor. Üstelik ayrı partilerde oldukları halde…
Bu arada karıştırılmaması gereken bir olay da var. O da eski Aliağa Belediyespor… 1994 senesinde 3. Futbol Ligine yükselen, 1994-2001 arası 3. seviye lig olan Türkiye 3. Futbol Liginde mücadele eden Aliağaspor, 2000-01 sezonunu 6. sırada tamamladığı için 2001'den itibaren 4. seviye lig olan 3. Ligde oynamaya devam etti. Bir dönem ismini Aliağa Belediyespor olarak değiştiren takım, 2008 senesinde isim, renk ve logosunu Göztepe kulübüne uyarlayarak lig hakkını Göztepe'ye devretti ve amatör ligde mücadele etmeye başlamıştı, birkaç yıl sonra da faaliyetlerine son verdi. Parlak dönemlerde başkanlığını Fatih Tanfer yaparken, satış döneminde de koltukta A. Selçuk Sert oturuyordu…
İki Aliağaspor Kulübü birbirine karıştırılmamalı…
Spor birleştiricidir.
Spor kardeşlik, dostluk, arkadaşlıktır…
Bunu sağladığın an zaten seni hiç kimse yıkamaz… Yoksa para pulla elde edilecek başarı değildir. Para ile şampiyon olunsa “Zenginler yönetimi”nin elinde olan Karşıyaka futbolda bu yıl hedefe ulaşırdı…
Sıcakların bastığı ve tatil hesapları yapanların aklı fikri Bodrum da olabilir, bizim ise kalbimiz şimdi Bodrumspor için atıyor.
Türkiye Süper Ligi’ne çıkmaya iki adımı kaldı. Ahlatcı Çorumspor ile ilk maçta 1-1 berabere kalan ve avantajlı olarak evindeki rövanşa çıkacak olan Bodrum belki de siz bu yazıyı okurken Süper Lige bir adım daha yaklaşacak ve finalist ekip olarak anılacak, Sakaryaspor’a rakip olacak. Hepimizin kalbini son maça taşıyacak. Veya üzüntüye boğacak… Bizim meslekte de erken yazı yazmanın cilvelerinden birisi, siz yazıyı okurken sonucun oluşmuş olması…
Neyse…
Sportif başarı elbette hem yönetimleri, hem de teknik heyetin başındaki antrenörün prim yapmasına neden oluyor…
Karşıyaka basketbol takımının son yıllarda Ufuk Sarıca ile yakaladığı büyük ivmenin düşüşe geçtiğini ve bir yenilgi ile darağaçların kurulduğu Karşıyaka ilçesinde, şimdi Galatasaray galibiyetiyle takımın yarı finale kalması sonucu yine göklere çıkarılan bir Ufuk Sarıca var…
Deseniz ya; Bu ne perhiz, ne lahana turşusu…
Bu işler böyle.
Karşıyaka futbol takımı da Erkan Sözeri ile seri galibiyetler aldığında “Aradığımız antrenörü sonunda bulduk” diyenler, Anadolu Üniversitesi’ne yenilip elendiği an idam fermanını imzaladılar!
Başarı veya başarısızlık…
Ders alınması gereken ve oldubittiye getirilmemesi şart olan hayatın bir gerçeği.
Donald Trump’un sözüdür: “Bazen bir savaşı kaybederek, bir başka savaşı kazanmanın yeni bir yolunu bulursunuz.”
Siz yol arayıp bulmaya çalışacağınıza, ona buna çamur atarsanız bu işler olmaz!..
“Başarısızlık, tekrar başlamak; hem de bu kez daha zekice başlamak için, iyi bir fırsattır” diyen Henry Ford’un sözünden yola çıkacağınız yere, bu işte size yol gösterecek insanları her hangi bir şekilde yanınızdan ve camiadan uzaklaştırır, küstürürseniz hayat boyu hayal kırıklığına uğramaya devam edersiniz.
Zararınız belki kendinize olmaz ama yaraladıklarınızın yaraları yıllar boyu iyileşmez!..
Şimdi Karşıyaka Spor Kulübü’nün önünde genel kurul var.
Bu iyi yönetim seçme, yönetimlere seçilme için yasal bir yaptırım. Spor kulübünün geleceğinin önündeki yıl veya yılların ipotek altına alınması. Doğru isimlerle oluşacak güçlü yönetimler sizi hedefe ulaştırabilir. Bunun için de her zaman savunduğumuz “oldubitti” ye getirmemek, “aman bir yönetim kurulsun da…” dememek sizlerin elinde.
Bunları düşünüp yarınların aydınlık olması ve her yıl tekrarlanan “O sene, bu sene…” tekerlemesinin son bulması için başınızı avuçlarınızın içine alıp kararınızı verin. Aksi takdirde, avuçlarınızla kafanıza vurur, bununla da yetinmeyip duvarlara tekme atarsınız…
Ateşin en derini insanın içten içe yakanıdır. Karşıyakalılar bunu uzun yıllardır yaşıyor ve içleri acıyor. Aslında 4. Lig olan TFF 3. Ligden kurtulamamanın sıkıntısı içinde hep aldıkları kararlardan pişman oluyor. İşte pişmanlık da bu ateşin en derin ve en sancı dolu olanıdır. O nedenle de artık pişman olacak bir şey yapmayıp, aynı hatanın peşinde koşmamaları gerekir.
Karşıyaka taraftarının ve kongre üyelerinin kazanma isteği ile başarıya ulaşma arzusu birleşirse, kişisel mükemmelliğin kapısını açar. Bu genele yayılıp, güçlü bir oluşuma dönüşürse de zaferi getirir…
İşte formül burada.
Gerisi uygulamakta…
Yorum Yazın
Facebook Yorum