Basketbol ve voleybolda “en üst ligde” şampiyonluk yaşayan Pınar Karşıyaka basketbol ile Arkas erkek voleybol takımları gibi “şampiyonluk sevinci” ile süper lige yükselen Göztepe erkek hentbol takımı bulundukları liglerde “İzmir’in nazar boncukları…”
“Futbolla yatıp kalkan” İzmirlilerin “fanatik tutku”suna hayran kalmamak elde değil ancak, yaşadıkları kentin değerlerine de sahip çıkmaları çok ama çok önemli… Karşıyaka, Göztepe, Altınordu, Altay, İzmirspor, Yeşilova, Ülküspor gibi “Türk Spor Tarihi”ne çeşitli spor branşlarıyla damgasını vuran ve başarılarının izleri asla silinmeyecek kadar derinliklerde olan bu kulüplerimize acaba yeteri kadar maddi manevi destek olabiliyor muyuz?
Zaman zaman bu kulüplerimizi iş dünyasında basamak yapan ve bir yerlere gelince de geçmişini unutanlar… Bazı sebeplerden başkanlığını üstlendiği kulüpteki görevini bıraktıktan sonra bırakın semtine uğramayı, adına bile ağzına almayan kişilerin sevgisi “kulüp aşkı?” mı, yoksa “ballı bir duygusallık” mı?
Futbolla yatıp, futbolla kalkıyoruz ama, stadımız yok!.. Olsa bile seyirci yok… En üst liglerin en büyük geliri olan forma reklamı yok… Kalıcı gelirler yok… Sistem yok… Yok oğlu yok!..
Sistem nerede var?
Mehmet Özkan’ın futbol şubesini alarak AŞ yapmasıyla Altınordu’da başladı… Taşlar yavaş yavaş değil, birden yerine oturdu. Sebebi de Mehmet Özkan’ın yedi/yirmidört AŞ’ye, daha doğrusu parasına sahip çıkmasıyla oluştu… “Her yiğidin bir yoğurt yiyişi var” sözü tam Özkan için. Gerçekten işini iyi yapıyor. Altınordu bugünkü tablosunu değiştirmediği an, çok kısa zamanda “Ege futbolu” üst ve alt yapılarında “Bir Numara” olur.
Göztepe AŞ olduktan sonra yaşadığı çalkantılı dönemlerin ardından 3. Kez el değiştirdikten sonra camia-profesyoneller işbirliği ile bir sistem oluşturmaya başladı. Bu da kısmen başarıyı getirdi. Özellikle de taraftarın sesine kulak veren AŞ yönetimi, hentbolde, yelkende başarının zirvesine doğru hızla yol aldı…
Gelelim diğer kulüplerimize…
Aynı güzelliklerden söz edebilecek miyiz?
Karşıyaka’da basketbolun renkleri doruğa ulaştı… “Basketbol diye yazılır, Karşıyaka diye okunur” sözü boşuna söylenmiyor…
Basketbolun başarısındaki en büyük etken “sistem.” Bunu da yaratan sponsor Yaşar Holding… Şube yönetimleri de sisteme akıllarını ekleyince, zafer kaçınılmaz oldu… Üstteki başarı altta kadar indi mi? Ne yazık ki hayır!.. Demek “sistemin önemli parçası” olması için oraya da el atmak gerekli.
Arkas’ın İzmir voleyboluna getirdiği şaşaadan ne kadar söz etsek azdır. Arkas Ailesinin fertlerinin holdinglerinin parçası gibi görüp, şirketi gibi yönetince şampiyonluk peş peşe geldi. Alt yapılar da keza aynı şekilde… Sadece erkek değil, bayan voleybolu da başarıyı yakaladı… Tesislerin yanında yüzme, yelken işin kaymağıydı!..
Geride bıraktığımız yıl, İzmir’e gelen şampiyonluklar futbolda Göztepe ve Konak Belediyespor (bayan) basketbolda Pınar Karşıyaka, voleybolda Arkas, BAL, hentbolde Göztepe, ragbide Bostanlıspor, sutopunda Esti, Tekerlekli Sandalye Basketbolda Buca Belediyespor, Amputede İzmir Büyükşehir Belediyespor takımlarıyla geldi… Okçuluk, judo, tekvando başta olmak üzere de pek çok amatör branşta bireysel şampiyonluklar İzmir’i taçlandırdı.
Futbola dönecek olursak, tek derdimiz stat olmasa da en büyük dert bu…
Atatürk Stadı, Alsancak Stadı tadilata girdi!.. Durdular, durdular tam ligler başlayacak adeta “Yangından mal kaçırır gibi” yıkıma,yapıma başladılar… İnşallah bitince eskisini mumla aramayız! Daha derinliklere girip de, öküz altında buzağı aramanın sırası değil şimdi…
Bizim derdimiz, İzmir Sporu, Ege Sporu…
Her şeyin güzelliklerle olmasını ve başköşeye de; “fair play tablosu”nun asılmasını arzuluyoruz.
Spor güzel… Ama nasıl? “Dostluk, arkadaşlık, sevgi, saygı ve barış” olunca!..
Maç başlar ve biter… Ama dostluklar ömür boyu sürer…
İşte bunu sağlamalıyız!..
Yorum Yazın
Facebook Yorum