Spora ilişkin ufuksuz açıklamaları dinlemekten bıktım. Hiçbir açıklama ya da vaadin temeli yok. Aslında vaat edebilmek bir sanat olarak algılansa da inandırıcılığına bakan yok! Çünkü anlatılanların gerçeklerle uzaktan yakından alâkası yok…
Cumhuriyet’ten korkulduğu için Türkiye Yüzyılı diye kendimizi kandırıyoruz. Yahu, bu yıla Cumhuriyet sayesinde gelmedik mi? Bu görüşün karşısındakiler de “İkinci Yüzyıl” diyerek benzer temelli bir yaklaşımı sürdürüyorlar… Birinin diğerinden farkı yok. Böyle olunca tüm konuşma ve sloganların sanki aynı kaynaklar tarafından beslendiğini düşünüyorum… Bu konuda şimdiye kadar pek yanılmadım…
Her iki tarafın Olimpiyat Oyunlarını düzenlemeye ilişkin net bir görüşü olmadığı gibi böyle bir söylemi de yok. Kendinize oy vermeyi beklediğiniz “z kuşağı” aslında olimpiyatları istiyor. Farkında değil misiniz? Olimpiyatlar, hedef olarak konulmaz ise spor için diğer yapılan işlerin hiçbir önemi yoktur. Denizcilikte bir tabir vardır, “Gidecek limanı belli olmayan tekne, rüzgâr olsa da oraya varamaz” derler.
Şunu unutmayalım, insanımız, teknemiz, yelkenimiz, rüzgarımız var ve bunlar bol sayıda… Fakat hedef koyamadığımız için yalpalayarak giden bir sporumuz var. Bu konuda bu seçim öncesinde daha somut vaatler duymak isterdim. Her iki tarafta çok sayıda arkadaşım var. Beni çağırıp görüşlerimi alıyorlar sanıyorsunuz değil mi? Yanıldınız, hiçbirinin böyle bir derdi yok veya bilgi, görüş aldıkları kişiler farklı…
Okul sporlarından vaz geçmişiz. Kulüplerin yapısını daha bağımsız ve sivil olsun diye dernekler yasası tarafından çıkarıp Spor Bakanlığı tarafına alıyoruz. Spor Bakanlığı sivil bir yapı mıdır? Yeri, yurdu, tesisi, antrenörü, sporcusu olmayan yüzlerce kulüp finansal sıkıntılar altında eriyip gitmektedir. Birkaç gönüllünün desteği ve özverisi ile yönetilen spor kulüplerinin hangileri olduğunu bilenimiz var mı?
Üniversite öğrencilerimize spor yaptırmayı birkaç takımın karşılaşması ile sınırlıyoruz. Üniversite sporları demek yüksek öğretim kurumlarında eğitim görmekte olan her öğrenciye hareket yapma şansı ve imkânlarını yaratabilmek olmalıdır. Bundan bahseden bir taraf görmedim.
Son olarak, bilime katkı sağlayacak yapılandırmaları aramama rağmen orada da bir kıpırtı hissetmedim. Çalışanlar yine kendi yağları ile kavrulmaya devam edecekler. Son senelerde proje üzerine destekler veren Üniversitelerimiz, kurumlarımız olsa da oralarda bir miktar iklim değişikliğine ihtiyaç var görünüyor.
Daha özgün, kalıcı ve yenilikçi işler için araştırmacılarımız, içi dolu sloganlar bekliyorlar. İnanın onlara verilecek küçük bir destek, parasını verip alamadığımız bazı hava araçlarının daha iyilerinin yapılmasını, daha çok yerli otomobillerinin üretilmesini, suyu ve enerjiyi daha tutumlu kullanabilmemizi ve binalarımızın insanları yok etmeyeceği projeleri üretmesini sağlayacaktır.
Taraflara sesleniyorum, ufuk açıcı görüşlerinizi açıklayınız. Siyasetin dar koridorlarını terk ediniz. Bu ülkenin her kuşağı benzer düşüncelere sahiptir. Mitinglerdeki kalabalıkları değil, oradaki bir kişinin sessizliğini hissedin. Mesele o insanda gizlidir…
Yorum Yazın
Facebook Yorum