Erken Cumhuriyet döneminde, ülkemizin modernleşme ve toplumsal bütünleşme projesinin kritik bir parçası olarak görülen spor ve sporculuğa destek, dönemin tek parti hükümeti ile ülkemizin kurucu kadrolarının başardığı bir gerçekti.
Zamanla spor ve sporculuğun ruhu kaybolmuş, günümüzde olduğu gibi endüstriyel bir hale bürünmüş Türk sporunun tarihinden yine duymadığınız ve bilmediğiniz bilgileri aktaracağım.
CHF(Cumhuriyet Halk Fırkası), sporun gençleri disipline edecek ve modern ve uygar normlara uyum sağlayacak bir araç olduğuna inanıyordu. Özellikle futbol, atletizm ve yüzme gibi branşlar, “çağdaş medeniyet” hedefiyle örtüşen aktiviteler olarak desteklendi.
O desteklerden birisi ise, Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde uygulamaya konulan “C.H.F. Şildi” ismiyle kulak aşinalığı olduğumuz şilt yani bir çeşit kupaydı. (Bilgi: Şilt kelimesi İngilizce’de “shield” yani kalkan anlamına gelmektedir. Futbolun başladığı İngiltere’de, ligi/turnuvayı kazanan kulüplere kalkan tarzında bir kupa verilmekteydi.)
Normal liglerin dışında, liglerde bulunan kulüpler tarafından turnuva modelinde hazırlanan şilt maçları tarihimizin önemli bir anekdotu olarak dikkat çekiyor.
Karşıyaka-İzmirspor Şilt Maçı Krizi ve İzmir’de Bir Kupanın Hikâyesi!
Cumhuriyet’in erken dönemlerinde İzmir’in spor hayatı, Cumhuriyet Halk Fırkası (CHF) tarafından teşvik edilen “Şilt Kupası” ile renkleniyordu. İstanbul’da 1929’da başlayan bu kupa, İzmir’e 1931’de taşındı ve 10 yıl boyunca adını en çok yazdıran kulübe verilmek üzere düzenlendi. Ancak 22 Temmuz 1932’deki Karşıyaka-İzmirspor maçı, sıcaklar ve idari tartışmalar nedeniyle tarihe krizle geçti.
CHF’nin 1931’de İzmir’de başlattığı Şilt Kupası, kulüplerin 10 yıllık performansını ödüllendiren bir organizasyondu. Kazanan takım, hem prestij hem de CHF’nin sembolik kalkanını taşıma hakkı elde ediyordu. Kupayı kazanma yarışında:
Altınordu: 4 kez (birisi Üçok olarak) (1944’te CHF tarafından kalıcı olarak takdim edildi),
Göztepe ve İzmirspor: 2’şer kez,
Altay ve Karşıyaka: 1’er kez şampiyon oldu.
CHF şildini kazandığımız tek final maçı olan 1934 finalinin hikayesi, Ocak 2020 yılında ilk kez Karşıyaka Haber Gazetesi’nde yayımlamıştık.
Şildin orjinali ise bugün Altınordu Futbol Akademisi'nin bulunduğu Torbalı'daki Metin Oktay Yerleşkesi'nde bulunan müzesinde sergilenmektedir.
1932 yazı, İzmir’i etkisi altına alan aşırı sıcaklarla anılıyordu. Karşıyaka Spor Kulübü, planlanan Şilt maçını ertelemek için iki gerekçe sundu:
Gölgede 37°C, güneş altında 62°C’yi bulan sıcaklıklar, oyuncular için tehlikeliydi. Futbol Federasyonu’nun geçmişte “Temmuz ve Ağustos aylarında spor müsabakası yapılamaz” tebliğini delil olarak İzmir mıntıka federasyonuna sunmuş ve kulüp doktoru, “Bu koşullarda futbol oynanmaz” raporu verdi. Bunların dışında bazı oyuncular İzmir dışındaydı veya rahatsızdı.
Ancak İzmirspor ve federasyon, maçın derhal oynanmasında ısrarcıydı. Federasyon, Karşıyaka’nın itirazını reddetti ve takımı sahaya çıkmaya zorladı. Karşıyaka, “Ya eksik kadroyla oynayacak ya da hükmen mağlup sayılacaktı.”
Taraftarların Saha Dışı Mücadelesi
Karşıyaka taraftarları, kulübün kararını “sorumluluk” olarak nitelendirirken, İzmirspor taraftarları “rekabetin gereği” diyerek tepki gösterdi. Gazeteler, iki tarafın tartışmalarını “Sıcak mı yoksa taraftar öfkesi mi daha yakıcı?” başlıklarıyla duyurdu. Aynı günlerde, deniz yüzme yarışlarının da ertelenmesi, sıcakların spor gündemini nasıl etkilediğini kanıtladı.
Hükmen Galibiyet ve Tarihe Düşen Not
Karşıyaka, İzmir mıntıka federasyonunun baskısına rağmen maça çıkmayı reddetti ve İzmirspor hükmen galip ilan edildi. Kupa töreninde C.H.F. Müfettişi Hacim Muhiddin Bey tarafından seremoni ile kupayı İzmirspor kaptanı Nazmi Bey aldı.
CHF’nin spor politikaları, Türkiye’nin modernleşme ve millî kimlik arayışının bir yansımasıydı. Şilt Kupası gibi organizasyonlar, bugünün spor kültürünün temel taşlarını döşedi. Ancak günümüzde spor, küresel rekabet, ticarileşme ve toplumsal dönüşümlerle şekilleniyor. CHF’nin “sağlıklı nesil” ve “toplumsal bütünleşme” idealleri, özellikle gençlik sporları ve amatör liglerde hala önemini koruyor. Tarihten ders alarak, sporun etik değerlerini ve toplumsal işlevini korumak, teşvik etmek, gelecek nesiller için kritik bir hedef olmalı.
Yorum Yazın
Facebook Yorum