“Halim yok uzun uzun yazmaya, ben eksildik diyeyim sen anla...”
(Birhan Eroğlu)
8 Ekim 1978'dir tarih...
Türkiye İşçi Partisi (TİP) üyesi 7 genç Ankara-Bahçelievler'de katledildi...
Serdar Alten, Hürcan Gürses, Efraim Ezgin, Latif Can, Osman Nuri Uzunlar, Faruk Erzan ve Salih Geven’di vahşice katledilen üniversite öğrencileriydi...
Katiller yakalandı.
İdamla yargılandı.
Haluk Kırcı, Abdullah Çatlı gibi isimler vardı sanıklar arasında.
Katliamın planlayıcısının Çatlı olduğu iddia edilmişti. Kırcı ise büyük bir pişkinlikle gençleri nasıl öldürdüğünü anlatıyordu duruşmalarda. Sonra nasılsa tahliye edilmişti Kırcı.
xxxx
Meslek Büyüğümüz
Melih Aşık Usta ile devam edelim, anımsattıklarıyla;
“7 TİP'linin öldürüldüğü günün ertesinde Hacettepe Üniversitesi İdari Bilimler Fakültesi öğretim üyelerinden bazıları imzasız birer mektup aldılar.
Mektubun üzerinde küçük bir tabut resmi vardı. Altında da 10 kişilik bir liste.
Listenin başındaki isim Prof. Dr. Ercan Eyüboğlu 'ydu.
Eyüboğlu o tarihte
'Tüm Öğretim Üyeleri Derneği’' nin başkanıydı. Altında Doç. Emre Kongar'ın ismi yer alıyordu.
Beşinci sırada o zamanki akademisyen Ertuğrul Özkök...
Sekizinci sırada da
Doç. Bedrettin Cömert'in adı...
Tabutun altında şöyle bir yazı yer alıyordu: ‘Yakında Beytepe'den tabutlar çıkacak...’
Bu genç öğretim üyelerinin bazıları tehdide boş verdi.
Bazıları kendilerince şöyle veya böyle tedbir aldılar.
11 Temmuz 1978 günü Doç. Bedrettin Cömert, Ankara'da otomobilinde İtalyan eşinin yanında vurularak öldürüldü. Ankara'da yeni bir şok yaşandı...
Katil Rıfat Yıldırım cinayetten 24 yıl sonra 2002 yılında Türkiye'ye iade edildi...
Cinayetten bugüne dek 46 yıl geçti...
Bu olay 46 yıl sonra neden mi hatırımıza geldi?
Bir ölüm ilanı üzerine...
’Prof Ercan Eyüboğlu aramızdan ayrıldı’, diyordu ilânda...
46 yıl önce ölüm listesinin en başında yer alan Ercan, 46 yıl daha yaşadı ve 16 Nisan günü 83 yaşında aramızdan ayrıldı...
Lakâbı ‘Laz Ercan'dı...
Okul yıllarında Ankara'da Mülkiyeliler Birliği bahçesinde kısa sohbetlerimiz olmuştu.
Su katılmadık Laz’dı. Sözünü sakınmayan, esprili adamdı.
Her dönemde sevildi, sayıldı...
Anısı önünde saygıyla...”
xxxx
Türk sol tarihinin “Laz” lakâplı iki ünlü kahramanı vardı.
Biri Türkiye Komünist Partisi’nin (TKP) efsanevi Genel Sekreteri
Laz İsmail’di…
Rize-Çamlıhemşinli'ydi.
Kod adı da "Marat"tı...
TKP yasak olduğu için hayatı Moskova ve Doğu Berlin’de geçmiş bir komünistti.
18 Ekim 1983’de Türkiye’de 12 Eylül faşist rejimi sürerken ölmüştü.
Hatta ailesi Hürriyet Gazetesi'ne vefat ilânı vermişti ama adı orada “İsmail Bilen” olarak geçtiği için kimse fark etmemişti.
Sonra durum anlaşılınca Askeri Cunta Hürriyet’i
1 hafta kapatmıştı.
Ertuğrul Özkök’ün yazısısndan öğreniyoruz ki “ikinci Laz” ise devlet bursuyla okuyan bir solcuydu!
Ercan Eyüboğlu, Behice Boran’ın Türkiye İşçi Partisi’ne(TİP) yakındı.
1970’li yıllarda Paris’te Milli Eğitim Bakanlığı bursu ile okuyan Türk öğrencilerden biriydi. Oradaki Türk Öğrenci Birliği’nin de efsane başkanıydı.
Ancak akademisyen Eyüboğlu’nun hayatı Fransa’dan sonra da kolay olmadı.
Sol görüşlü TÜMÖD'de (Türkiye Öğretim Üyeleri Derneği) başkanlık yaparken özellikle 12 Eylül öncesi ülkücülerden çok ölüm tehditi alırdı.
12 Eylül’de DİSK Davası’nda idamla yargılanırken Fransa’ya kaçtı Laz Ercan.
Yıllarca sürgünde yaşadı. 12 Eylül’ün sillesini yiyenlerdendi!
Sonra yurda döndü, yeniden üniversiteye; öğretim üyeliğine siyaset bilimci Ercan Hoca….
Binlerce öğrenci yetiştirdi.
Ankara’da Siyasal’da, Hacettepe’de. Galatasaray Üniversitesi’nde.
En son Aydın Üniversitesi’nde ders veriyordu.
85 yıllık ömrünü insanlığa, bilime, öğrencilerine adamıştı Prof.Dr. Ercan Eyüboğlu.
Güzel insandı Rize-İkizdereli Laz Ercan, güzel uyusun…
Yorum Yazın
Facebook Yorum